- 428 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Sözler tükenir bir gün
Zaman zaman sözlerimin tükendiğini fark ediyorum, ne söylesem de yeni bir fikri ateşlesem, bilmiyorum. Sözler tükenmişse zihin yorgun düşmüştür demek ki...diye geçirirken içimden, dudaklarımdan hâlâ bir kelime tecessüm etmiş olmuyor.
İnsan içini dökecek boşluklar ararken ve hayata söyleyecek sürüyle cümlesi varken, birden nutkunun tutulması olacak iş değil. Ama bu da yazgının başka bir veçhesidir ki, sözü ağızdan çıkarıp duvarlara çarpar bu kez
Toprağa dökülen yağmur damlaları gibi içine çekmeliydi sözcükleri insanlar, konuşulduğunda yüzlerinde iz bıraktığı gibi ruhlarında da bir mürekkep izi kalmalıydı. Bir öğrencinin kalem tuttuğunu parmaklarındaki izlerden anlardınız, onun gibi, izler kalmalıydı insanlarda...
Sarf edilen onca kelimenin duvara çarpıp tekrar bana dönmesi, kurduğum cümlenin bir kar topu gibi döne döne büyüyüp tekrar bana dönmesi kadar ağır bir şey düşmedi ruhuma belki de.
“Sen beni dinlemiyor musun?” diye hayıflandığım zamanların modası geçti, tekrarladığım cümlelerin altı çizile çizile aslolan görünmez oldu artık. Mücadelenin tadı kaçtı ve dinleyenlerin kulakları daha bir ağırlaştı.
Duvarlara çarpan sözcükleri, ağzıma tekrar almak zorunda kalmak, geride yavan bir tat bıraksa da yutkundum onları. İçimde büyüyüp kalbimi doldurdular, sonra gözlerimi...
Sözlerim tükendi mi, yoksa yerini bulacağı zamanı mı bekliyor? Havada asılı kalan duman gibi, olması gereken vakti kolluyor galiba. Bir gün cümlelerim çok yüksek bir sesle konuşacak biliyorum, ve ünlem işaretleri sayfaları değil, yüzleri dolduracak.
Zeynep Zuhal Kılınç