- 609 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ANTİK FRESK ONARIMI VE KORUMA
ANTİK FRESK ONARIMI VE KORUMA
*Hüseyin AKILLI
Batman Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Sanat Tarihi Bölümü, Batı Raman Yerleşkesi, BATMAN
1.GİRİŞ /kalin ]
Ülkemizde 100 yılı aşkın bilimsel arkeolojik kazılar gerçekleştirilmektedir. Günışığına çıkarılan yapıların bazılarında, mezarlarda fresklerle (duvar resimleri) karşılaşmakta ve o günün koşulları ve malzemesiyle geçici veya kalıcı koruma çalışmaları gerçekleştirilmektedir.
Gerçekleştirilen uygulamalar ve kullanılan malzemenin olumlu veya olumsuz sonuçları günümüz koşullarında belirlenip ortaya çıkarılmakta ve değerlendirilerek yeniden düzenlemelere gidilmektedir. Ancak olumsuzlukları yanlış uygulama ve malzeme kullanımı olarak değerlendirmek doğru değildir. Çünkü o günün koşulları (25-30 yıl önce) bunu gerektirdiğinden dünya genelinde (Türkiye, İtalya) bu tür uygulamaları bilimsel yayınlardan tespit etmek mümkündür.
Eskiden günışığına çıkarılan eserin (fresk-mozaik) kenar sınırlandırılması Avrupa ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de çimento harcıyla gerçekleştirilmekteydi. Günümüzde kullanılması tenkit ve eleştiri konusu olabilir ve de olumsuz yanlış malzeme kullanımı olarak görülür. Onarım bilgisizliği veya yöntem cahilliği olarak değerlendirilebilir.
Restorasyon: Toprak altı, su altı, yarı toprak altı ve üstünde bulunan kültür varlıklarımızın yapısal özelliklerini değiştirmeden özgün görünümüne önem vererek yapı oluşum malzemesine bağlı kalarak gerçekleştirilen müdahaledir.
Ülke geçmişimize bakıldığında yerinde koruma (in-situ) ve onarım çalışmalarını rahmetle andığımız “Anadolu Aşığı” Amerikalı Prof. Dr. Melling’in kazdığı Antalya Elmalı’da bulunan Karaburun, Kızılbel kazılarında 1975 yılında görmek mümkündür. Mezar içinde bulunan duvar resimlerinin bozulmaması için nem (bağıl nem), ısı ve ışığı sabit tutmak için hava değişimini sağlayan alet ve malzemeler kullanılmıştır. Ziyarete gelenleri (özel olanlar) ikili üçlü gruplar halinde içeri almıştır. Daha sonra ise ziyarete kapalı tutmuştur.(1975 Perge kazı ekibiyle gerçekleştirdiğimiz ziyarette) İzmir Selçuk’ta bulunan Efes antik kenti yamaç evleri duvarlarında bulunan fresklerin onarımı gerçekleştirildikten sonra koruma amaçlı ahşap hatıl ve kiremit kullanılmasıyla oluşturulan çatıyla yağmurlardan etkilenmesi önlenmiştir. (Kültürel ege gezisinde meslektaşım ağabeyim Mustafa Büyükkolancı’nın 1975 yılında bizleri gezdirmesi) Geçen zaman süreci içerisinde Kapadokya, Perge, Side, Alanya, Zindan Mağarası, Hierapolis, Tripolis, Asos, Laodikei, Elaiussa Sebaste ve daha birçok kazıda günışığına çıkarılan fresklere pasif ve aktif koruma onarımı çalışmaları gerçekleştirilmiştir.
*Hüseyin AKILLI, Batman Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Sanat Tarihi Bölümü Mimar Batı RamanYerleşkesi/
Bu bildirimde size 1979 yılı itibariyle İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde bulunan restorasyon laboratuvarında çalışan resim, heykel, fresk ve metal konularında uzman onarımcılardan öğrendiğim teorik ve pratik bilgiler ışığında(Nejat Özatay Behçet Erdal, Revza Ozil’i saygıyla anarım.) ve de 1983 te yaptığım tez dökümanı ile son yılların gelişimleri bağlamında uygulamalı bilgiler sunacağım
Elaiussa Sebaste (11 yıl), Perge (11yıl), Metropolis (3yıl) ve Sinan Köy Kaya Kilisesi’nde (2yıl) günışığına çıkarılan fresklere ve kilden yapılmış (ostotek) çocuk mezarı üzerinde bulunan bezemelere müdahale etmiş bulundum. Metropolis’te,Torbalı-İZMİR) bulunan fresklere ilk koruma ve onarım çalışmaları, yaklaşık 25 yıl önce kazı başkanı Prof. Dr. Recep Meriç sorumluluğunda tatbik edilmiştir. Bunların kontrolleri, bakım, onarım ve korunma değerlendirmeleri tarafımdan olmuş ve 2015 yılında pasif ve aktif onarım çalışmaları gerçekleştirilmiştir.
2.ONARIM
2.1.Teorik
2.2.Pratik
Onarım ustalık gerektiren bir iştir. Bir onarımcının fen teknik bilgiler ve aynı zamanda bir sanat eserinin pratik tedavisindeki tarihi problemlerle ilgili bilgilerin bilinmesi isteniyorsa o zaman bu işe başlayan kişinin birçok eğitimden geçmesi gerekmektedir. Bu eğitimleri şu şekilde gruplayabiliriz. Kişinin çırak usta işinden yetişerek veya yapı okulunu bitirerek veya kimya ağırlıklı fen liselerinden mezun olanlara şans tanınarak bu işe başlatılmalıdır. Avrupa’nın bazı ülkelerinde çok değişik eğitimlere (arkeoloji de) tabi tutulduktan sonra eski eser onarımı yapan atölyede (müze) 3 yıl çırak + kalfa pratik eğitimi için Uzman Onarımcı gözetimi altında çalışmasıyla ve teorik bilgilerle donatılarak onarımcı olabilmektedir.
Onarımcı bir taraftan sanat eserlerinin değerini tanımalı diğer taraftan ise nesnenin malzemelerinin başka bir yöntem gerektirdiğinin bilincinde olmalıdır. Bir eserin tedavisi veya kaybı onarımcının bilgi ve teorilerinin doğruluğuna bağlıdır. Onarımcının mesleğinde 2 şart aranmalıdır. Bu kişi eserin durumunu kavrayabilmeli bilgi verilerini birleştirerek işini başarmasını bilmeli, işi benimsemelidir.
Koruma ve onarım eser günışığına çıkarılmadan önce, çıkarılırken, çıkarılma ve sonrası olmak üzere bir bütün olarak ele alınmalıdır. Bölgenin iklim koşulları, eser veya eserlerin günışığına çıkarılacağı buluntu yerinin konumu önemli olduğundan bir tedbirler planı oluşturulmalıdır. Onarımcı bu bilgilerle birlikte çıkacak olan eserin yapıldığı malzemenin özellikleri ve yapı oluşumuyla ilgili bilgi araştırması yapması gerekir. Elaiussa Sebaste’de günışığına çıkarılan fresk ve ostotek ile Perge’de gerçekleştirilen çalışmalar oluşturulan bilgi birikimi ile gerçekleştirilmiştir. Metropolis’te ise ön tespitler araştırmalar ve yayınlar göz önüne alınarak ve oluşturulan onarım, koruma planına bağlı kalınarak uygulamalarla ilgili yöntemler gerçekleştirilmiştir. Çünkü yaklaşık 25 yıl önce onarılmıştır.
3.TESPİT
3.1.Gezgin
3.2.Basılı Yayın
3.2.Antik Kaynak
3.2.2.Günümüz Kaynakları
3.3.Arazi Konumu
3.4.Açma (Sondaj
Ülkemizde genellikle Hellenistik ve Roma dönemine tarihlenen kent kalıntılarını yarı toprak altında veya çoğu toprak üstünde görmek mümkündür. Bazı durumlarda geçen zaman süreci içerisinde yer kaymaları ve depremlerinde etkili olması sonucu tamamen toprak altında kalmaları söz konusu da olabilmektedir. Bunları ise tespit etmek zor olmamaktadır. Çünkü bölge arazisinin topografik yapılanmasına ters düşen yükseltiler oluşturmaktadırlar.
Duvar resmini süsleme aracı veya yaşam tarzını belgelemek için insanoğlu binlerce yıl öncesi mağara yaşamından günümüze kadar bütün evrelerinde kullanmış ve kullanmaya devam etmektedir. Bunları günümüze kadar ulaştıran antik yazarların yazdıkları ve gezginlerin aktardıkları bulunmakla birlikte yüzyılımızın araştırmacılarının gerçekleştirdikleri yüzey araştırmasıyla, günümüzde bilgilenme olanağı bulunmaktadır. Bu bilgilendirmeyle birlikte tarihsel gelişimine yüzeysel buluntu durumuna bakarak ve de gerçekleştirilen bilimsel açmalarla ve üst yüzey buluntularla birleştirilip tespitler yapılabilmektedir.
4.YAPI OLUŞUMU
4.1.Sıva
4.1.1.Kil Sıva
4.1.2.Kireç Sıva
4.1.3.Alçı Sıva
4.2. Boya
4.2.1.Renk Verici (Pigment)
4.2.2.Renkler (Doğal Boyalar)
4.2.3.Sabitleme
4.2.3.1.Doğal
4.2.3.2.Yapay
4.3.Uygulama
4.3.1.Islak Zemin
4.3.2.Kuru Zemin
Fresk yapılacak yer ıslatılır. Hazırlanan harç duvar veya oyulmuş kaya duvarına sürülerek düzgün bir zemin oluşturulur. Fresk yapılacak kısma ikinci bir kireç harcı sürülmesiyle birlikte sanatçı düşündüğü tasarımın çizimini yaparak boyamaya başlar. Yapabileceği kadar sıva oluşturur. .Tekrar boyamaya başlar.
Astar sıva (Kalın ve duvar üzerine)
İnce sıva (Astar sıva üzerine)
Boyama (İnce sıva üzerine)
Sabitleme (Boyanan kısım üzerine)
Ressam sanatçı günlük yapabileceği miktar kadar ince sıva oluşturur ve boyar. Islak zemin üzerine sürülen boya ve zemin aynı anda kuruması nedeniyle zemine daha iyi yapışır. Metropolis, Perge ve Elaiussa Sebaste’de bu şekilde olmuştur. Sinan Köy Kaya Kilisesi’nde killi sıva üzerine uygulanan sıva üzerine fresk yapılmıştır. .Elaiussa Sebaste’de günışığına çıkarılan kilden yapılmış ostotek (çocuk mezarı) üzerine resim oluşturulmuştur. .Killi sıva üzerine alçı sıva Edirne-Sina Köy Kaya Kilisesi’nin üst kısımlarında kullanmış olması, alt kısımlarda ise sadece kireç sıvanın oluşturulması kilisenin birkaç evre geçirmiş olduğunu bize göstermektedir.
Günlük yapılan boyama sonrası kalan harç tabakası resim bitiminden kesilmekte ve atılmaktadır. .Renkler kuruduktan sonra daha açık olmaktadır. .Solan bu renklerin oluşumunu ayarlamak ancak ustanın denemeler yaparak oluşturduğu bilgi birikimine bağlıdır. .Kireç harcının bozmayacağı boyalar kullanılmıştır.(Kireç beyazı, is siyahı ve bütün toprak boyalar) Kemik siyahı gibi hayvansal boyalarda kullanılmaktadır. .Bağlayıcıların içinde kullanılan pigmentler vardır. .Bunlar doğal ve yapay olarak ikiye ayrılabilir. .Bunlar freski oluşturan boyaların sıva üzerinde sabitlenmesini ve bağlayıcılığını sağlar.(Yağlar, tutkallar, proteinler) Yüzyılımızda ise sentetik reçineler(akrilik, epoksi) ve doğal reçineler (çam) kullanılmaktadır.
Fresk tasarımının yapılacağı sıvanın çatlamasını önlemek ve geç kurumasını sağlamak amacıyla içine mermer tozu ve başka katkı(kıtık) maddeleri karıştırılmıştır. .Böylece ressama tasarımı yaparken sıvanın geç kurumasından dolayı zaman kazandırılmıştır. .Kuru sıva üzerine bağlayıcılar sürüldüğü (süt ,bal, tutkal,, yumurta) bilinmektedir. Tasarım yapıldıktan sonra koruyucu olarak mum gibi malzemeler sürülmektedir.
5.TAHRİBAT
5.1.İnsan Faktörü
5.1.1.İnanç ve Kültür Farklılığı
5.1.2.Uygulama Hataları
5.1.2.1.Antik Dönem
5.1.2.1.1.Yapım
5.1.2.1.1.1.Duvar
5.1.2.1.1.2.Harç
5.1.2.1.1.3.Boya
5.1.2.1.2.Antik Onarım
5.1.2.2.Yüzyılımızda
5.1.2.2.1. Kaçak Kazı
5.1.2.2.2.Savaş
5.1.2.2.3.Yangın
5.1.2.2.4.Hava Kirliliği
5.1.2.2.5.Koruma, Onarım
5.2.Doğa Koşulları
5.2. 1.Su
5.2.2.Bitki.(Biyolojik)
5.2.3.Deprem
Freskler toprak altında bulundukları ortamdan çıkarılmalarından sonra oluşmuş olan diğer ortamda(nem, ,ısı, ,ışık) doğa koşullarından etkilenirler. .Etkilenmelerinden dolayı az veya çok zarar görmeleri freskin yapımında kullanılan malzemenin kalitesi yapım teknikleri(malzemenin ideal şekilde karıştırılması) ve günışığına çıkarılırken ve çıkarıldıktan sonra alınan koruma tedbirlerine bağlıdır. .Bunların başında freskin yapıldığı duvarın(kayada olabilir) kalitesi ve günümüze kadar ulaşma durumu çok önemlidir.
İnanç ve kültür farklılığı nedeniyle yok etme geçmişte olduğu gibi günümüz dünyasında da geçerliliğini azda olsa korumaktadır. .Antik dönemlerde gerçekleştirilen onarımlarda kullanılan malzeme farklılığı ve desen uyumsuzluğu bilimsellikten uzak kaçak kazılar ve günışığına çıkarmalar restorasyon yöntem ve koruma hataları ve kullanım malzemesinin yıllar içerisinde gösterdiği uyumsuzluk ve olumsuzlukları fresklerin doğal koşullarından az veya çok etkilenmelerine neden olmaktadır.
10 yıl öncesinde kullanılan jeotekstil (organik kumaş) örtüsünün günümüzde(yosun oluşturma, bitki oluşturma) bazı olumsuzlukları ortaya çıkarması ülkemizde ve avrupada yeni malzeme arayışları içerisine sokmuş ve nano teknolojisiyle üretilen malzemenin uygun olduğu düşüncesini ortaya çıkarmıştır.
25-30 yıl önce kullanılan çimento harcının sık gözenekli olması nedeniyle su tutması ve buharlaşmasının azlığı ve donma özelliği oluşumu zarar verici tuzların fresk üst yüzeyine çıkmasına neden olmaktadır. Türkiye’de üretilen çimentonun tuz oranı çok yüksektir. 1984’te katıldığım Bergama kazısında Alman meslektaşlarımdan Almanya’da onarımlarda kullanılmak amacıyla tuzlardan arındırılmış çimento üretildiğini öğrendim. Son yıllarda ise sıva yapımında az da olsa Roma Çimentosunun kullanıldığı bilinmektedir.
Onarımı yapılan fresklerin geçen yıllarda bakımı yapılmaması nedeniyle her türlü olumsuzluğu oluşturmasını ortaya çıkarmaktadır. Sıva duvar arasına köklerin girmesi ile kırılmalara neden olmakta, yosun ve likenlerin renkleri soldurması, duvar üstünden akan harç toprak artıklarının kirliliğe neden olması, canlı pisliklerinin asit salgılamaları sonucu üst yüzeyi bozması ve suyun çözücülüğü zeminden gelen veya üstten gelmesiyle boya, fresk sıvasının duvardan ayrılma veya kopmasına, tuz kristalleri ve alçı tabakası oluşmasına neden olmaktadır. Hava kirliliğinden (baca, araba) oluşan asit yağmurları ve havanın üst yüzeyde bozulmalar oluşturmaktadır..
Freskler yapıların duvarlarında bulunmaktadır. Onların geçirdiği olumsuzluklar (deprem, ,yer kaymaları, seller, volkanik doğa olayları) fresklerde yansımasına neden olmaktadır. Yıkılmaları sonucu günümüzde bize ulaşan kısımlar ancak mekân zeminine yakın kısımlarda bulunanlar duvardan ayrılmamış şekilde bulunmaktadır. Üst kısımlar ise parçalar halinde toprak içinde bulunup çıkarılmaktadır. Perge, Metropolis ve Sinan Köy Kaya Kilisesi bu durumdadır.
6.BELGELEME
6.1.Eser Bilgileri
6.2.Onarım Bilgileri
6.3.Koruma Bilgileri
6.3.1.Arazi
6.3.2.Teşhir
6.3.3.Depo
6.4.Ölçülen Bilgiler
6.4.1.Geleneksel
6.4.2.Aletli Ölçüm Teknikleri
Fişleme, belgeleme, dökümantasyon aynı içeriğe sahip kelimelerdir. Freskin günışığına çıkarılma öncesi, çıkarılışı, koruma tedbirleri, onarımı ve teşhir ile birlikte sonrasını da içeren bütün bilgileri görsel, işitsel ve yazılı olarak bir araya getiren fişlemedir.
Freskin bulunma şekli durumu çizim fotoğraf ve anlatımlarla belirlenmesi, uygulanan ilk koruma çalışmaları detaylı olarak kaydedilmelidir. Bütün bu çalışmalar freskin zamanımıza kadar geçirdiği bozulma şartları, malzeme özelliği ve laboratuvarlarda uygulanacak onarım ve koruma çalışmaları için zorunludur.
Onarım ve belgeleme birçok açıdan karmaşık görülse de birbirini tamamlayan bilgileri içermektedir. Freskin tüm bilgilerini içeren fişleme çalışması yapılmadan gerçekleştirilecek onarım ve korumada eksiklikler ortaya çıkabilir. Oluşturulan fişler bölgenin şartlarına uygun dayanım gösteren malzemeden yapılması gerekmektedir. Nem, ısı, ışığa dayanıklı cinsten olmalıdır.
Katıldığım kazıların çoğunda az veya çok belgelemenin yapılmış olduğunu görmüş, incelemiş ve yapmış bulunmaktayım. Prof. Dr. Jale İnan başkanlığında gerçekleştirilen "Büyük Hamam" kazısında tarihsel gelişimiyle birlikte, sondaj (açma) gerçekleştirilmiştir. Günışığına çıkarma anında çıkan fresk parçalarının durumu, tespiti (fotoğraf ve kazı işi konumu) ve paketlenip taşınmasıyla ilgili bilgi fişi tutulmuştur. Bilgi fişi kazı evinde karanlık odanın olması nedeniyle fotoğraf çekimlerinin kontak baskıları yapıştırılıp negatif numaraları altlarına yazılmıştır. Slaytlar arşiv dolabında detaylandırılmıştır. Bilgi fişi açık toprak rengi kartonlardan oluşturulmuştur.(1975-1985) Bu çalışmalar mimari yapı elemanları, mozaik, heykel ve diğer buluntular içinde gerçekleştirilmiştir.
Prof. Dr. Eugenia Equini Schneider başkanlığında gerçekleştirilen kazılarda teknolojinin gelişiminin bütün imkânların kullanıldığını görmek mümkündür. Katıldığım (1996-2006) dönemlerde bir klasik kazanın (agora içinde sonradan oluşturulmuş bazilika) tabaka kazıldığını burada gördüm. Dijital fotoğraf ve kamera çekimleri, nüvo kullanılması günlük alınan bütün notlar bilgisayarlara aktarılmasıyla belgelenmekteydi. Tiyatro altında bulunan mezardan çıkarılan kil ostotek bu koşullarda ele alınmıştır.
Edirne Müze Müdürü Hasan Karakaya sorumluluğunda bulunan Sinan köy Kaya Kilisesi’nde gerçekleştirilen çalışmalar arazi bilimsel sorumlusu Yrd. Doç. Dr. Özkan Ertuğrul tarafından gerçekleştirilirken fresk parçaları(toprak altından) sistematik plan içerisinde çıkarılmış toplanmış ve birbirlerine zarar vermeyecek şekilde sandıklar içerisine yerleştirilecek müze deposuna kaldırılmıştır.
Daha önceki dönemlerde Prof. Dr. Recep Meriç başkanlığında gerçekleştirilen Metropolis kazılarında günışığına çıkarılan tiyatro yanında bulunan mekanın alt duvarlarında günümüze kadar ulaşan freskler kendi sorumluluğunda onarılmış ve kenar sınırlandırması çimento harcıyla (yaklaşık 25 yıl önce) yapılmıştır. Doç. Dr. Serdar Aybek başkanlık dönemi kazılarında tarafımdan arazi ön incelemesi (2013-2015) gerçekleştirilmiş ve yayınlanan mekan ve fresk konusunda bilgi birikimi oluşturulup buna göre onarım ve koruma çalışmaları gerçekleştirilmiştir.
Perge’de katıldığım dönemde geleneksel ölçüm Elaissa Sebaste’de ise aletli ölçüm teknikleri kullanılmıştır.
7.GÜNIŞIĞINA ÇIKARMA
7.1.Tabaka Tabaka Toprağın Alınması
7.2.Koruma Altında Günışığına Çıkarma
Mimari yapılarda süsleme amacıyla yapılmış bulunan duvar resimleri(savaş, hastalık, yangın) sonucu bakımsız kalmaları ve de depremler nedeniyle yıkılmaları ve yüzyıllar sonra günümüze toprak altı veya yarı toprak altında bizlere ulaşmaktadır.
Duvarların yıkılması sonucu parçalanmakta, mimari yapıların üzerine düşmesiyle zedelenmekte ve toprak altında büyük bir basınç altında bulunmaktadır. Freskler diğer toprak altında bulunan eserlerde (mozaik, metal, ahşap, cam kemik, taş) olduğu gibi yeni ortamlarında nisbi bir bozulma süreci oluştuktan sonra bozulmaları(patina nedeniyle) yavaşlamakta bazı ortamlarda çok derinde(toprak) olmaları nedeniyle durma noktasına ulaşmaktadır.
Günışığına çıkarılan freskler daha çok alt kısımlarda bütün olarak ele geçmekte üst kısımları ise yıkılma nedeniyle parçalar halinde bulunmaktadır. Fresk olan (kazı sırasında fresk parçalarının bulunması) bir mimari yapı kazılırken bölgenin iklim koşulları ve mevsimsel günlük hava koşulları göz önüne alınarak, buna göre koruma tedbirleri alınıp kazım günü içinde saatleri belirlenmelidir.
Yazın gerçekleştirilecek kazılarda günışığına çıkarma sabah ve akşam gerçekleştirilecek çalışmalarla olmalı ve toprak tabaka, tabaka alınıp atılmalıdır. Böylece fresk üstünde bulunan toprağın basıncı kademe kademe azaltılmış olur. Ayrıca yeni ortamda bulunan nem, ,ısı, ,ışık uyumuna yavaş yavaş alıştırılmış olur.
Günışığına çıkarma sadece freskin bulunduğu kısım değil duvarın arka tarafının toprağının alınmasıyla çalışmaları yürütmek gerekmektedir. Fresk ve yapıldığı duvarı bir bütün olarak değerlendirmek gerekir. Çünkü tek yönlü çalışma ısı, ışık ve nem dengesini bozacağından fresk bozulmasını da hızlandırır. Duvar içinde bulunan nem freskin açılacağı yöne kayıp buharlaşma sonucu dışa yansımayla tuzlanma, ,çiçeklenme, tozuma ve başka olumsuzlukları da ortaya çıkaracaktır.
Günışığına çıkarmada sabah ve akşamüzerleri tercih edilmeli gerektiğinde kazı yapılacak yerin üstü açık bir brandayla gölge oluşturulduktan sonra gerçekleştirilmelidir. Kaba toprak büyük kazma, kürekler de ilk aşamada 40-50cm kalacak şekilde alındıktan 24saat sonra(ertesi gün) fresk üst yüzeyinde 15-20cm toprak kalacak şekilde tekrar alınmalıdır.2gün sonra fresk üst yüzeyinde yaklaşık 5cm toprak tabaka kalacak şekilde küçük çapa, ,mala, spatula kullanılarak toprak alınıp atılmalı ve son aşama için en az 2-3 gün beklenip freskin duvar harcı, ,fresk harcı ve boya malzemesinin iç nem ve ısısının mümkün olduğu kadar denge oluşturması sağlanmalıdır.
Son aşamada sert plastik ve ahşap kazıyıcılar(yassı ve sivri), kil ve plastik fırçalar kullanılarak fresk gün yüzüne çıkarılmalıdır. Ancak bu aşamada fresk direkt güneş ışınlarına maruz kalmamalıdır. Gerektiği takdirde üstü çok hafif nemli bir örtüyle kapatılmalıdır. Özellikle nemli ortamlarda bulunan fresklerin günışığına çıkarılmalarında bu çok önemlidir.
Elaissa Sebaste antik kentin tiyatrosunun altında bulunan mezardan boyalı ostotek mezar kazısının bir haftayı bulan temizlik çalışması sonrası çıkarılırken nemli beze sarılmış ve bir hafta karanlık kapalı depoda tutulmuştur. Perge Antik Kenti’nde ise mozaikler uygulanan bu çalışma freske kısmen uygulanmıştır.
Uygulayıcı her tabakada küçük, küçük sondajlar yapılarak bir alt tabakanın nem (rutubet) ve ısı durumu gerek görsel veya bazı aletlerde elektronik aletlerle (higrograf, ,higrometre) imkanlar dahilinde ölçümler gerçekleştirilmelidir.
8.TASNİF
8.1.Arazi Tasnif.
8.2.Atölye Tasnif.
Olumsuz etkenler sonucu zaman süreci içerisinde duvardan ayrılan fresk ,tabaka halinde düştükten sonra parçalanmış ancak dağılmamış durumda günışığına çıkarılmaktadır.(arazi tasnifi) Böyle hallerde Perge Antik Kenti Nympheum arkasında bulunan büyük hamamda gerçekleştirildiği şekilde parçalara tek tek numara verilmektedir .Bütünlük halinde çizimi gerçekleştirilip numaralar çizime aktarılmaktadır. Yön belirlenmesi ve fotoğraf çekimi sonrası çizime bağlı kalarak alınıp kaput bezi ve folyoya sarılıp belli bir düzen içerisinde taşıyıcı kutular içine yerleştirilmekte ve atölyeye götürülmektedir. Arazi tasnifi, Parça birleştirilmesi sırasında hangi parçanın hangisiyle birleştiği ve de yapıştırma planı yapma rahatlığı sağlamaktadır.
Birbiriyle bağlantılı olmadan dağılmış olarak günışığına çıkarılan fresk parçaları belli bir düzen içinde dağılım planı da yapıldıktan sonra atölyeye getirilmektedir. Altı boş cam plaka üzerine yerleştirilen parçalar boyama durumuna göre kırık birleşme yerleri belirlenmeye ve hangi tasarımı oluşturduğu ortaya çıkarılmaktadır. Sinan Köy Kaya Kilisesi’nde çıkarılan fresk parçaları Yrd. Doç. Dr. Özkan Ertuğrul girişimiyle konaklama yerinde gerçekleştirilmiş .Ancak olumlu sonuç alınamadığından kutulara yerleştirilen parçalar depolanmıştır.
Dağılma aşamasında bulunan parçalar:
Özel bant ile kaplama
Nemli bez ile sarma
Beyaz tutkal kağıt kullanımı
Sert köpük içine yerleştirme
Alçı ile kaplama
Koruma altına alınmaları sonrası kazı yerinden alınmışlardır. Dağılma aşamasında olanlar Paraloid B72 selülozik tiner karışımlı eriyikle püskürtme yöntemi kullanılarak sağlamlaştırılmışlardı. Paketleme malzemesinin parçaya temas etmemesi için kağıt, streç veya alüminyum folyo ile izolasyonu gerçekleştirilmiştir.
9.TEŞHİS
9.1.Yapı Oluşumu
9.1.1.Tasarım Evreleri
9.1.2.Sıva
9.1.3.Boya
9.1.3.1.Malzeme
9.1.3.2.Fırça Uygulaması
9.2.Mimari Yapı
9.2.1.Duvar
9.2.2.Kaya
9.2.3.Bozulma Aşaması
9.2.3.1.Sorunlar
9.2.3.2.Çözümler
Açığa çıkarmadan önce gerçekleştirilecek sondajla malzemenin hastalığının teşhisi ve yansımaları özellikle yapılmalıdır. Bu ise freski ve bulunduğu yapının çevresinde bulunan birçok değişkene göre belirlenebilir. Çalışmaların sonucundaki başarı ve yanılgı teşhiste ortaya konulan tahribatın sınıflandırılmasına ve çarelere eklenecek bilgiler üzerinde sürekli olarak bir gelişim sağlayacaktır Sonuçlarına göre temizleme, ,sağlamlaştırma, sabitleme ve koruma altına alma çalışmaları yürütülebilir.
Ülkemizde gerçekleştirilen kazılarda genellikle ışık yansıtma, büyüteç ve mikroskop gibi büyütme yapan optik aletler, mor ötesi ışınım ve çıplak gözle teşhisler yapılmaktadır. Bunlarla sıva tabaka sayısı, ,katkı malzemelerinin (kaba, orta, ince) kalınlıkları, boya artıkları, ,yapım sırasında oluşan olumsuzluklar, sonradan yapılan ilaveler daha birçoğu tespit edilebilmektedir.
Günışığına çıkarılan duvar resimlerinin yerinde korunmalarının teşhisi hangi koşullarda (nem, ısı, ışık) gerçekleştirilecektir ve buna göre tedbirler alınacaktır Bir yıl içerisinde mevsim değişikliklerini bırakın haftanın, günün veya her saatte farklılık gösteren nem, ısı ve ışık hangi düzeyde tutulacak değerlendirmeye alınacaktır.
Laboratuvarlarda kullanılacak, Kromotografi, X-Ray Floresan, Karbon 14, X -Ray Difraksiyon, Elektron Mikroskobu, Thermovisyon ve diğer aletlerle analizler yapılabilir. Yapı oluşum değerleri, bozulma çeşitliliği (mikroorganizma), doku mineral yapısı tarihlendirme, organik kökenli katkılar ortaya çıkarabilir. Bozulmada (hastalığında) kullanacağımız malzeme mevsimsel (gün ve saat) değişimlerde hangi nem, ,ısı, ,ışık hangi değerlere göre uygulanacaktır. Uygulandığı takdirde zaman içinde fresk üzerinde başka olumsuzlukları ortaya çıkardığı bilinmektedir. Tıpkı günümüzden 10 yıl ötesinde koruma amaçlı doğal malzeme olarak jeotekstil örtüsünün yarattığı olumsuzluklarda olduğu gibi. Kuytu yerlerde oluşan yosunlar, likenler, fresk üst yüzeyini soldurmakla birlikte sürekli nem tutması ve köklerinin harç tabakasını olumsuz etkilemesi. Oluşan buğdaygillerin harca verdiği zarar, çamur kirliliği, örtünün çürümesiyle mikroorganizmaların çoğalması olarak görülebilir.
Teşhis kaçınılmazdır. Ancak bunu arazide tam uygulamak olumlu sonuçlar almak anlamına gelmez. Çevresel faktörlerden freskin etkilenmesi, gerçekleştirilecek bir teşhisle nasıl önlenebilir. 25-30 yıl önce olumsuz malzemelerden çimento harcı, onarım artıkları (sertleştirme sabitleme) fresk harcı içine nüfuz etmiş ve bütünleşmişse nasıl temizlenebilir.
Teşhis sonrası gerçekleştirilecek temizleme, kalıcı sertleştirme, kabarmış kısımlara harç enjekte etme, eksik kısım tamamlama ve ayrılmış sıva sabitlemeleri her yıl en az 5-6 kez kontrol altında tutulmaları ve gelişmeleri tekrar tekrar teşhis edildikten sonra bilgi fişine aktarılmalı ve çözümler üretilmelidir. Ancak o zaman bozulmaları en aza indirilmiş olur. Bu da ekip ve laboratuvar imkanlarla yapılabilir. Hangi kazının aşağıda verilen ekibi sürekli tutabilme ve ekipmanlarını bulundurabilecek laboratuvar imkanına gücü yeter?
Fresk Onarımda;
Arkeolog: Tarihsel gelişim
Jeolog: Malzeme çeşitliliği
Kimyager: Boya analizleri kalınlık
Fizikçi: Fırça vuruş ve çeşitliliği
Biyolog: Bozulma mikroorganizma belirleme
Ressam: Eksik tasarım tamamlama
Laborant: Mikro organizma belirleme
Onarımcı: Koruma ve onarım uygulayıcısı
Bu ekip ancak paketlenip taşınan ve kapalı mekanda nem, ısı, ışık değerlerinin sabit tutulduğu, insanların ancak mekan arkasından izledikleri eserlerde başarılı olur .Böyle olmasına rağmen yine de zaman içerisinde başka sorunlar ortaya çıkmaktadır. Çünkü hiçbir eseri sonsuza kadar yaşatamazsınız
Arazide gerçekleştirilecek teşhis sonrası onarımlarda bakım çok önemlidir. Oluşan olumsuzluklara anında müdahale edilerek sorunlar geçici giderilebilir Freskin uzun süre kalması sağlanır. Aksi takdirde onarılıp kontrolü yapılmayan fresk birçok kazıda görüldüğü üzere tozlanma, kabarma, pul, pul dökülme ,sıvadan ayrılma, tuzlanma ve yağmur sularının olumsuz etkilerine maruz kalmaktadır. Bütün bunlar o yıl veya yıllar kazıyı yapan kazı başkanının sorumluluğundadır.
Teşhis, eserin günışığına çıkarma öncesi sonrası ve onarımdan sonra var olduğu sürece yılda birkaç kez gerçekleştirilmeli, freskler kazı çalışmaları boyunca her türlü olumsuzluklara karşı sürekli kontrol altında tutulmalıdır. Ben onarmadım veya onartmadım, ben günışığına çıkarmadım anlayışı kazı başkanını fresk veya onarım görmüş diğer eserlerin sorumluluğundan uzak tutmaz. Arazi araştırmalarım ve 2016 sempozyum izlemimim çok olmasa dahi bazı kazı başkanlarının bu düşüncede oldukları kanısına vardım
10.TEMİZLEME
10.1.Korunmuş Onarılmış Buluntunun Temizlenmesi
10.2.Onarım Öncesi Sonrası Temizleme
10.2.1.Mekanik Temizleme
10.2.2.Fiziksel Temizleme
10.2.3.Kimyasal Temizleme
Perge (1970) ve Sinan Köy (2015) duvar resimlerine ilk müdahale tarafımdan yapılmıştır. Metropolis antik kent duvar resimlerine ilk müdahale yaklaşık 25 yıl önce Prof. Dr. Recep Meriç başkanlığında gerçekleştirilmiş olup benim müdahalem Doç. Dr. Serdar Aybek kazı (2015) başkanlığı döneminde olmuştur.
Perge ve Metropolis antik kent freskleri üzerinde bulunan tozlar ve diğer kaba toprak artıkları tahta yassı ve sivri uçlu kazıyıcılarla gerçekleştirilmiştir. Her türlü tozlar plastik ve kıl fırçalarla alınmıştır. Var olan bitkiler çekilerek atılmıştır. Ancak çekme anında fresk üst yüzeyinden parçaların gelmemesi ve çatlamaların oluşmaması için bitkinin freske temas ettiği yere baskı oluşturulup hafif nemlendirilip (çözücü) dik olarak yavaş yavaş sağa sola oynatılarak sökme işlemi gerçekleştirilmiştir.
Metropolis fresklerinde eski onarım çimentolu kenar sınırlandırması zaman yetersizliği nedeniyle başka zamana bırakılmıştır. Çimento kirliliği gözükmemesi için (estetik olarak) kireç + su + toprak karışımlı eriyik malzemenin fırça ile sürülmesiyle kamufle edilmiştir.
Sinan Köy, kayaya oyulmuş ve mağara içine oluşturulmuş kilisenin (şapel) terkedilme sonrası sığınak, hayvan barınağı ve ateşlerin yakılmasıyla üzüm pekmezi yapım yeri olarak kullanıldığı var olan kirlilik ve köylülerin söylemiyle belirlenmiştir. Ancak en kötü kirlilik 2014 yılında arazi çalışması sonrası kırmızı sprey boya ile her tarafına şekiller ve yazılar yazılması olmuştur (2014).
Mikro kumlama ve lazerle temizlik yapma imkânımız olmadığı için mekanik ve kimyasal temizleme çalışmalarını yapma gereği duyulmuştur. Aseton, ,toluen, ,ispirto, ,tiner, ,benzin ile önemsiz yerlerde gerçekleştirilen deneme çalışmaları olumsuzlukla sonuçlanmıştır. Selülozik tinerle gerçekleştirilen uygulama olumlu sonuç vermesi üzerine havlu peçete kullanılarak (kağıt hamuru metodu) boya yumuşatılmaya çalışılmıştır. Üstübü ile tamponlama yapılarak çözülen boyanın büyük çoğunluğu alınmıştır. Kalan artıklar ahşap kazıyıcılar ve bistüri kullanımıyla atılmıştır. Son temizlik nemlendirilmiş bez ve yumuşak kıl fırçaların kullanımıyla gerçekleştirilmiştir.
Temizlemede kullandığımız maddelerin ve temizleme metodunun seçimi freskin dayanıklılığı belirlenip teşhis konduktan ve denemeler yapma sonrası gerçekleştirilmiştir. Uygulama işlemi az önemli yerlerde tatbik edilmiş ve daha sonra genele yayılmıştır. Kazanılan deneyimle olabilecek olumsuzluklar engellenmiştir.
Üst yüzey kavlanmış, çatlamış ve kabarmış olan kısımlar sabitleme(sağlamlaştırma) yapıldıktan sonra ince temizliğe geçilmiştir. Tuzlanma ve çiçeklenmeyle birlikte oluşmuş yosunlar sulandırılmış amonyakla atılmış ve mekanik kazıyıcılarla son temizlik gerçekleştirilmiştir. Bu temizleme çalışması geçici olmuştur çünkü oluşumun kaynağına kazı dönemi zaman yetersizliğinden dolayı inilememiştir.
11.SAĞLAMLAŞTIRMA
11.1.Eriyik
11.1.1.Çözücüler(İnceltici)
11.1.1.1.Su Bazlı
11.1.1.2.Sentetik
11.1.1.2.1.Tiner(Selülozik)
11.1.1.2.2.Toluen
11.1.1.2.3.Aseton
11.1.2.Reçineler(Yapıştırıcılar)
11.1.2.1.Doğal
11.1.2.2.Yapay
11.1.2.2.1.Akrilik
11.1.2.2.2.Epoksi
11.2.Uygulama
11.2.1.Laboratuvar
11.2.1.1.Daldırma (Kısmi, Tam)
11.2.1.2.Vakumlama
11.2.1.3.Işınlama
11.2.2.Arazi
11.2.2.1.Fırça
11.2.2.2.Püskürtme
11.2.2.3.Enjekte Etme (Şırınga, Hava Pompası, Basınçlı Kopmresör)
11.3.Artık Temizleme
Boya tabakası pul, pul dökülüyorsa, bütünlüğünü yitirmişse, çatlak ve tozuma mevcutsa, kabarmalar oluşmuşsa sabitleştirici maddelerle sağlamlaştırılmalıdır. Sertleştirmede kullanılacak eriyikin içinde bulunan sabitleştirici (yapışkanın) yeterli ölçüde sızma niteliğine sahip olmalıdır. Yüzeyde tabaka oluşturmamalı ve boya tabakası tarafından emilmelidir Böylece üst yüzeyinde tabaka oluşturmamış olur. .Tabaka oluşumunda ise eriyikin kurumasıyla büzülmesi(kasılması) sonucu boya tanelerinin kopmasına, boya tabakasının sıvadan ayrılmasına neden olabilir. Çok güçlü olması durumunda ise sıvada kopmalar oluşturur. Eriyikin, fresk üst yüzeyine sızmasının bir ölçüsü vardır.1-2 mm veya biraz daha fazla olabilir.
Sertleştirmenin etkili olabilmesi için fresk üst yüzeyinin kuru olması önemlidir. Uygulama rüzgarsız olduğu saatlerde yapılmalıdır. Üst yüzeyde bulunan kir tabakası mümkün olduğu kadar tamamen çıkartılmalıdır. Eriyik karışımının yoğunluğunun ilk uygulamada az diğer uygulamada kısmi olarak yavaş yavaş artırılmalıdır. Uygulamadan 48 saat sonra ikinci sertleştirme uygulaması tatbik edilmelidir. Üst yüzeyin ısıya dayanıklılığı, duyarlılığı belirlenmeli, olumlu sonuç alındığı takdirde barak levhalar yardımıyla güneş ışınları fresk üst yüzeyine yansıtılarak üst yüzeyinde ısınma oluşturulduktan sonra sağlamlaştırıcı(eriyik) tatbik edilmesi durumunda çok daha iyi sonuçlar (derine nüfuz etme) alınabilmektedir.
Perge Antik Kenti’nde 1979 yılında büyük hamam duvarı nympheum arasında bulunan koridorun batı duvarının üst kısmında duvar bezemesi o günün koşullarında Araldit + AV 121 Sertleştiricisi HY95’in Toluen ile %2 arasında karıştırılmasıyla elde edilen eriyik püskürtme yöntemi kullanılarak tatbik edilmiştir. İki gün sonra oran %4e çıkarılıp hazırlanan eriyik özellikle öğlen sonrası fırça yöntemiyle tatbik edilmiştir. Uygulamaları öğlen sonrası tatbik etme nedenimiz, duvarların doğuya bakması nedeniyle güneş ışınlarını alarak ısınması(sıcaklığının artması) ve bunun sürülen eriyiki duvar resmi içine daha iyi nüfuz ettirmek içindir.2015 yılında gerçekleştirdiğim gözlemde solma olmasına rağmen bozulmanın oluşmadığı belirlenmiştir.
Yaklaşık 25 yıl önce onarılmış Metropolis duvar resimlerinin üzerinde bulunan her türlü olumsuzluklar giderilip son temizlikleri gerçekleştirildikten sonra Paraloid B72 selülozik tiner içinde %3 oranında eritilerek hazırlanan eriyik 2015 kazı döneminde püskürtme, fırça ve enjekte yöntemleriyle tatbik edilmiştir. Kabarmış boya tabakalarına tatbik etme sonrası üstten baskı oluşturularak yapışmaları(sabitlenmeleri) sağlanmıştır.
12.YAPIŞTIRMA
12.1.Parça Birleştirme
12.1.1.Kırık Yüzey Durumu
12.1.2.Buluntu Tespiti
12.1.3.Tasarım Devamlılığı
12.2.Kırılma
12.2.1.Eski
12.2.2.Yeni
12.2.3.Aşınmış
12.2.4.Yumuşamış
12.3.Yapışkan
12.3.1.Doğal Reçine
12.3.2.Sentetik Reçine
12.4.Sıva Sabitleme
12.4.1.Sıva Tabakasını Sıvaya
12.4.2.Sıvayı Duvara
Toprak altından günışığına çıkarılan parçaların kırık birleşme durumlarını tespit etmek çok zordur. Çoğunlukla kireç + kum + kıtık karışımından oluşan sıvanın her türlü olumsuz etkenler sonucu kırılması parçalara ayrılması zaman süreci içerisinde kırık yüzeylerde harç ayrışması sonucu kopma, yumuşama dökülme ve sürtünme sonucu çok yönlü yıpranmalardan (aşınma) kaynaklanan boşluklar oluşmaktadır. Bu da kırık birleşme yerlerin olması gereken (seramik, taş) girinti ve çıkıntıların yok olması sonucunu ortaya çıkarmaktadır. Kırık birleşen parçaların tespiti ustalık ve tecrübe gerektirmektedir.
Yapıştırmada kullanılacak yapışkanların yapıştırıcı özellikleriyle birlikte esnek ve kolay sızma özelliğine sahip olmalıdır. Katıldığım kazılarda sadece Perge’de parça birleştirme çalışmasını gerçekleştirdim. Kırık birleştirme yerleri doğal çam reçinesinin selülozik tiner içinde eritilmesiyle oluşturulan eriyikle püskürtme yöntemi kullanılarak sertleştirme 24 saat aralıklarla üç kere gerçekleştirilmiştir Eritilmiş çam reçinesi içine kazı sırasında elde edilen harcın ezilip karıştırılmasıyla oluşturulan macun kıvamındaki yapışkanın sürülmesiyle yapıştırma gerçekleştirilmiştir. Kazı evi deposunda bulunan parçalarda yaklaşık 6 yıl içinde yaptığım kontrollerde (1979-1985) olumlu sonuç verdiği gözlemlenmiştir.
Metropolis 2015 kazı döneminde duvardan ayrılmış sıva + kireç + dere kumu + eski harç artığı ve suyun karıştırılmasıyla oluşturulan harç duvar resmin üst bitim noktasının bazı yerlerinde ve bazı çatlaklarda kullanılmıştır. Buharlaşmanın yavaşlatılarak çatlamaları önlenmek amacıyla harcın üst bitim noktası toprakla örtülmüştür.
13.TAMAMLAMA
13.1.Sıva
13.1.1.Kenar Sınırlandırma
13.1.2.Eksik Kısım
13.2.Boya
Prof. Dr. Recep Meriç başkanlığında gerçekleştirilen yaklaşık 2 5yıl önceki kazıda günışığına çıkarılan duvar resimlerinin kenar sınırlandırması o dönemin restorasyon anlayışına uygun olduğu düşüncesiyle çimento harcı kullanımıyla sınırlandırılmıştır .Böylece duvar sıva arasında tozların bitki tohumlarının girmesi ve de su sızıntısının oluşması önlenmiştir. Ancak zaman süreci içerisinde başka sorunları ortaya çıkarmıştır.
Doç. Dr. Serdar Aybek başkanlığında 2015 kazısında estetik açıdan hoş olmayan çimento harcı sınırlandırmasının ayrılmış olan bazı küçük parçaları alınmış atılmıştır. Zaman yetersizliği nedeniyle kalan kısımlar kireç + su + toprak karışımından oluşturulan eriyik fırça ile sürülerek estetik olumsuz görünüm geçici olarak olumluya dönüştürülmüştür.
Edirne Arkeoloji Müzesi Müdürü Hasan Karakaya sorumluluğunda Sinan köy Kaya Kilisesi içinde bulunan duvar resimleri üzerinde insan eliyle sprey boya ile oluşturulan kirliliğin temizlenmesi sonrası eksik kısım tamamlaması gerçekleştirilmiştir.
Kilise dışında bulunan aşınmış, tozumuş kayanın tozu + kireç +su karışımıyla oluşturulan harç, kenar sınırlandırması (yapışkanlığı azaltılmış kağıt bant) yapılan ve ıslatılan eksik kısma tatbik edilmiştir. Bantlama taşmanın üst yüzeyine zarar vermemesi, ıslatma ise harç ile tatbik edilen kısmın nem değerlerini eşitlemek için yapılmıştır. Bu ise harcın güçlü tutmasını sağlamaktadır.
Dolgu rötuşu yapılma sonrası selülozik tinerle nemlendirilmiş üstübüyle oluşturulan ateşin dumanının üfleyerek oluşturulan hava akımıyla dumanının tümlenen kısımlara yönlendirilmesiyle islendirilmiştir. Dolgu rötuşu sonrası odun sobasından elde edilen tozun su ile karıştırılıp sürülmesiyle renk uyumu sağlanmıştır.. Selülozik tiner duman yoğunluğu oluşturması nedeniyle tercih edilmiştir. Geçmiş yıllarda kilisenin hayvan barınağı ve üzüm pekmezi yapmak için ateş yakılarak kazanlar kaynatıldığı bilinmektedir.
İslendirme, kilisenin eksik olan ve tamamlanması yapılan kısımda gerçekleştirilmiş ve daha sonra hafif silinip toprak tozlaması yapılarak doğal orijinal kısımlara uygun görünüm kazandırılmıştır. Burada duvar resmi(fresk) bulunmamaktadır. Ayrıca yüzeye yaklaştırılmayan ateşin dumanı üfleme ve kartonun sallanmasıyla oluşturulan hava akımıyla tamamlama yapılan kısımlara yönlendirilmesi sağlanarak doğal bir görünüm verilmiştir.
14.KORUMA
14.1.Aktif
14.2.Pasif
14.2.1.Yerinde
14.2.2.Depo
Katıldığım kazılarla birlikte çoğu antik kentte sabit duvar resimleri "Jeotekstil" ile örtülmektedir. 10 yıldan fazla geçmişi olan bu pasif korumada görüldü ki yosun oluşumu ve buğdaygillerin oluşumu, üst yüzey çamur kirliliğini önleyememiştir. Yosun yaklaşık 30 yıl içinde bırakın freskleri mozaiki oluşturan taş seraların rengini dahi soldurmaktadır.
Gerçekleştirilen olumsuzluğun diğeri; Jeotekstil’in üzerine kum veya toprakla kapatılarak tahribatın hızlandırılmasını çabuklaştırmaktadır. Bu durum yosunların çoğalmasına, buğdaygillerin oluşturduğu ince köklerin boya tabakası arasına girerek harcın parçalanıp dağılmasına neden olmaktadır. Ayrıca yazın kaldırılan örtü nedeniyle fresklerin yeni ortama aniden uyum sağlama olumsuzluklarını (nem, ısı, ışık) ortaya çıkarmaktadır.
Farklı yöntemlerle sabitlenmesi yapılmış fresklerin korunması yağmurdan etkilenmemeleri için üst çatı örtüsü oluşturulmalıdır. Burada da kullanılacak malzemenin hafif olması, ısı değişimlerini oluşturmaması ve hava sirkülasyonunu önlemeyecek yükseklikte oluşturulmalıdır. Sera oluşturacak çatılardan kaçınılmalıdır (Metropolis). Diğer olumsuzluk, duvar akıntılarına, bitki oluşumuna, sürüngenlere karşı tedbir alınıp sürekli kontrol altında tutulmalıdır. Temizleme yıl içinde birkaç kez yapılmalı onarım sonrası kaderine terkedilmemelidir.
Kapalı mekanda teşhirde bulunan fresk diğer eserlerden ayrı konumda olmalı farklı yapı oluşumundan yapılmış eserlerin bulunduğu salonlarda teşhir edilmemelidir. Bağıl nem %65 seviyelerinde tutulmalı, ani sıcaklık değişimleri oluşturan mekanlarda teşhir edilmemelidir. Ziyaretçiler çoklu guruplar halinde alınmamalıdır.
Depoya kaldırılmış fresk parçaları birbiriyle temas etmeyecek şekilde paketlenip saklanmalı veya raflarda üst üste gelmeyecek şekilde dizilmelidir. Nem, ısı ve işık sabit tutulmalı, Bakteri (mikroorganizma) üretimine zemin hazırlayan havasız ve nemli depolardan uzak tutulmalıdır.
15. SONUÇ
Ülkemizde, Avrupa’da ve dünyanın başka bölgelerinde toprak üstü ve toprak altından günışığına çıkarılan freskler bulunmaktadır. İtalya, Fransa, Türkiye ve başka ülkelerde bulunan freskler onarılıp koruma altına alınmalarına rağmen olumsuzlukları olumluya dönüştürememekte ve hatta olumlu kabul edilen bazı uygulamaların daha sonraki yıllarda başka sorunlar ortaya koyduğu teşhis sonucu ortaya konmaktadır. (tıpkı insan rahatsızlığı nedeniyle kullandığı ilaçların başka sorunları ortaya çıkardığı gibi) Bunun nedeni insan ve doğa koşullarına karşı (nem, ısı, ışık) sabit olarak açıkta bulunmaları nedeniyle etkilenmeleridir.
Ülkemizde bulunan freskler onarılmış ve çatı örtüsü altına alınmış olmalarına rağmen bozulmaları az veya çok devam etmektedir .Bunu Side tiyatrosunda ,Perge Nekropol Mezarın’da,göreme Açıkhava Müzesi, Aios, Efes, Elmalı Kilisesi ,Metropolis, ,Elaiussa Sebaste, Tripolis, Ayasofya Laodikeia, İtalya’da Pompei evlerinde, Fransa’da Lascaux Mağara’sında ve İznik Mezarında bulunan duvar resimlerinde görmek ve tespit etmek mümkündür .Ayrıca kapalı mekanda olmalarına rağmen hava kirliliği (Scrovegni Şapeli-İtalya, Ayasofya-Türkiye) ele aldığımız insan faktörleri, doğa koşulları( nem ,ısı ,ışık) ve biyolojik olumsuzluklar bulundukları mekanın konumuna göre az veya çoketkilenmektedirler..
Tahribatın minimuma indirilmesi ancak Fransa’da Louvr müzesinde bulunan Monalisa tablosuna uygulanan nem ,ısı, ışık değerlerini eserin yapısına uygun olarak sürekli aynı oranlarda tutmakla mümkündür ve taşınabilme durumunda da olması gerekir.(nehrin taşması nedeniyle tablonun başka yere alınması) Bunda da görülüyor ki onarılacak olan eserin maddi değeri ile birlikte manevi değeri ve ünik olması ona uygulanacak onarım çalışmalarının detaylarını da ortaya koymaktadır.
Teorik ve pratik bilgi birikimimizle Perge, Sinan Köy Kaya Kilisesi ve daha önce onarım görmüş Metropolis fresklerine o yılın (2015) koşulları ve olumlu malzemeye göre gerçekleştirilen teşhis ışığında temizleme, ,tamamlama, ,dolgu ve sağlamlaştırma çalışmaları gerçekleştirilmiştir.
KAYNAKLAR
ALLAN,A.D.,1963, “Müzenin Rolü Müzelerin Teşkilatlanması Pratik Öğütler” IKOM, Türk Milli Komitesi Yayını, sa.2.Ankara,s.15-19
AKILLI,H.1983, “Antik Eserlerin Koruma ve Onarım Yöntemleri, Perge Kazılarında Yapılan Uygulamalar”(Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi) İstanbul Üniversitesi ,Klasik Arkeoloji Anabilim Dalı, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul s.1-231,res.1-60.
BENZ MÜLLER,C.,1981-1 “Materialien und Geraete für die Restaurierung und Konservierung”, Arbeitsblaetter für Restauratoren,Mainz,s.65-105.
CANER,E.,1982 ,”Arkeolojik Kazı Sırasında Buluntulara Uygulanacak Acil Koruma Önlemleri”,Arkeometri Ünitesi Bilimsel Toplantı Bildirileri III,TÜBİTAK,Ankara,s.60-63.
DOWMAN,E.A.,1970 ,Conservation in Field Archaeolgy,London.
ERİC,M.,1986, ”Eski Eserlerimizde Malzeme Sorunları” TAÇ,sa.4,İstanbul,s.23-28.
GÜVEN,O.,1983, ”Eski Eserlerin Korunmasında Polimerler”,Arkeometri Sonuçları Toplantısı Bilimsel Toplantı Bildirileri III,TÜBİTAK,Ankara,s.24-27.
MORA,P.,-L.MORA 1984, Conservation of Walk Painting Butterworths Borough Green England.
MASSARİ,G.,1993, Damp Building Old and New ICCROM.,Roma.
PLENDERLEITH,H.J.-WERNER,A.E.A.,1971 ,The Conservation of Antiquities and Works of
Art,Oxford University Pres,London.
SEZGİNER,A.,1982 ”Hava Kirliliğinin Yarattığı Eski Eser Yağması” Çevre Koruma
Dergisi ,s.12.
TORRACA,G.,1992, Processes and Materials Used in Conservation,ICCROM,MPC-Notes,Roma.
YÖRÜKOĞLU,Ö.,1979” Açık Hava Müzeleri ve Örenyerlerindeki Eski Eserleri Tabiat Tahribinden Korumak için İki Deneme”Türk Tarih Kongresi VIII,Ankara,s.553-555.
YÖNEY, B. Y.,2011, ‘’Roma Çimentosu Tarihçesi Özellikleri ve Onarımı’’,Restorasyon Konservasyon, say. 10, İstanbul ,s.53-67
OZİL R.,1985 ”Göreme Karanlık Kilise Duvar Resimlerinde 1984 Yılı Koruma ve Onarım Çalışmaları” Araştırma Sonuçları Toplantısı IV,Ankara,s.89-98.
OZİL,R.,1988, ”Göreme Karanlık Kilise Duvar Resimlerinde 1986-1987 Yılı Koruma ve Onarım Çalışmaları ,Araştırma Sonuçları Toplantısı VI,Ankara,s.165-182.
OZİL,R.,1989 ”Göreme Karanlık Kilise Duvar Resimlerinde 1988 Yılı Koruma ve Onarım Çalışmaları ,Araştırma Sonuçları Toplantısı VII Antalya,s.505-513.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.