Nasreddin ve kaybolan eşeği
Merhum Nasreddin Hoca’nın anısına, beyitsel şiir biçiminde
yazdığım fıkramsı bu hikaye, tamamen bir hayal ürünüdür.
...
Olacak ya insandır, Nasreddin çok Kederli...
O gün telaş içinde dolanmakta heryeri...
Yitirmiş eşeğini habire onu arar…
Bu arada biri de bahçesinde uyuklar…
Şarap almıştır adam, bulmak için kafayı,
Birden eşeği görür, akla koyar çalmayı…
Şişesini düşürür tam da bineyim derken,
Eşek şişeyi kırar inatla tepinirken!
Hayvan susuz, hoca da unutmuş sulamayı,
Eşek hemen, ak’letmiş şarabı yalamayı..!
Hayvan bulur kafayı, yatar hemen orada...
Adam, ne yapsam diye, düşünür bu arada.
Zâten efkarlı; hem de, eşek kırmış şişeyi.
Beklemek için orda, yastık etmiş eşeği.
Niyeti çalmaktır ya, uğrar diye baskına…
Çuval örtmüş kocaman, eşeğin de üstüne…
Tek çare beklemektir, onun ayılmasını,
N’apsın, yaslar eşeğin sıtına arkasını.
Hoca o an bahçede yitik eşeği arar...
İşte tam bu sırada yatan adama rastlar.
Derin ‘‘Le Havle‘‘ çeker ağzının dolusuyla,
Sonra sesler adamı hem de iki soruyla:
’’Sen buraya yatmadan, sahibine sordun mu?
Eşeğimi kabettim, yakınlarda gördün mü?’’
Hoca bahçe sahibi, ne yapsın âciz adam,
Cevap verir acele, çok fazla geç kalmadan:
’’Biraz önce burdaydı, ben yatarken çimene,
Sonra yola koyuldu, gitmek için Yemen‘e!’’
Hoca hayret içinde adamı sesler derin:
’Hiç kaygı etmedin mi, üstü boştu semerin?
’’Sana ne anlattı ki, kahve mi ister canı?
N’apacakmış Yemen‘de, del’edecek insanı!’’
Oralı olmaz adam, Hoca’yı savmak derdi…
İçinden der: ‘‘Hoca da tam zamanında geldi..!‘‘
Oy Fadime türküsü geliverir diline...
Aldırmaz hiç Hoca‘nın makamına, ününe.
Hoca çok sinirlenir, dikçe kızar adama:
’Bana bak bana adam; Hoca derler adıma!
’’Bu ne cevaptır öyle bırak Fadimesini,
Çekiliver yatayım, türkünün sırası mı!?’’
‘‘Uzanayım çimene, mutlaka görürüm ben,
Gitmediyse Yemen‘e, bir ödül hakettin sen!‘‘
Adam derhal atılır: ’’Hoca! İçmezsem olmaz.
Sen şarap bulup getir, yoksa eşek bulunmaz!’’
Ne desin şimdi Hoca, bu herifin lafına,
Buna hiç dayanamaz, sözü alır ağzına:
’’Demek; sen beni şimdi şaraba salacaksın,
Ağzımı çok açtırma, günaha sokacaksın!’’
Hocanın sinirleri çıkar sarığa kadar,
Adamın ensesine çok sert bir tekme atar!
Tabii; olan olmuştur, tekme eşeğe değer,
Şarabı içtiğinden, uyurmuş hayvan meğer!
Eşek aniden başlar acıdan zırlamaya,
Adam da hazır bekler, yerinden fırlamaya!
Hoca çok sevinmiştir eşeği bulduğuna,
Hatta; kızmaz adamın bahçeye girdiğine!
Hemen tutar adamı, der ki; ‘‘gitme bir yere,
Sayende eşek geldi, kadere bak kadere!’’
’’Gel şimdi barışalım, kavgayı bitirelim,
Kalk gidelim de bize, birer kahve içelim!‘‘
Adam afallamıştır Hoca‘nın bu tavrına,
Sırnaşarak sokulur usluca tam yanına!
Der ki; ‘‘Hoca, az önce darılmıştın ne oldu?
Eşeği ben bulmadım, onu şarabım buldu!‘‘
Hoca döner adama nazik bir teşekkürle,
‘‘Tahmin etmiştim ben de, zaten eşek hep öyle!‘‘
’’Şükredelim; içmese, uyumazdı çimende,
Yoksa; sen ahırdaydın şimdi ben de Yemen’de!’’
(HB-Kederli Ozan/2007)
YORUMLAR
Kederli
Esenlikle kalın. Sağlıcaklar kalın.
Saygı ve selamlar