Nefsim Diyor Ki...
Nefsim diyor ki, neden birilerine torpil yapıyorlar, liyakat sahibi değil ama bir yerlere oturtuyorlar… Üstelik tepemde zıplaya zıplaya erkenden toprağa gömüyor ya! Hırsımdan deliye dönüyorum. Sonra diyorum ki, o kişininde sınavı bu… Her günahı işeleyecek, ne oldum delisi olacak, bir gün o mirasyedi makam elinden gidince, benden daha fazla sınavın içinde debelenecek.. Kısa süre keyif yapsada uzun süre benden daha fazla üstünde zıplayacaklar. Ben bir süre sonra düzlüğe çıkıp, o sınavdan kurtulacağım. Kafamda ki yaralar kısa sürede iyileşecek de… Hiç mirasyediye, zalime Allah yürü kulum der mi… Nerede görülmüş. Kafanı kaldır ey nefsim, bu gerçekler sana acı gelse de… Ben bunu bildiğim için her şeye hazırım. Hani kim bilir bir daha ki sınav nasıl karşıma gelecek ve sen yine hainliğe başlayacaksın ya… Allah seni bildiği gibi yapsın. Amin.
Nefsim diyor ki, her isteğime bir cevabın var… Ama ben doyumsuzum, beni doyurmazsan seni daima rahatsız ederim. Her hileye başvururum. Bilki ben seni düşmanınım. Eğer beni boyunduruğuna almazsan, seni mahvetmek için her şeyi yaparım. Benim gücüm karşısında sen ne yapabilirsin ki, yeter ki seni zayıf göreyim. Düşün ki, paran olsa, daha fazlası yok mu derim. paran yoksa sen adam mısın ki kazanasın derim, aşağılarım seni… Ben senin zayıf halkanım.
Ey nefsim, ben acı çekiyorsam sen bundan etkilenmiyor musun? Sen bunları görecek kadar zekisin, peki neden benim sınavıma sınav katıyorsun? Beni neden düşman gibi görüyorsun? Oysa dost olsak mutlu olur, birlikte gül gibi geçinebiliriz! Neden düşmanlarımla iş tutuyorsun? Bana vesvese veren şeytandan ne farkın var ki? Bu düşmanlığa neden son vermiyorsun? Bu soru hatalı oldu galiba. Seni görmezden gelemem. Kumam gibisin… Sana karşı güçlü olmalıyım. senin boynuzlarını tutmalıyım ki, benden habersiz düşmanlarımla dost olmayasın. Seni sözlerle ikna edemeyeceğimi anladım. Senden daha güçlü olmalıyım. Ama daima…
Ey nefsim, süper güç olmamalısın. Yoksa aşağılanır, savaşlara itilirim. Herkesi düşman bilirim. Oysa insancıl bir mizacım var. Duygusalım. Kimseye zarar verme niyetinde de değilim. Bilirim ki, ben ölünce sen de öleceksin herhalde. Sen bana aitsin. Ben öldükten sonra senin hakimiyetin olmadan yaşayacağıma göre sen ruhunu yitiren bir hayvan gibi öleceksin diye düşünüyorum. Sen ancak bir yanlışın/günahın içinde olabilirsin… Artık bunlar olmayacağına göre senin öleceğin fikrine hem fikirim. Ancak, yaşarken bu gerçekleri bile bile sana neden kanıyorum hala… Neden hala sana karşı zayıfım. Yok olacak birine neden bağlanıyorum ki? Ölene üç gün ağlıyor ve yine senin eserin oluyorum. Dünyaya daldırıp daldırıp çıkarıyorsun. Her acıyı unuttuğumda senin gayretlerinle yine acıyı inşa ediyorum. Bak yine istiyorsun neler neler… Sarayda otur diyorsun, çalışıp kazanamıyorsan çal diyorsun… Her işin başında para en değerli meta oluyor isteklerine…
Ey nefsim, seni öldürmeye gayret etmiyorum. Seninde yaşaman gerek. Senden rahatsız değilim ama ben seni bana itaat etmeyi başarırsam, bu durum olabilir ancak. Bunu sen yapmayacaksın, yapmazsın da zaten, ben yapmalıyım. Seni elimde tutar ve seni yönetebilirsem, sen bana zarar veremezsin…
Ey nefsim, seni kalbimin sarayında yaşatacağım, aklımın zindanında… Bundan böyle. Keyfin bol olsun.
Saffet Kuramaz, 23.12.2022, bir gece vakti Ankara’da.