- 309 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İstiklâl'in İstikbâli Üzerine
Takım elbise ve kravat olmadan asla bakışlı, kendinden ve kendinden sonra gelecek olan neslinden emin erkeklerin ve özel bir davete hazırlanırcasına kendinden evvel eşsiz bir tarihe özen gösteren, özen gösterilmesi hususunda ise adeta her adım atışta, adım atmaya niyet edecek olanlara; "önce layık olmalısın/ız" kadar keskin ve naif ikazlar veren o mağrur kadınların ayak izlerinin, maalesef kaybolduğunun kaydedildiği İstanbul ilinin şirin ilçesi Beyoğlu’nun, dünyaca bilinen İstiklâl’in, hazin istikbaline dair birkaç diyeceğim var!
Sizin yok mu? Olsun, olmalı!
Şişhane meydanında bulunan belediye binasının sol tarafı tercihi ile birkaç merdiven kullanılarak, sağ taraf tercihi ile ise arnavut kaldırımlarının sessiz ancak eşi emsali görülmemiş muazzam raksı eşliğinde, tarih kokusu savuran tünel girişinde başlamanın ayrı bir başlık, Taksim Meydanı’ndan ise rüzgârı ardına alarak ilk adım atmanın bambaşka bir başlıkla ifade edilerek izah edilmesi gereken tek yerdi/r İstiklâl!
Siz gormediniz mi? Görmelisiniz, görün!
Tünelden itibaren Taksim’e doğru sol kolda neredeyse son nefesini verecek kadar dedirtircesine can çekişen çiçek pasajı, az ileride balıktan mahrum tarihi balık pazarı, onu hafif geçince sağ kolda Galatasaray Lisesi, hemen yan çaprazında ticaretin olmazsa olmaz duayen isimlerine ev sahipliği yapmış Suriye Pasajı, klişe bakışları buyur eden tarihi kiliseler ve artık sadece ölüm haberleri ile devrik bir cümle içerisine dahil edilen ve ilk unutacak olanların unutmayacağız diyen o nefeslerin olduğunun ezbere bilindiği bir dönemin hayaller diyarı Yeşilçam Sokağı sakinlerinden bugüne değin direnen ve belki bir ihtimal denk gelinecek birkaç emektar figüranın sessiz feryatları...
Siz şahit olmadınız mı? Olmalısınız, olun!
Odakule’den Taksim Meydanı’na kadar istisnasız her insanı, tam yoruldum diyecekken dinlendiren, dinlendirirken dahi dinleyen... Yaşı kemâle ermiş olan yetmişlik delikanlıları iki dirhem bir çekirdek hissettiren ve onlara sadece; "sahip çıkın, muhafaza edin, bozmayın ve bozmaya niyet etmiş olanlara müsaade etmeyin" diye haykıran ve istila edilmek üzere olduğunu maalesef duyuramaz kadar bitap düşmüş oluşu kitaplara konu edilecek yorgun İstiklâl!
Siz bilmiyor musunuz? Bilmelisiniz, bilin!
İstila hevesi ile gerçekte sünnet olan heybetli devesini kaderine terk ederek koştuğu havalimanından, alelacele bindiği Airbus bilmem kaçın, bilmem kaç sefer sayılı uçağının gökyüzünü bıçak gibi kesen gövdesinde yer alan daracık bir koltuğa kurularak; "İstiklâl’in istikbali benim, bizim" diyen sümüklünün, entarisi altında şapırdayan parmak arası terlik sesleri ile ezim ezim ezilen, ezilirken ise kasten görmezden gelinen bezgin İstiklal!
Siz inanmıyor musunuz? İnanmalısınız, inanın!
Taksim meydanına inşa edilen meşhur camimizin hemen yanında minik bir köşede yer verilen emektar birkaç çiçekçi Roman abla var hayata karşı direnen. Onlar orada emin olabilirsiniz ki sadece çiçek satmıyorlar. Ticaretlerinin yanı sıra, hemen her an şahit oldukları tedirgin bakışlı bir yüreğe hitaben; "bu daha bir şey değil ki, sen bir de gece gör Taksim’i ve Beyoğlu’nu" diyerek, akla hayale dahi gelmeyecek olup, maalesef mide bulantısı sebebi rezaletin, dahasını, dahalarını anlatıyorlar tane tane küfürlerle süslü işgal edilmiş koca meydana bağır çağır!
Siz duymuyor musunuz? Duymalısınız, duyun!
Meşhur "damsız girilmez" sloganından, "gaysız girilmez" sloganına evrilen; ilginç, iğrenç ve tikinç bir ahlâkî çöküş söz konusu istikbâli kimliksiz sidikliye terk edilmiş İstiklâl’in!
Siz tiksinmiyor musunuz? Tiksinmelisiniz, tiksinin!
Yani demem o ki; artık ne bey kalmış ne Beyoğlu. Ne istiklâl mühim insanlar nazarında ne de istikbâl!
Ancak çevirip sorsan herhangi birine, yüzde doksan dokuz nokta dokuz elhamdülillah müslümanım ve yine o aynı yüzde doksan dokuz nokta dokuz; "Ne Mutlu Türküm Diyene" diyor, diyebiliyor!
Siz hayret etmiyor musunuz? Etmelisiniz, edin!
𝓡𝓪𝓶𝓪𝓴 𝓚𝓪𝓵𝓭𝓲 / Samim İĞDE
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.