- 332 Okunma
- 2 Yorum
- 2 Beğeni
DİKİLİ BİR AĞACINIZ OLSUN
İçmek mi istedin, işte sana su
Vahada da yarar, yarar çölde de
Bu sabah burnumda kitap kokusu
İnan bulamazsın bazen gülde de
Hayrettin YAZICI
Kitap okumak deyince, benim gözümde hep meyveye durmuş bir ağaç canlanır. Bilmiyorum, dünyada yahut bizde, kitap okumayı bir ağaca tırmanmaya benzeten olmuş mudur? Varsa, olmuşsa da şu an ben hatırlamıyorum. Hepimiz bir geçmişe sahibiz değil mi? Dahası kainatta geçmişi ve tarihi olmayan hiçbir şey yoktur "an"dan başka. Hepimizin köklendiği ontolojik bir geçmişi var ve büyüyüp serpildiği, serpileceği topraklar...Ağaçta bir tür insan gibidir kökleri-geçmişi üzerine boy veren...
Toprağa basarak bir ağacın gövdesine tırmanırsınız, sonra önünüze kollar çıkar, doğaldır ki, kolların en gürbüz ve güvenli olanını seçersiniz önce ve tırmanmaya devam edersiniz. Sonra önünüze dallar çıkar ve dalların da en gürbüz, güzel ve gösterişlisini seçersiniz. Sonra çiçeklere durur gözleriniz ve nihayet meyveye durursunuz bir ağaçla birlik...Buradan aldığınız meyveyi, yer yahut çıkınınıza kor, yeni kollar üzerinde aynı yolları denersiniz, ta ki bütün dallardaki meyvelere ulaşıncaya kadar, bu durum sür git devam eder. Böyle olmakla birlik, doğaldır ki her ağaçta meyveye duracak değil; kimi dinlenme dönemindedir, kimileri sert rüzgarlardan devrilip, kırılmıştır. Kimi zamansız çiçek açıp, zamansız meyveye durmuştur. Bunlara da tırmanmazlık etmeyiz, ama bunlardan da kendimizce ciddi dersler çıkartırız. Sonuçta, her gövdeye, her kola, her dala tırmandığımız da merakımız artar ve sonunda illa ki bir çiçek ve meyve görmek isteriz. İnsan kökünden meyveye kadar bir ağacı tanıdığında, kendi içinden de bir ağaç olmak ister; yazarlık, şairlik her neyse, ekilip, dikildiği toprağa bir meyve vermek ister. Okumayı ve yazmayı aynen böyle bir serüven olarak düşüne biliriz. Tabi bu biraz cennet ağaçlarına benziyor, çok fazla da ucu bucağı gözükmeyen ama barından-meyvesinden-tadından sürekli faydalandığımız bir ağaç.
Kitap okurken, elbette bir gövdeden yürürsünüz, ama önünüze sayamayacağınız kadar kol, dal, çıkar ve bunların hepsine ayrı ayrı tırmanmak istersiniz. Her kol ve dal size başka yol ve yöntemi denetirken, her kol ve dalda da, başka manzaralarla karşılaşmamanız mümkün değildir.
Hasılı bir ağaca tırmanmak doyumsuz bir zevkin ve keyfin adıdır..Tatmayan bilemez, tarifle de çok anlaşılır şey değildir, tatmalı ve görmeli...
Her ne olur olsun, ama dikili bir ağacınız mutlaka olsun, okuma ve yazma adına...
Hayrettin YAZICI
YORUMLAR
Peki benzer mi insan ağaca?
Uzak bozkırda Konya ovasında.
Kollarını açmış dörtyana, bekler zamanı.
Benzer mi, sevilene?
Hasret saçlarına.
Gitmek.
Kalmak saçlarına.
Gür gümrah saçlarına.
Nasıl bir özlemdir çekilen?
Çekip gitti oysa...
Zorunluluk.
Şimdi o yollar.
Uzağı bağlar.
Kimi güler.
Kimi ağlar.
Çok saygımla Sayın Yazar.
Hem aklımıza hem duygumuza dokundunuz.
Yeni yıla Kutlu girdiniz.
Çok saygımla Üstadım.
deniz_tayanç1 tarafından 1.1.2023 11:26:59 zamanında düzenlenmiştir.