- 415 Okunma
- 3 Yorum
- 2 Beğeni
SOLMAYAN KIRMIZI GÜLLER-3 (Gül Fidanı)
Öyle de oldu…
Onları mutlu gördükçe büyük mutluluk duyuyordu.
Düğünleri çok şen oldu.
Onlar evlendikten sonra Gülistan’ın anne ve babası evi onlara bırakarak kasabayı terk ettiler.
Onların da yüzleri mutluluk saçıyordu…
Bora yine sabahları gün doğmadan köylere giderken onların kapısından geçiyordu.
Dönüşte ise gün doğmuş oluyordu…
Bazen Erdem’in evden çıkışına denk geliyordu…
O kadar mutluluk saçıyordu ki günlük vedalaşması, Bora’nın gözleri yaşarıyordu.
Bora ile Erdem terzi dükkânına kadar bazen beraber yürüyorlardı.
Yol boyunca Erdem konuşuyor, Bora dinliyordu.
Hep Gülistan’ı ve mutluluklarını anlatıyordu…
Bir ara dedi ki, “Sen neden konuşmuyorsun kardeşim? Yoksa hep kendi mutluluğumuzdan söz etmemizle seni sıkıyor muyum?”
“O nasıl söz Abi?” dedi Bora… “Sizlerin mutluluğunuz benim de mutluluğumdur. Aksine seni dinlemek bani çok mutlu ediyor. Sizin mutluluğunuz benim idealimdir. İleride sizin gibi mutlu bir yuvam olması için Allaha dua ediyorum hep…” dedi ve devam etti…
“Tabi ki sizin mutluluğunuz da hep sürsün diye dua ederim.”
Bir akşam Bora kafasındaki planı kurdu… Sabah erken kalkıp köydeki o kırmızı gülden bir fidan söküp onların bahçesine dikecekti…
“Bir yanlış anlaşılma olur mu bilmiyorum. Ama bunu yapacağım.” diye geçirdi içinden.
Eğer onun yaptığı ortaya çıkarsa da: “Evet ben yaptım, ne olacak… Ben sizleri çok seviyorum ve kırmızı güllerin en fazla sizlere yakıştığını düşünüyorum.” diyecekti.
Sabah daha gün doğmadan bahçeye gül fidanını dikti ve suladı. Sonra da oradan uzaklaştı…
Erdem uykulu gözlerle evden çıkıp giderken bahçedeki gülü fark edemedi. Gün içinde ise Gülistan bahçedeki gülü fark edince çok duygulandı…
“Ah benim Erdem’im… Bana ne güzel bir sürpriz oldu bu!” diye söylendi…
Sulamak istedi ama sulanmış olduğunu gördü…
“Ah bendeki akıl! Erdem’im gül diker de sulamayı unutur mu?” diye söylendi.
Akşam Erdem eve döndüğünde o da gördü bahçedeki gülü…
“Ah benim Gülistan’ım… Benim en güzel gül bahçem… Bahçemize diktiği bu gülle aşkımızı ölümsüzleştirmiş!” diye mırıldandı…
Eve girer girmez sarıldı Gülistan’ına…
“Gülümüz çok yakışmış bahçemize!” dedi Erdem…
“Evet!” dedi Gülistan… “Güller kadar temiz aşkımızı bir gülle taçlandırmamak olur mu?”
Her ikisi de gülü dikenin diğeri olduğunu düşünerek övgü ve aşk dolu sözler söylüyorlardı birbirlerine.
Bora sabah erkenden gülü sulamıştı. Erdem, sabah gülün dibinin yaş olduğunu görünce sulamaya gerek görmedi. “Daha dünkü yaşlığı sürüyor” diye düşündü. Gülistan ise gülün sulanmış olduğunu görünce “Hiç Erdem’im gülümüzü sulamadan gider mi!” diye iç geçirdi.
Günler hep böyle geçti…
Kadir Tozlu
24.12.2022
(Devam edecek)
YORUMLAR
Ne güzel hoşluklar saklı satır aralarında.
Hayatın endamı.
Sözcüklerin varlığı ve de...
Hele ki Kadir Babamın kaleminden bu dökülen gül yaprakları nasıl da ihya etmekte yüreği.
Var olun babam.
Ellerinizden öpüyorum.
Selam sevgimle
superbaba
Bu güzel, içten yorum etkili seçilmez mi?
Sevgiler...
superbaba
Yorum için teşekkürler Emine Hanım.
Saygılar...