- 328 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Böbreğini alabilirmiyim?
Otobüs, Toros Dağları’nın muhteşem güzellikleri arasında seyahat ederken, fokurdayan su kaynağının yanındaki dinlenme yerinde yolcuların ihtiyaçlarını karşılamak için mola verdi. Manzara muhteşemdi ama benim istediğim bu manzarayı izlemekten çok gideceğim yere bir an önce varmak ve bulmak istediği kişiyi bulmaktı.
Bir süre sonra otobüsümüz yolcularıyla tekrar hareket etti. Başımı otobüsün camına yaslamış dışarıyı izliyordum. Kızım büyüdü ve evlendi. Bir de kızı vardı. Kızıma ders veriyordu. Bir gün kızımın rahatsızlığı nedeniyle tıp fakültesi hastanesine gittik. Kızım zaman zaman hastalanıyordu. En yakın sağlık merkezine ya da hastaneye gitsek bile şikayetler geçmedi ve artmaya başladı.
Torosların muhteşem güzelliğinin dikkatimi dağıtmasına imkan yoktu. Eşimle okurken tanıştım ve mutlu bir şekilde evlendik. Kızımız evliliğimizin can damarı gibiydi.Eşim ticaretle uğraşıyordu, ben de öğretmendim. Bir süre sonra bir şekilde karımı başka bir kadınla yakaladım, ayrıldık. Mahkeme kızımı bana verdi. Eşim yine de isteğimi kırmadı. Zamanla eşim iş hayatını tasfiye etti. Bize evimizi ve yüklü miktarda parayı vererek ortadan kayboldu. Kızım ise babasını affedemedi. Zamanla boşandığım eşimin izini kaybettik.
Uzun inceleme ve araştırmalar sonucunda kızımın iki böbreğinin de iflas etmek üzere olduğunu öğrendik. Tedaviler sonuç vermeyince kızım ayda iki üç kez diyalize girmeye başladı. Zamanla diyaliz haftada bire, son günlerde haftada üçe çıktı. Doktorlar bana böbrek nakline ihtiyacı olduğunu söylediler. Böbrek nakli bekleyen o kadar çok hasta vardı ki sıranın bize ne zaman geleceği, böbrek bulunsa bile dokuların uyuşup uyuşmayacağı belli değildi.
önce kızımın eşinin dokusunun uyup uymadığına bakıldı. Uymadı. Dokum da uymadı. Günlerce, gücümüzün yettiği kadar böbrek aramaya başladık ama bulamadık.Meanwhile, I am retired. My retirement bonus began to slowly melt away, just like my daughter was melting before my eyes every day.
No matter what I did there was nothing I could do. Despair was killing me for the second time.
İşte herşeyin tükendiğini sandığım birgece yarısı aklıma boşandığım eşim geldi. Belki o bize yardım edebilirmi diye düşündüm. Niye olmasındı. İnsan çaresiz kaldığında hani denize düşen insan gibi en olmadık şeylerden bile nasıl yardım alabilirim diye düşünüyordu.
İyide aradan seneler geçmiş ve eski eşimin şimdi nerede olduğunu nasıl bulacaktım. Sabah ilk işim çok yakın bir hanım arkadaşıma konuyu açtım. İnternet yoluyla arayalım dedi. Hemen bilgisayarının başına geçti ve aramaya başladık. Epey aradık ama bulamdık. Benim kızımı diyalize götürmem gerekiyordu. Arkadaşım internet de aramaya devam edeceğini söyledi.
Telefonumun acı acı çalmasıyla uyandığımda saat gecenin 03,30 uydu. Uykulu gözlerle telefonu açtığımda arkadşımdı,müjde buldum dedi. Nasıl yataktan kalkıp,nasıl giyindiğimi ve arkadaşıma gittiğimi hatırlamıyorum. Hakikaten bulmuştu. O gece bir daha uyku tutmadı. Sanki kızıma böbrek bulunmuş gibi sevindim. Nedendir bilmem hıçkıra hıçkıra ağladım.Sanki üzerimden tonlarca yük kalkmıştı.
Ertesi günü yolcu arabasına atladım ve boşandığım eşimin bulunduğunu sandığım yere doğru yola çıktım. Kızımada eski bir arkadaşımın çok rahatsız olduğunu , onu ziyarete gideceğimi söyledim.
Otogarda indiğimde saat 11,30 du. Hemen bir taksiye atladım ve elimdeki adrese götürmesini istedim. Bir müddet sonra taksi dört yol kavşağına yakın bir yerde durdu. Şöför , gel teyze sana o yeri göstereyim dedi. Az ilerideki kavşağa geldikten sonra söför eliyle karşıdaki bir dükkanı işaret etti,işte orası aradığın yerdedi. Parasını ödeyip teşekkür ettikten sonra korkak adımlarla oraya doğru yavaş yavaş yürümeye başladım.Birbirimiz görmeyeli çok seneler olmuştu. Belki evlemişti.Belkide bizi unutmuştu.
Camdan içerisini korkak korkak seyrederken gözlerim onu arıyordu. İşte orada diye bağırmışım.. Hemen elimle ağzımı kapattım. Sanki ben İşte orada diye öyle bağırmıştımki,tüm dünyanın duymasından utanmıştım. Oradan biraz uzaklaştım ve kendimi toparlamıya çalıştım.
Bir müdet sonra yavaş yavaş tekrar dükkanın vitrin camına gelip içerisini seyre başladım.
Kasanın başındaydı. Yılar geçmiş olmasına rağmen sanki hiç değişmemişti,dipdiri ve güleçti. Bir müdet seyrettikten sonra kapıyı itip içeri girdim. Oda hemen kapının yanında kasanın başındaydı. Bana doğru kafasını çevirdi ve buyurun dedi.Beni görmesiyle birlikte ayağa fırladı ve sanki bir heykel gibi kalakaldı. Bir müddet o vaziyetde kaldık. Ne o bir şey söyliyebildi nede ben. Sadece sen… sen… diyebildi ve yutkundu. Bir müdet sonra kasayı bir başkasına bırakarak yazıhanesine geçtik. Hala inanamadığı belli oluyordu. Gözlerimden sessizce birkaç damla yaşın süzüldüğünü hissetmiştim. Boynuna atılıp hüngür hüngür ağlamak geliyordu içimden.
Bir müddet konuşmadan bir birimiz seyrettik. Neden sonra,hayrola dedi. Bir şeymi oldu diye sordu. Artık dayanacak gücüm kalmamıştı,kendimi bırakıp sesli sesli ağlamaya başladım.Yanıma gelmiş başımı göğsüne bastırmıştı. Neden ağladığımı bilmediği halde o da ağlamaya başlamıştı.
Sakinleştikten sonra olanları anlattım.Anlattıklarımı ses çıkarmadan sabit gözlerle hem dinliyor hemde bana göstermemeye çalışarak için için gözyaşı döküyordu.
Sen nasılsın diye bildim. Sen beni boş ver dedi ,beni bulduğuna,buraya geldiğine iyi yapmışsın dedi. Kendi bizden ayrılınca buraya yerleşmiş kafeterya gibi bir yer açmış onu çalıştırıyormuş.
Bir ara evlendinmi diye sordu,sence dedim,yutkundu…
Ya sen diye sordum,oda sence diye cevap verdi..
İkimizinde gözyaşları içimize,yüreğimize akıyordu. Demekki sevgi bambaşka bir şeydi.
Onunda böbreğinin bir alınmış tek böbrekle kalmış. Böbrek rahatsızlığı onun ailesi tarafında da varmış. Dedesi böbrek rahatsızlığından vefat etmiş.
Akşama buradasın herhalde dedi. Ses çıkarmadım. Hadi eve gidelim dedi. Evine gittik. Çok konuşacaklarımız vardı ama hepsinden önemlisi kızımızdı. Durdu düşündü ve birkaç yere telefon etti. Bende çay yaptım. Biraz bekliyelim bir arkadaş arayacak dedi. Vakit geceye çoktan dönmüştü,telefonu çaldı, Uzun uzun konuşurken evin hertarafını dolaşıyor ve buram buram terliyordu. Konuşma bittikten sonra yanıma geldi, galiba bu işe bir çözüm bulacağız dedi. Titriyerek sordum,nasıl !!! Bekle dedi. Bir müddet sonra telefonu tekrar çaldı. Hiç konuşmadam dinledi dinledi ve telefonu kapatırken sanki gözlerinin içi gülüyordu. Bana, kızımızın tüm tahlillerini bana fakslıyabilirmisin dedi. Tabi dedim. Hemen telefona sarılarak kızımı aradım ve arkadaşımın yanında olduğumu,kocasının hemen vereceğim faks numarasına tüm tahlilleri fakslamasını söyledim. Eski eşim dükkana gitti ve bir müddet sonrada elinde
Gelen fakslarla döndü. Ben çayımı yudumlarken boş gözlerle ona bakıyordum.
Bak dedi,Burada organ nakli ancak aile bireyleri arasından başka böbrek naklini yasaklamış. Bunun için bizde başka türlü çözüm yolu arıyoruz.Benim hastalığım sırasında biraz araştırmıştım. Bir arkadaşımdan yakın bir ülkede kaçak olarak böbrek naklinin yapıldığını duymuştum. O arkadaşımı aradım ve gelen faksların birer fotokopilerini ona verdim. O gerekli bağlantıyı kurup bana haber verecek. Elini dizimin üzerine koyup yaşlı ve kırmızı gözlerle, korkma artık geçti dedi. Elimizden ne gelirse
Yapacağız dedi. Buna çok para lazım dedim. Orasını sen kafana takma dedi. Benim
Yeterli miktarda nakdim var dedi. Varsa dedim… sözümü kesti. Sus dedi. Paradan da çok önemli şeyler var. Kızım beni affetmesede o benim kızım,bizim kızımız dedi. Ama sakın benim buna ön ayak olduğumu söylemiyeceksin dedi.Sen şimdi yarın evine dön ve benden gelecek haberi bekle, bu arada da hem sana hem kızımıza pasaport çıkartın dedi.
Sabahleyin otogardan beni arabaya bindirirken kalın bir zarf verdi. Bu ne dediğimde, al bunu lazım olacak dedi. Tutulup kalmıştım. bir şeyler söylemek istedimsede her şey boğzaıma düğümlenmiş kalmıştı. Sadece gözlerimin ıslandığını hissettim. Artık gözlerimdede yaş kalmamıştı.
Döndükten sonra kızıma ziyarete gittiğim arkadaşımın bir tanıdığı vasıtasıyla dışarıda böbrek naklinin olduğunu,bizimde buraya gidip nakil olma ihtimalimizin yüksek olduğunu ve bu arkadaşımdan telefon beklediğimi söyledim. İkimizede pasaport çıkardık. Bir gece eski eşim telefonla aradı ve iki adet uçak bileti ni kargoyla gönderdiğini,banka hesabıma ise para çıkardığını söyliyerek kızımla birlikte gideceğimiz yerdeki hava alanında bizi karşılayacaklarını ve gerekenlerin onlar tarafından yapılacağını söyledi. Bizi karşılayacak olanlara güvenmemizi,kendisininde orada olacağını ama bizim onu görmiyeceğimiz söyledi.
Kızımla birlikte sevinç içinde Atatürk hava limanından uçağa bindik. Bir müddet sonra yakın komşumuz da hava alanına indik. Pasaport işlemlerimizden sonra çıkarken bir yanımıza gelerek bozuk Türkçesi ile,hoş geldiniz beni takip edermisiniz dedi ve bavullarımızı yanındaki kişilere verdi. Hava alanından bir taksiye binerken etrafa bakınıyorumki ileride beton bir direğin arkasından gözlerinde gözlükle bize bakan eski eşimi görür gibi oldum.Bizi bir otele götürdüler. Daha sonrada bir hastaneye gittik. On-onbeşgün burada bekledikten sonra bir gün uygun böbreğin bulunduğunu ve ameliyata hazır olmamız istendi. Kızımın ameliyatı çok uzun sürdü. Ameliyatdan sonra yoğun bakıma alındı. Bizi havaalanında karşılayan kişiyle birlikte ameliyatı yapan doktor yanımıza geldi ve o kişinin tercumanlığı ile konuşmaya başladık. Ameliyatın çok iyi geçtiğini ,kızımın bir müddet yoğun bakımda kalacağını,vücudun böbreği red etmemesi için kızımın bağışıklık sisteminin çökerteceklerini,bu süre içinde de enfeksiyon kapması ihtimaline karşı yanına kimsenin yaklaştırılmayacağını, bu süre içinde sadece kızımı camın dışından görebileceğimi söyledi. Bir müddet sonra aldığı ilaçların etkisi ile yan etkilerinin görülebileceğini ama bunların daha sonra gececeğini söyledi.
Bu arada cep telefonuma mesaj geldi. Baktım,gözümüz aydın,geçmiş olsun diyordu. Mesaj eski eşimdendi. Etrafıma bakındım ama göremedim. Bende çok teşekkür ederim,seni görmek istiyorum diye mesaj çektim. Az sonra,sen beni boş ver sen güvenliktesin bunu unutma ve yeni hayatınız da size başarılar dilerim diye mesaj geldi. Bu eski eşimden gelen son mesajdı.
Yaklaşık iki ayı aşkın bir zamandır buradayız ve bu gün hastaneden çıkıp yurdumuza dönüyoruz. Kızım bize yardım edenin kim olduğunu her sorduğunda eski bir zengin hanım arkadaşım olduğunu söyledim.
Ucağımız Karadeniz üzerinden İstanbul üzerinden geçerken kız kulesi bir başka görünüyordu.
Pasaport kontrolumuz bitince bir taksiye binmek üzereydik. Etrafa bakınırken sanki
Arkamızda epey uzakta eski eşimle göz göze geldik ve gözleri gülüyordu. Ona doğru bir adım attığımda ise bir anda ortadan akyboldu. Taksiyle evimize döndük.
Kızım artık çok şükür sağlığına kavuştu ve işinin başına döndü. Ama benim bir borcum vardı onu ödemem gerekiyordu.
Bir müddet sonra eski eşimin bulunduğu şehre gittim. Onun işyerine girdim ve onu sordum. Orta yaşlı bir bey,onun işyerini ve sahibi bulunduğu iki adet evini satarak gittiğini ama nereye gittiğini bilmediklerini söyliyerek bana bir zarf uzattı,bir gün sizin geleceğinizi ve bu zarfı size vermemi istedi dedi.
Zarfı bir masaya oturarak açtım. Kısa bir nottu:
her şeyin düzeldiğine sevindim.Siz beni boşverin ben iyiyim,siz iyi oldukça bende iyi olacağım.Bana hiçbir borcunuz yok. Aslında ben size olan borcumu ödedim, ama galiba size olan borcumu asla ödememe imkanda yok galiba, hepinizi seviyorum hoşçakalın…
Kafamı kaldırdım sanki karşımdaydı, Bizim için tüm mal varlığını harcadın çok teşekkür ederim canım.
Gözlerimde kalan son göz yaşlarımda artık akmıya başlamıştı
Kamil ERBİL
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.