- 447 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÇOCUKLUK ARKADAŞIM
Zaman öylece akıp gitmeye davam ediyor. Hasan bey Bir fakültenin Tarihi bir çalışma hakında bir mimarlık mühendisi okuyordu. Bunun yanı sıra Öğretim Üyesi Gülsüm hanım oradaydı oysa zaman öylece akıyordu. Böylece geçmesine rağmen bu gece Diyarbakırda Yağmur seller hakında bayadır geçiyorken. Oysa vakit böyle çabuk geçiyor diye düşünürdüm. Babam her zaman bir Ofiste çalıştığı zaman kimseler fark etmeden biranda öylece geçmesine rağmen ciçeklerin yeşilendiģi bir diyarda öylece büyüyüp yılların geçmesini sağlarım. Hayat bir sınavdır sevgili Tüm Dostlukların her şeye rağmen tüm dostlukların biranda akıp gideceğimi saydım. Dünya öyle akıp gidiyor bir su gibi damlası akıyor dağların koynunda kurtların çakallarında bir şeyi düşündüğünü sizlerle paylaşacağım Ensar bey Otelin koynunda kalıyordu. Rahatsızdı biraz oysa zamanın damağında akıp gidiyordu. Ezelin bir hayali vardır. Zaman geçmeye çalıştığı anda zamanımızı harcamaya çalışmayacağız gerekirse her zaman bitlik ve beraberliğe mücadrle etmeye; özenle göstereceksiniz. En güzelik fazlasıyla en pahasına kadar Tüm yolcukların gerçekleşmesi adına enflasyon oranı adında hep bir düşüş saģlanacak sevgili Tüm cihana saadetle
Hayat öylece bir sınavdır sevdiğim hayatım saadetin üç köksallığına saadet e ithafenimle demiş Aziz bey her zaman destan yazmaya devam ettiğini her zaman koymuş olduğunu gözlemleyerek bir Başarı sağladı En iyi okuyucu olmuş şehrin delkanlısı. Bir gün mutlaka insanlar bir tarih yazacaklar ama önce desinler ki bana sen aşkı yaşadın mı? Ben iki delilik olarak hep sevdiğim ama çok ama deli gibi her zaman sevdiğim. Damla damla biriken kanı sildim bir cinayetin emanet ettiği lannetden karşıladım. Arkadaş bu ne iştir ya düşündünüz mü ? Yanık bir mum kibritçi kız gibi sigarasını yakmış etrafını sağlamış . Ve ne olacak şimdiki halimiz. Şimdi bir emnettin odununu toplayalım bir şefaatin karşılığı bir düşünelim somra kimseler görmeden meğerse neyi düşünürüm bilinmediği hepsi bir anda yazacaklar kaleme kimi gazetede yazacaklar dostluğu merhametin adaline mahpushane duvarlının önüne yazacaklar sevgili sevdiğim bu ne zaman bitecek bu acı bu tarih hiç bitmeyecekmiş.
YILBAŞI KUTLAMALARI VE BİR HATIRA
Zaman su gibi akıyor. Adeta koca bir dağdan yuvarlanan büyük bir taş gibi hız kazanıyor. Saniyeler, dakikalar, saatler, günler, haftalar, yıllar ve asırlar geçip gidiyor.
Böyleyken öğrenciler, okullarının çabuk bitmesini, anneler, çocuklarının çabuk büyümesini istiyor. Yani zamanın daha da çabuk geçmesini arzuluyor. Ömürden geçen koca bir yılı çoğu insan gaflet içerisinde zevkle kutluyor.
Her ne ise. Ömrümüzden bir yıl daha geçti, yeni bir yıla girmek üzereyiz. Bugün yeni yıl kutlama ile ilgili bir hatıram canlandı. Sizlerle paylaşmak istedim.
Sanırım 2009 yılıydı. Namaz Platformundan iki değerli dostla bir ilimizin üç ilçesinde namazla ilgili konuşma yapmıştık. O yıl Hicrî yılbaşı ile Milâdî yılbaşı aynı zamana denk düşmüştü. Arkadaşlarımızdan biri birinci ve ikinci ilçelerde "Yeni yılınızı tebrik ederim" diye başladığı sözünü, "Miladî yılınızı değil ha! Hicrî yılınızı" diye sürdürdü. Üçüncü ilçede de aynı sözü söyledi. Bu kişi kendisini çok sevdiğim bir ağabeyimdir. Konuşma sırası bana geldiğinde "Ben hem Hicrî, hem de Miladî yılınızı tebrik ederim" diye söze başladım. Sonra, "Çünkü hem Milâdî yıl, hem de Hiçrî yıl Allah’a ait. Milâdî yılın oluşmasına sebep olan güneşi de, Hicrî yılın oluşmasına sebep olan ay’ı da Allah yarattı. Her ikisini de yörüngeyi Allah tayin etti. Dolayısıyla her iki yılınız da mübarek olsun" dedim.
Aslında yeni bir yıla girildiğinde bunu tebrik etmenin, hayırlar getirmesini dilemenin dinen hiç mi hiç bir mahzuru söz konusu değil. Yanlış olan yeni yılı gafletle kutlamak, Batılıları taklit etmek,
Doğru olan ise bir yıl boyunca yaptığımız işlerin bir muhasebesini yapmak, kendimizi hesaba çekmek. Eğer yanlışlar yapmışsak yeni yılda bu yanlışları yapmamaya karar vermek. Yeni yıl için maddî ve mânevî hayatımız, yani dünya ve ahiretimiz için planlar yapmaktır.
Neyse yazı uzadı. Bütün arkadaşlarımın yeni yılını tebrik ediyorum. Rabbim sizlere ve İslam ülkelerindeki kardeşlerimize bu yılı hayırlı eylesin. Acılı ve sıkıntılı günler göstermesin. Meşru isteklerinizi gerçekleştirsin ve hayırlı eylesin.
HECE DERGİSİ 300. SAYISI
Sezai Karakoç’a rahmetle
Hece dergisi bu ay 300. sayısı ile okuru selamlıyor.
Ocak 1997 yılında başladığı yayın hayatında Aralık 2021 itibariyle 25. yılını tamamlayan Hece’nin bu sayısında geçtiğimiz ay ebediyete uğurladığımız Diriliş düşüncesinin mimarı, şair, yazar, düşünür Sezai Karakoç ile ilgili şiir ve yazılar öne çıkıyor.
Kapağında Sezai Karakoç’un fotoğrafı ve rahmet dileğiyle açılan dergide ilk sayfada İsmail Sert’in çizgisi, Şiirler bölümünde ise Cahit Koytak ve Yasin Mortaş’ın şaire adadıkları şiirler yer alıyor. Derginin ilerleyen sayfalarında Arif Ay, “Bir Kartal Daha Süzüldü Göklere”, İrfan Çevik “Yeşil Sarıklılara Uyarı Beyaz Yakalılara İpucu”, İbrahim Demirci, “Ahmed Sezai Karakoç” adlı yazılarıyla şairi anıyorlar.
Bu sayının diğer şairleri: Faruk Uysal, İrfan Çevik, Ali Göçer, Mehmet Narlı, Şakir Kurtulmuş, Nurettin Durman, Hüseyin Bektaş, Ercan Ata, Nadir Aşçı, Tunay Özer, Eyyüp Akyüz, Ethem Erdoğan, Yusuf Bal, Seher Özkök, Abdullah Enis Savaş, Ayşe Nur Kaymak, Kubilay Özmen, Mahmut Hatunanaoğlu, Ali Tacar, Atike Çiçek.
Derginin devamında Hece’nin 300. sayısı nedeniyle bir soruşturma yer alıyor. Âtıf Bedir’in, “Hece 300. sayısıyla Okurunu Selamlıyor” adlı sunuşuyla açılan bölümde, soruşturmaya katılan şair ve yazarlar, Cahit Koytak, Atasoy Müftüoğlu, Ali Galip Yener, Ali Haydar Haksal, Ali Göçer, Cihan Aktaş, Şakir Kurtulmuş, Ali Ayçil, Birsen Karaca, Sadık Yalsızuçanlar, Yaşar Bedri, Abdullah Harmancı, Hasibe Çerko, Ali Sali, Mehmet Aycı, Selvigül Kandoğmuş Şahin Hece dergisi ile ilgili düşüncelerini dile getiriyorlar.
Hece’nin bu ayki diğer yazıları şunlar: Ali Galip Yener, “Kültüralizmin Gölgesinde Edebiyat Teorisi Meselesi”, İbrahim Eryiğit, “Matematik/Şiir Düzleminde Eugène Guillevic”, Leyla Arsal “Hayriye Ünal Şiirindeki Negentropik Başkaldırı”
Yakın Bakış bölümü bu ay Faruk Uysal ve Mehmet Özger’le yapılmış söyleşilerin yanı sıra son çıkan kitapları üzerine yazılara ayrılmış.
Hece’nin bu ayki dosya konusu: Mekânı Yeniden Düşünmek. Mekânın günümüz dünyasının değişen koşullarında yeniden ele alındığı ve Bilal Can’ın sunuşu, “Mekânın Günümüz Dünyasında Konuşulması” ve “Taşra ve Merkez Bağlamında Mekân” adlı yazısıyla açılan dosyanın devamında Ethem Erdoğan, “Hikâyeden Öyküye Mekânsal Dönüşüm, Yunus Emre Altuntaş. “Edebiyatın Mekânsızlaşması: Dijital Yayıncılık ve Sanal Fuarlar”, Şeyma Subaşı, “Mehmet Narlı ile Şiir, Edebiyat Mekân İlişkisi Üzerine Söyleşi”, Betül Ok Şehitoğlu. “Göçmenler ve Mekân, Uğur Cumaoğlu, “Paralel Gerçeklik: Sinemada Ütopik ve Distopik Mekân”, Vedia Derda Taşar, “Mekân: Teknoloji Devriminde Bir “Çözülme” Hikâyesi”, F. Sueda Kurt, “Turgut Cansever Düşünceleri Ekseninde Güzellik, Mimari ve Şehir” Ülker Gündoğdu, “Kent İlişkileri” Eseri Bakımından “İyi İnsan” Kurgusu” adı yazıları yer alıyor.
Ayın Söyleşisi’nde bu ay İsmail Karakurt, şair Ömer Erdem’le yeni şiir kitabı Güneş Kalır Bir Başına üzerine konuşmuş.
Hece’nin daimî sayfalarında ise Ömer Aksay, “Şiir Gündelikleri”nde Şiire Dair Kaydedilen Notlar, Mehmet Solak, “Başka Bakış”, Ertan Örgen, “Aylak Okumalar”, Mehmet Aycı, “Portre” yazılarına devam ediyor.
Bu sayının Çeşitkenar yazıları, Tarık Ateş, Hasan Arslan ve Hayrettin Durmuş’tan
Kitaplık bölümünde ise, Ali Sali, Ali Karaçalı’nın Gün Karşı Tepeden, Mehmet Solak, İbrahim Eryiğit’in Şiirin Matematikselliği, Nur Öztürk, Elif Genç’in Yeryüzü Genişlerdi, Zeynep Sati Yalçın, Mehmet Kahraman’ın Bu Toprakların Edebiyatı adlı kitapları üzerine yazılara yer verilmiş.
BUGÜNKÜ BAKIŞLA ENDÜLÜS’ÜN HİKÂYESİ’Nİ DİNLEYECEĞİZ
Yazar – eleştirmen Ömer Lekesiz, Bâbıâli Enderun Sohbetleri’nde “Endülüs”ü anlatacak. Ömer Lekesiz, geçen yıl Endülüs’e bir televizyon ekibiyle gitmiş ve Ramazan ayı boyunca her akşam TV Net’te bölgeden canlı yayın yapmıştı. Ömer Lekesiz, sohbet toplantısında izleri hâlâ görülebilen büyük medeniyeti, gezip gördüklerini, duygu ve düşüncelerini dile getirecek. Sohbetin başlığı: “Bugünkü Bakışla Endülüs’ün Hikâyesi”. Yazar Nurettin Taşkesen’in takdimini yapacağı toplantı, Yeni Dünya Vakfı’nda 23 Ocak Perşembe günü saat 18.00’de başlayacak.
ÖMER LEKESİZ’İN HAYATI VE ESERLERİ
1958’de Akdağmadeni / Yozgat’ta doğdu. İlk ve ortaöğrenimini Yozgat’ta tamamladı (1976). Ankara Meslek Yüksek Okulu Kamu Sevk ve İdaresi’ni bitirdi (1979). Ankara’da Yem Sanayi Türk A.Ş.’de iki dönem memur, şef, ticaret müdürü (1976-1982; 1987-1993); Kırıkkale Üniversitesi’nde daire başkanı, genel sekreter yardımcısı (1993-1998) olarak görev yaptı. Kırıkkale, Mersin ve İstanbul’da özel kuruluşlarda yönetici olarak çalıştı (1982-1987; 1998-2009). İstanbul’da sahaflık yaptı (2009-2013). Kayıtlar, Hece ve Heceöykü dergilerinin kurucuları arasında yer aldı. Hâlen yayımına devam eden edebistan.com adlı elektronik dergiyi net ortamında kurup yönetti. Yeni Şafak Kitap Eki’nin ve Ketebe Yayınları‘nın yayın danışmanlığını yaptı. Halen Yeni Şafak gazetesinde yazıyor. Edebiyat hayatına Mavera Dergisi’nde başladı. Eleştiri, deneme, inceleme yazıları çeşitli dergilerde ve gazete kitap eklerinde yayımlandı. Yeni Türk Edebiyatı’nda Öykü adlı çalışmasıyla Türkiye Yazarlar Birliği 2001 Edebi Tenkit Ödülü’nü kazandı. edebistan.com’a Türkiye Yazarlar Birliği tarafından 2002’de yılın internet yayıncılığı ödülü verildi.
YAYINLANMIŞ ESERLERİ:
–Mimlerin Abecesi, İnsan Yayınları, İstanbul 1995
–Hasan Aycın Çizgilerinden Örneklerle Çizgi Sanatında Dil ve Mesaj, YediGeceKitapları, İstanbul 1995; Hece Yayınları, Ankara 2003
–Sevgilinin Evi, Ev-Kabe Simgeciliği Üzerine Bir Çözümleme, YediGeceKitapları, İstanbul 1997; Selis Yayınları, İstanbul 2006; Şule Yayınları, İstanbul 2016
–Şirazeden Şirazeye, Timaş Yayınları, İstanbul 1997
–Öykü İzleri, Hece Yayınları, Ankara 2000
–Yeni Türk Edebiyatında Öykü – Öykücüler ve Öykü Anlayışları- Öyküleri ve Çözümlemeleri, 5 Cilt, Kaknüs Yayınları, İstanbul 1997-2001; Şule Yayınları, İstanbul 2017
–Öyküce Konuşmalar, Meneviş Kitapları, Ankara 2003
–Hüseyin Su Kitabı (Kemal Aykut’la birlikte) Nehir Yayınları, İstanbul 2005
–Kuramdan Yoruma Öykü Yazıları, Selis Kitaplar, İstanbul 2006
–Ateşten Kelimeler, Selis Kitap, İstanbul 2009; Profil Yayınları, İstanbul 2014; Şule Yayınları, İstanbul 2018
–Minarenin Kılıfı, Profil Yayınları, İstanbul 2011
–Sanat Bizim Neyimize, Profil Yayınları, İstanbul 2013; Şule Yayınları 2019
–Sanat ve…, Şule Yayınları, İstanbul 2015
–Öykü Menzilleri, 2 Cilt, Şule Yayınları, İstanbul 2017
–Yılan Islığıyla Serenad, Şule Yayınları, İstanbul 2108
AY VAKTİ DERGİSİ, EYLÜL-EKİM 2021/194. SAYI
Sana, Bana, Gündeme Dair
Yangınlar, seller, göçler ve virüsler gündemdeki yerini koruyor. Çare kendimizden başlayarak güzel bir insan olmaya karar vermek ve bunun için harekete geçmek.
Yesevî Kültürü ve Biz
XII. yüzyılda Ahmed Yesevî’nin (ö.1166) his fikir ve hikmet dolu Türkçe mısralarıyla mânevî zevki, ilahî aşka susayan gönüllere aktardığı ve bu hikmetlerin Anadolu’da Yûnus’la zirveye ulaştığı bilinmektedir. Tasavvuf kültürü sahasında güzide eserlere imza atan Prof. Dr. Mustafa Kara konuyu ayrıntılarıyla dile getiriyor.
Kara Delikler, Kör Bakışlar
Necmettin Evci’nin “aydınların, sanatçıların kör bakışla, körelmiş, büyülenmiş bakışla bakmaması” gerektiğine dair “Kara Delikler, Kör Bakışlar” yazısı hemen dikkat çekerken Necip Asım’ın “Yitik Kentin Acınası Çocukları ve Gençleri”, Şeref Akbaba”nın “Harem-i İsmet”, Salih Uçak’ın “Göç” ve Semra Saraç’ın “Ömrümüzü Sadece Umutlanmakla Geçirdik” başlıklı yazıları da gündelik hayatla ilgili önemli bilgi ve tespitler içeriyor.
Nurşah Karaca “Zen-Nûn”, Seher Özden Bozkurt “Ömür Dediğin”, Suat Tekin “Kurabiye” ve Ubeydullah Beşir Köroğlu ise “Hikâyesi Sabahla” adlı öyküleriyle sonbaharın hüznünü koyulaştırırken; Nurettin Durman, Selami Şimşek, Semra Saraç, Ali Yaşar Bolat, Ziya Karatekin, Yavuz Ertürk, Ferhat Öksüz ve Güven Fatsa şiirleriyle soluklanmayı sağlıyor.
Naz her zaman olduğu gibi “Aforizmalar”ı ve Enes Güllü kitap tanıtım yazılarıyla dergideki yerini almış durumda. Dergide son olarak, farklı ülkelerde ödüller almış usta sanatçı (Prof. Dr.) Hatice Bengisu’nun uzun aradan sonra ağaç baskı resim çalışması da sanatseverlerin beğenisine sunuluyor.
İyi okumalar.
MEHMET SAİT KAYA
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.