Sev Demeyeydi Ne Derdi İçerideki, Hey..
Öyle dolu ki düşüncelerim boş teneke gibi ses geliyor. Tık tık vuruyorum kafatasıma saçlarımın üstünden, aç kapıyı içerideki, sanki sağır var içeride, açılmıyor kapı. Ulan üşüdüm, yandım, kaynadım, dondum, eridim, bittim … aç kapıyı içerideki.. Ses yok, beklemeye tıklatmaya devam. Yumruklayamam ki bu kapıyı, kıramam ki.. Mümkün değil içeri girmek.
Kendimi kendimin dışından seyretmek için aynaların yetmediğini yeni yeni anlıyorum, sanki kendi kendime konuşuyorum, tık tık aç kapıyı, hey içerideki, sana anlatacaklarım var anladıklarımdan, aç kapıyı…
Kimse açamıyor bu kapıyı çünkü kulakları kendini duymuyor oradan süzülse içeri, gözleri kendini görmüyor akıp gitse içeri, dili kendini bilmiyor bildirse içeriye dışarıdakini…Burun dersen başka hava, kıl aldırmıyor kendinden, kıl çektin mi burun deliğinden çok sızlıyor, içerisinin umurunda mı?
Zor oyunu bozar derler hesabı o yüzden darbeler oluyor dünyada, insanın insana indirdiği darbeler. İnsanı bırak kendini düşün, sık kafana gir içeri, böyle olunca da içeridekini de kaçırmış oluyorsun, geriye kovalayacak da kalmıyor.
Bak dedi, vak vak anladım, leyleğin ömrü gibi ömrümüz, vak vak’lamakla geçiyor, bak dedi herkesin malumu; hikayelerden, kitaplardan, görüntülerde… Uğraşmayı bırak kafanın içiyle, sev kardeşim otu boku çiçeği böceği hayvanı kuşu bitkiyi…Bak işte o zaman nasıl da açılıyor kapı kendiliğinden dedi.
Sen sev diye bana mı dedin dedim. he sana dedim. seslendim içeri, duydun mu bana ne diyor. duydun mu içerideki bak ne dedi bana., duy ne dedi bana. kokla sesleri nasıldır o koku neye benzer. sev dedi bana. sevmenin gözü kulağı burnu dili olmaz dedi, bak o zaman nasıl da kolaycana açılır kafatasın ve içerideki nasıl misafir ağırlar bil bilsen, yeme de yanında yat dedi. Bana dedi. Sev diye bana dedi..
Sevdim, seviyorum, seveceğim demekle sevgi olaydı dedim, o o ooo Tanrı bile utanırdı kendinden. Yoğ dedi, mayası, cevheri sevgidir onun, niye utansın tanrı, utanmazdır o, o yüzden istediğini yapıyor ya dedi. Evet dedim utanması sıkılması olmadığı için Tanrının her istediğini yapıyor, doğru dedin dedim. Tanrı çok sevdiği için yerden yere, duvardan duvara vuruyor kafanı dedi, hadi be ordan dedim, Tanrıcık bile içeridekini merak ediyor, kafatasını parçalayıp içeridekini tanımak için çarpıyor sağa sola, öne arkaya yedi cihete vurup duruyor, sen beni mi kandıracan dedim. Pis pis sırıttı, çekti gitti bana sev diyen. Ya ne deseydi sev’den başka. Hey içerideki söyle bana, sev demeseydi ne diyebilirdi başka bana, söyle bana, gördür, duydur, koklat bana ne diyebilirdi sev demeyeydi bana.
YORUMLAR
Nasıl da yorar insanı kendi kendine konuşmalar ama çoğu zaman da en anlamlısı oluyor. Bazen hatta çoğu zaman karşımda biri varken daha havaya konuluyormuşum gibi geliyor bana. En azından diyorum kendim kendimi dinliyorum.
Nesildaşım ne güzel geldin. Ellerin kolların dolu dolu.
Hoş geldin. Bir daha bu kadar ayrı kalmamak dileğiyle.
Eksik olma aksi olsa da başımız üzerine.
Selamlarımla.