- 1033 Okunma
- 0 Yorum
- 3 Beğeni
O'nda ne Buluyorsun?
ONDA NE BULDUN ?
Sevgili dostum,
Seninle sohbetlerimizi ve bu mektupları okuyan insanlar, zaman zaman bana “Onda ne buldun da yazıyorsun?” diyorlar. Sahi ben sende ne buldum ? Sende bir hazine mi var? Gömüt mü var ? Sihirli bir şey mi var? Başkalarının göremediğini ben mi görüyorum da sana yazıyorum, seni çaya yemeğe davet ediyorum ?
Sevgiili dostum,
Bu soruyu soranlarda gizli bir kıskançlık vardır. Zaman zaman fark etmeden benim da yaşadığım bir gizli kıskançlıklar olabiliyor. Önemli olan bu duyguyu ileri götürmeden, dostluğa ve arkadaşlığa zarar vermeden önlemek. Bu da bizim elimizde ve çok zaman önleyebiliyoruz da irademizin güçlü olması sayesinde.
Sevgili dostum,
Yukarıda espri olarak yazdığım hazine ve gömüt işine gelince. Gerçek bir dost ve arkadaş gerçekten de manevi açıdan bir hazine değerindedir bence. Bir servet değerindedir. Gerçek dostluğu anlamayanlar kıskanabailir bu güzel dostlukları ve kıskanlığklarına gem vuramayarak da “ bu adamda ne buluyor?” diye önce kendilerine sessizce. Sonra da kıskançlıklarını gizleyemezlerse açıkça “O’nda ne buluyorsun?” diye sorarlar.
Sevgili dostum,
Sadece merak ederek “O’nda ne bulıuyorsun” sorusu soruluyorsa bu faydalı olabilir. Şöyle ki “O’nda olan bende yoksa ben sevdiğin şeyler ile donanayım” demek istiyor olabilir. Bu da dostluğa zarar değil fayda var. Bizlerde gerçekte dostlarımzıın sevdiği ve sevmediği şeyleri bilirsek ona göre davramaz mıyız?
Sevgili dostum,
Ne kadar seninle iyi dost olsak da sana hiçbir zaman başkaları ile gördüğümde “O’nda ne buluyorsun?” diye sormam. Çünkü benimle dost olman ayrı, başkaları ile dost olman ayrı şeydir. Belki de benim sevmediğim insanlar ile sen güzel dostluk kurabillirsin. Bu senin hakkın. Sen benim çocuğum, öğrencim değillsin ki. Koskocaman bir insansın.
Sevgili dostum,
Dostlar dostunda yanlış gördüğünden söyler ama ısrar etmez. Çünkü ona güvenir. Bilmediklerini anlatır ama dostumuz, öğrenmek, kabullenmek istemiyorsa bir şey diyemez ki. Çünkü zarar veren de fayda sağlayan da insanın gene kendisidir. Kendi davranışları, tutumları yanlışları ve doğrularıdır. Bugün doğru gelen aynı insana yarın yanlışta gelebilir. O yüzden dostluklar baskı kurmak , yönlendirmek için değil, bilgi ve sevgi sunmak içindir.
Sevgili dostum,
İnsanların bizimle ilişkieri ve seninle ilişkileri farklı olabilir. Çünkü her insanın olaya bakışı, bigi kültür, içinde bulundukları iş ve aile , akraba çevresi farklıdır ve insan bu ortamlarda pişer ve gelişir. Bu yüzden insanların bu ortamlarda farklı düşünebilmeleri için o ortam bireylerinden daha çok okumak ve düşünmek gibi alışkanlıklar ve beceriler geliştirmeleri lazımdır. Daha gelişmiş düşünce ve yaşayış, düşünüş ve davranış biçimine sahip olanlara da insanlar kolay şekilde etkki edemez ve yön veremezler.
Sevgili dostum,
Aynı dostluklar bir gün samimiyetle devam edereken bir gün bozulabilir. Önemli olan hataları daha kin ve nefrete ve inada dönüştürmeden hemen telafi etmeye bakmaktır. Dostluğun gereği de bu değil mi? Senle de zaman zaman bozuşsak da hemen hatamızı anlıyor ve kim hatalı ise özür diliyoruz ve işi tatlıya bağlayarak dostluğu pekiştiriyoruz. Bu da dostluğun daha sağlam temellere oturmasına sebep oluyor.
Sevgili dostum,
İnsanların dostlarında ne bulduğunu onlara sormak yerine kendimize “iyi dost muyuz?” diye sormanın yanında gerçekden dost isek dostlarımzıa zaman zaman sevmediğim hareketim nedir?” diye sormak ve insanlara sevmediği hareketleri yapmamak ve sevmediği sözleri söylememek gerekir. Ama ne yazık ki sözde dostlar sevmediğimiz hareketleri ısrarla yaparlar. Bunu da marifet sanırlar.
Sevgili dostum,
Başkalarının dostluklarını sorgulamak yerine, kendimizi daha çok geliştirmenin ve bizi geliştirecek bilge dostlar ile önyargılardan arınarak daha çok bir arada olmanın yollarını aramamız lazım. Ama çoğu insan bunu yapmıyor ki?
Sevgili dostum,
Her dostluk aslında insanlar için bir hazine, bulunmaz lezzet, insanı rahatlatan ve ilaç olan şey ama genelde baktığımız zaman dostlukların maddi çıkarlara dayalı olduğu ve herkesin herkesten beklenti içinde yaşadığı bir çağdayız. Hatta oturduğu zaman “ hesabı karşımızdaki ödese” denen, bazen bunu açıkça söyleyen ve “cimri dostluklar” çağıındayıuz. O yüzden çok zaman hafta sonları ve akşamları gerçek dost olan kitaplar ile bir arada olmak daha mantıklı, onlar hiç olmazsa “çayı kahveyi kim ısmarlasın?” derdinde değil, kitaplar, gerçek dostların hediye ettiği hazineler çoğu. Daha doğruısu ben kitaplıklarımı böyle kitaplardan ördüm. Sevgi ve bilgiyle..
Sevgili dostum,
Bu “dostluklar deryası kitaplıklarım”ı çoğu gerçek dostlar tarafından hediye edilen kitaplardan oluştuğundan, içindeki bilgilerde bizlere daha çok iz bırakıyor ve bilgiler daha kalıcı oluyor belleklerde
Sevgili dostum,
“Onda ne buluyorsun” sözü işte bu duygular ile sana mektup yazmama sebep oldu. Gerçekten de bu mektubu yazdığımda baktım ki, sen gerçek bir hazinesin ve senle benim dostluğumu kıskanan zannettiğimizden daha çok insan varmış ki, bu soruları sorabiliyorlar. Kıskanan demeyelim de imrenen ve bu dostluğun sırrını öğrenmek isteyen deyelim de gerçekçi olsun. Çünkü bizim dostluğumuz kıskançlıklarla yıkılamaz. Bilinçli olan bizim dostluğumuzdan ancak ibret ve ders alır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.