VÝLLANIN VERANDASI
VÝLLA’NIN VERANDASI,
Þehrin çok uzaklarýndaki Boðazköy’ün saðlý sollu tepeleri; devasa merdiven basamaklarý gibi hafriyata uðrayýp , sonrada her bir basa maðýna tekli villalar yapýldýðýndan ve her bir villa , birbirinin tepe sinden aþaðýlara doðru adeta kuþ bakýþý bakýyor gibi.. Yer yer on metreyi bulan boz renkli bölme ve tahkim duvarlarý ,di bindeki bazý evlerin neredeyse iki misli yüksekliðine eriþiyor.
Gittikçe artan göçler sonucunda , zaten her zaman sorunlarla boðu þan büyük þehirler, þimdilerde iyice kabuðundan fýrlayýp kilomet relerce uzaklýklara kol atýp mesken tutmuþ. Þehir alabildiðine Batý ya doðru uzayýp giderken , uçsuz bucaksýz kýrlarda ve , zamanýnda ucuza kapatýlan yerler,þimdiler de villalarla donatýlýp, satýþa sunuluyor..
Büyük þehirlerin günlük karmaþasýndan kurtulup, biraz olsun nefes almak isteyenler, bu kýrlarýn ve derelerin sükunetli ortamýnda yaþa mayý yeðliyorlar.
Ýstanbul’da bir haftadýr devam eden Aðustos sýcaklarý, insaný gün düzleri eve mahkum edince ; Boðazköy’deki bu villalardan birinde güneþ henüz tepelerin ötesine gitmeden, kendimi yarý gölgelikli ve “Otað çadýr” taklidi bir gölgeliðin altýndaki veranda’ya atýp, bu vil lalar sitesinin akþam resmini zihnime yerleþtirmeye çalýþýyorum; þe hir merkezinin bir uç yerleþim yerindeki evime döndüðümde, belki biraz olsun yazacak bir yaþam malzemem olur diye düþünüyorum. Örneðin ; “Villa’nýn Verandasý”, “Yavru Kuþun Ýlk Uçuþu” ya da; “Villanýn Esrarý” ve ya baþka bir baþlýk altýnda belki bir þeyler kara layabilirim; bilemiyorum.. Bulunduðum ortam bana bunlarý düþündürürken; birden dalýp gidi yorum eski günlere; sanki yelin esip,selin alýp götürdüðü yetmiþ yýl lýk bir ömrün , bazen hüzünlü , bazen buruk acý ve bazen de sevinç kýrýntýlarýnýn çaðrýþtýrdýðý yaþamýn o eriþilmez gidiþini düþünüyor rum ..Elli yýl önceki Ýstanbul’u ve yetmiþ yýl önceki doðup büyüdü ðüm ve yýllardýr gidememiþ olduðum memleketimi düþünüyorum.. Toprak damlý ve kerpiç duvarlý o baba evini ; tozlu topraklý yollarý ný ,uzun ve soðuk kýþ günlerini ve çocukluðumu ve de gençliðimi düþünüyorum; Boðazköy’da ki çepeçevre çimenli villanýn gölgelikli verandasýnda... Bahçelerinde koþup oynayan ve neþeli bir melodi gibi akþamýn loþ luðuna yansýyan çocuk sesleri,adeta bir demet çiçek olup ,kocamýþ insanlara çocukluk günlerini ve çocuksu duygularýný anýmsatýp yor gun gönüllere yaþam sevinci veriyor.. Çocukluðunda hiç kucaða al ýnmamýþ, hiç sevilip öpülmemiþ ve baþý dahi okþanmamýþ bir sevgi sizlik ikliminin kocamýþ insanlarý; þimdilerde baþta çocuklarýný,son ra torunlarýný ve tüm çocuklarý severek geçmiþin sevgisizliðine,sev giyle “nanik” yapýyorlar…Kuþkusuz her insanýn yaþamý, baþlý baþý na ve gizemlerle dolu bir dünyadýr. Acý ve tatlý olaylara karþý insan larýn refleksleri ve tepkileri benzerlik gösterse de; yaþamýn detay larýnda oldukça farklýlýklar olduðu da bir gerçektir. Zaten yaþamlar arasýndaki farklý belirginlik de , bu detaylarda yer alýr. Örneðin,olanaklarý eþit bile olsa; her insanýn yaþam biçimi ay ný deðildir. Zaten yaratýlýþ özelliði, kültürel dünya görüþü ve ekono
mik olanaklarýyla bu açýkça görülür. Denizi ve yüzmeyi çok seven biri, olabilir ki,yaný baþýndaki havuzda yüzmeyi sevmeyebilir.Yada þehrin bütün yorucu ortamýna karþýn,bir villada yaþamayý da düþün meyebilir… Her insanýn gönlünde bir aslan yaþasa da; her aslanýn her þeye muk tedir olamayacaðý gerçeði de, bir baþka yaþam gerçeðidir, bir baþka yaþam detayýdýr…Özlemler, istekler, yer yer tutkulara dönüþse bile yine de bitmez tükenmezdir insan için. Tüketim toplumunun dur madan pompaladýðý “tüketme” dürtüsü de ,üstüne üstlük!
her neyse! Yaþamlar her zaman kendi koþullarýný yaratarak ve uy gulayarak devam edip gider. Aslýnda düþününce; insanýn bazen ken dini ve kendi yaþam macerasýný bile anlamakta zorlanabiliyor…
Güneþ bu akþamda yavaþ yavaþ Boðazköy’ün çýplak tepelerinin öte sinde baþka dünyalara doðru yol alýp giderken; mor ve kýzýl ýþýnlarý son kez villalarýn camlarýnda yansýlandý ve hafiften akþam esintisi de baþladý kuzeyden , Karadeniz’den… Bir sýcak günün sonunda yüreklere adeta su serpildi ve akþamýn bu keyifli ortamýný bir sürü serçe kuþu ,bahçenin demir parmaklýklarý na kümelenerek, adeta bizimle paylaþmaya baþladýlar. Daha doðru su baþlangýçta bize bu duygularý verdiler. Oldukça da kalabalýktýlar
ve korkmuþçasýna hep bir aðýzdan cývýldaþýyorlardý.Birden veranda nýn zeminin de “pat”diye bir ses duyuldu; baktýðýmýzda iskemlenin yaný baþýna meðerse bir yavru kuþ düþüvermiþti. Bu minik kuþa ne oldu diye merakla baþýnda kümelenip baktýðýmýzda ; onun bu ilk uçuþu olduðunu ve yorulup yere düþtüðünü anlamýþ olduk… Meðer o toplu halde gelip buraya konan serçeler ise, onun bu ilk uçuþunu birlikte izliyorlarmýþ; yorulup yere düþünce de ,üzüntüleri ni ve endiþelerini hep birlikte böylece anlatmýþ oluyorlardý. Minicik ve sevimli bu yavru serçe kuþu,bir süre sonra kendini to parlayýp uçmaya devam etti ; tabii ki tüm aile ve akrabalarýnýn coþ kulu cývýltýlarý eþliðinde…
Bulunduðum villaya arka taraftaki tepe de bulunan villa sakinleri gibi,ben de ön taraf taki villaya birazcýkta olsa üstten bakýyorum. Bir olgun adam; eski asker pilot, hatta Kýbrýþ savaþýna katýlmýþ bir gazi! Yaþýna karþýn iyi görünüyor; yani bana öyle geliyor. Onunla bir iki kez kapý da karþýlaþýp selamlaþtýk, ama yakýndan gö rüþüp konuþamadýk. Genç ve oldukça da bakýmlý bir de eþi var,saný rým önceleri hostesmiþ ve bir de dünya tatlýsý kýzlarý var; on yaþla rýnda filan. Bu güngörmüþ olgun insanýn,bulunduðum villaya kom þu olmasý villa’nýn sahibi küçük oðlum ve dolayýsýyla biz yakýnlarý için de kuþkusuz þans sayýlýr. Son 50 yýl da Anadolu’nun deðiþik yörelerinden gelen insanlarýn, deðiþik kültür deðerlerinin, gelenek ve göreneklerinin harmanlandýðý ve 15 milyona yaklaþan nüfus ile Ýstanbul ’da ,rastgele bir yerden ev alýp yerleþtiðinizde, insanýn kim lerle karþýlaþýp,kimlerle komþu olacaðý elbette ki baþlý baþýna bir ko nudur ; çünkü böylesi bir seçme þansýnýz yoktur. Onun için de bu komþu iyi bir rastlantýdýr..
Diðer bir komþu ise, sol villadaki genç karý koca ve küçük kýz ço cuklarý olan bir baþka aile. Nedense bu komþuyla;diðer bir komþu nun bir türlü yýldýzlarý barýþmamýþ;öyle ki, otomobillerinin park yeri konusunda aralarýnda anlaþmazlýk çýkýnca ,bu genç adam aðýr hakaretlerde bulunmuþ.Tabii ki, o da yasal yolu seçip,savcýlýða suç duyurusunda bulunmuþ. Düþünüyorum ki ; her iki tarafta basiretli davranmayarak hata yap mýþlardýr. Ne var ki bu genç adam, hakaret ederek daha da bir hata yapmýþ; hatta bu tavrýyla suç iþlemiþtir. Eðer onunla bir konuþabil dim, yaptýklarýndan dolayý özür dileyip , bu konunun kapatýlmasýný tavsiye ederdim.Ve ona Yeni Türk Ceza Kanunu (TCK) nun 125 ci maddesini okumasýný salýk verirdim,bir de 4.cü maddesini. O mad de ki; “Ceza kanunlarýný bilmemek mazeret sayýlmaz.”demektedir. Tabii ki Anayasa’da ve ceza yasasýndaki suç ve cezanýn, yalnýz ki þileri baðladýðýný belirten maddelerinin de , yani “ Cezalarýn þahsi liði” prensibinin de kulaðýna küpe olmasýný söylemek isterdim.
Ýþte bu olay bana bu çaðrýþýmlarý yaptýrmýþ olduðu için:Bazen insa nýn yaþam macerasýn da kendini bile anlamasýnýn ne denli zor oldu nu belirtmek istemiþtim.
“Genç ve okumuþ insanlar olarak ve bu günün ekonomik koþulla rý içinde bir çok insanýn hayal bile edemediði bir ortamý yaþayýp git mekte olunduðu halde ; olup bitenler karþýsýnda adeta bir bilinç zaa fý içinde hareket edilebiliyor.”diyeceðim geliyor: Böyle diyeceðim içimden geliyor gelmesine de; neylersiniz ki bazý gençlerin,yaþamýþ ve yaþlanmýþ insanlarýn yaþam tecrübelerini dikkate alacaklarý da pek yok!
Keþke biraz düþünebilselerdi ve anlayabilselerdi. Ve görebilselerdi bir de eþyanýn arka yüzünü; o zaman anlarlardý yaþamýn barýþ felsefesini ve Yunus’un bilgeliðini:
Gelin birlik olalým,
Zoru kolay kýlalým.
Sevelim sevilelim
Dünya kimseye kalmaz.
Qysa yaþam ne güzel,ne güzel barýþýk olmak,sevmek ve sevilmek.Ýþte karþý bahçede güller açacak ve bu bahçede de
açacak ve güllerin dallarýnda bülbüller ötecek, bahar zamanlarýnda ve hata yapanlar piþman olup üzülecekler…
Sýcak ve uzun bir günün ardýndan Boðazköy’de artýk akþam olmak üzere . Yarýn semtime ve evime dönmeliyim artýk.Eðer bu düþün düklerimi unutmazsam, belki de evime dönünce , bütün bunlarý yeniden düþünür ve yeni bir yazý konusu yapabilirim;birden aklýma geldi, onu da not etmeliðim; ama neydi o? Hay Allah yine unuttum Her ne ise, evime dönünce umarým anýmsarým. Evime varýnca,önce sarý odama çekilip,kulaklýðýmý da takarak, yorgun bedenimi ve ru humu Rodrigo’nun gitar konçertosu’nun naðmelerine býrakacaðim.
CEVDET TÜRKOÐLU