- 415 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
HAYATIN TEKRARI YOK
HAYATIN TEKRARI YOK
Hayata doğduk
Çıplak geldik pazara
Bir kefen aldık
Döndük mezara
Ne oldu ki Yazık
Uğradık nazara
Vaki olsa da
Yine gelsem pazara
Yine döneceğim mezara
Tekrarı yok yazık ki
Unutma gelme nazara. (Mehmet Talip BİLGİL)
İnsanın yaratılış gayesi itibari ile hiçbir şeyle ölçülemeyecek derecede kıymetlidir. İnsan yaratılış itibari ile en şereflidir. Allah insanı güzel yaratmış ve akıl ile de donatmış. Ahseni takvim üzere, yani en güzel yaratılış ile yaratmıştır. Galaksiler ve alemler insan için yaratılmış ve donatılmıştır. Hayat ise ona lütfedilen en güzel hediyedir.
Okuyup anlayabilen tek varlık olduğuna göre, tabii ki yaratılanların "eşref" olanıdır! İnsanın hayvandan daha aşağı tarafının olması, tam tersinin olabileceğini de göstereceğinden, o açıdan da "Eşref" olanıdır! HAYATIN TEKRARI mümkün değil, öyle bir döngü yok. Gerçeği zamanı ve saati gelmeden ileride alınamıyor. Her harcanıp tükenen gibi insanın hayatı da harcanıp tükeniyor. Her tükeneninde bir kıymeti ve değeri vardır. Harcandıkça tükenen hayatımıza, harcarken dikkatli davranılıp belli bir disiplin ve sorumluluk bilincini kuşanarak, her anına bir anlam yüklenerek harcandığında kıymetlenen nakit bir sermaye ve değer gözüyle bakılmalı ve öyledir.
Hayat gemisine binmiş onun bir kaptanı var, rotasını belirlemiş. Hedefine doğru hızla ilerliyor. Sense o gemi içinde oyana bu yana koşuşturuyorsun. Zannediyorsun ki; Bu yana gidiyorsun, şu yana gidiyorsun. Oysa o gemide olduğun sürece onun rotasına doğru hızla gidiyorsun. Yani sonuç hayat akıp gidiyor ve her an her saniye kıymetini de alıp akıp gidiyor. Telaşa gerek yok. Hayat denen tiyatroyu kurallarına göre oynarsan zarar etmezsin. İnsan hayatı zamanın cazibesine kapılmış akıp gidiyor. Önemli olan nasıl nereye aktığıdır. Yaratılış gayesine göre bir prensip üzere gidiyorsa gayeye hizmet ediyor demektir. Bizler yaratılış gayemizi unutmuşuz kıymetli bir hazine olan zamanı kullanmayı bilmiyoruz. Eğer hem bedene hem akla hem zamana zarar vererek yaşıyorsa işte sorun burada başlıyor. Bütün gençliğini, sağlığını, gücünü iyi bir hayat yaşayayım, mal mülk sahibi olayım diye harcar. Para biriktirir, yığdıkça yığar. Gün gelir, yaş ilerler, güçten düşer, sağlığını kaybeder. Bu sefer de tekrar eski sağlığına, gücüne kavuşmak için topladığı, yığdığı parayı, birikimini harcar, ama gideni getiremez. İnsanın hüsrana duçar olması da kurtuluşa ermesi de zamana karşı tutumuna bağlanmıştır.
Haz ve hız odaklı yaşayan günümüz insanı maalesef bu gerçeğin çokta idrakinde değil. Hayatın kıymetini bilmek, hayatın gayesini bilip ona göre yaşamakla mümkün. Boşlukta savrulmak yerine ayaklarımızın yere basmasını sağlayacaktır. Hayatın gayesini bilmek, alıp verdiğimiz her nefesin, solukladığımız her anın kıymetini bilmemizi gerektirecektir. Hayatın gayesini bilmek, Yaratıcıyla ve insanlarla olan ilişkilerimizi düzene koyacaktır. Yaratıcıya kul olmak, nefse değil, Hakka boyun eğmektir. İnsana yüklenen “halifelik” sıfatı gereği yeryüzünü imar etmektir. Zamanı yönetemeyenler, dünyayı da yönetemezler, bunu da unutmamamız gerekir. Dün geçmiştir, yarın ise meçhuldür. Hedeflerimizi, hayallerimizi gerçekleştirebilmemiz, yeni kararlar alabilmemiz için en uygun zaman içinde bulunduğumuz zamandır. Dünyada, bir garip yahut bir yolcu gibi ol. Hayat, akıp giden su gibidir. Ezanla başlayıp sala ile biten ömür, önce yeşeren sonra da sararıp dökülen yaprak misalidir.
Doğumun neşesi kadar, ölümün hüznü de hakikattir ve bütün yaratılmışlar için bir süre takdir edilmiştir. Aldığımız her nefeste o büyük güne biraz daha yaklaşıyoruz. Günlerimiz, aylarımız ve yıllarımız birer birer geride kalıyor. Her düşen takvim yaprağıyla ömür sermayemiz tükenip gidiyor. neresinde olursa olsun meydana gelen bir olay herkesi etkiliyor. Kötülükler çok hızlı yayılıyor. Bizler de tüm insanlar olarak yeryüzünde iyilik egemen olsun diye çalışalım. Ey insanlar hepimiz ya dinde kardeşiz ya da yaratılışta eşitiz. Allah dünyayı hepimiz için yaratmıştır. Dünya hepimize yeter. Savaşlar olmasın. Masumlar, kadınlar, çocuklar ölmesin. Hiç kimse açlıktan ölmesin. Varlıklı olanlar yoksullara yardım etsin. Toplumlarımız büyük bir dayanışma içerisinde olsun. Kimse kimseyi sömürmesin…Her insanın canının, dininin, aklının, malının ve neslinin korunması zaruridir. Buna uymayanlar kötülüğün esiri olmuş kimselerdir. Geliniz, kötülükten ve kötülerden uzak durarak iyiliğin yeryüzünde egemen olmasına vesile olalım. Unutmayalım ki dünyayı iyilik değiştirecektir. İyilikte ve takvada yardımlaşınız; kötülükte ve düşmanlıkta yardımlaşmayınız.’ ‘Ölümü de hayatı da bakalım hanginiz en iyi işler yapıyorsunuz diye sizi imtihan etmek için yaratan Allah Azizdir, bağışlayıcıdır.’
‘’Hiçbir anın tekrarı yoktur. Her yeni gün bir yıl kadar değerlidir. Pazartesi Ay günüdür. İngilizce Monday, “Moon”, Fransızcada lundi yani “Lune” günüdür… İçselliğimizin, duygusallığımızın günüdür. Güzel değerlendirenin yarınları güzel olur. İçindeki güzelliklerin, Esmaların farkına varıp insan kıymeti, kendi kıymetini bilenlere selam olsun’’ (Birgül kapaklıkaya) Geri dönüşü olmayan bu yolda yaratılış gayemize göre hareket edelim. Biliniz ki HAYATIN TEKRARI yok. Faydalıyı faydasızı seçerek yaşamalıyız
Ömrümüzü verdiğimiz şeylerden buna karşılık ne aldığımızın hesabını yapmalıyız. Sonuçta bir alışveriş yapıyoruz ve en değerli sermayemizi, yani ömrümüzü dakika dakika veriyoruz.
Elma-armut alırken üç kuruşun hesabını yapan bizler,
Saatlerimizi, günlerimizi, aslında tek
sermayemiz olan ömrümüzü nerelere
harcadığımızın da hesabını yapmalıyız.
Yapmalıyız ki...Sonunda iflas etmeyelim. (Kenan ASLANER)
Tekrar edecek olursak iyisiyle kötüsüyle tekrarı olmayan bir hayat sürüyoruz. Ezcümle: Hayatın tekrarı yoktur.
===============================AR==========================
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.