- 450 Okunma
- 3 Yorum
- 3 Beğeni
YAZMAKLA VE YAŞAMAKLA MÜKELLEFİM...
Terk edilmiş duygular coğrafyasında seken kör bir kurşun gibi adeta:
Gecenin haşmetinde saklı bir Yıldız olmamın ötesi yılmadan parlamaya devam ettiğim.
Hazandan arda kalan üç beş küfe sararmış yaprak ve ben beyhude hayallere kanat açıyorum öyle ya: ölmüş bir iklim ve ölü yapraklardan bir cennet bahçesi yaratmam mümkün değil asla.
Mümkün olmayan ne varsa peşindeyim ve sancılı bir oluşumda sanrılar nidalar savuruyor.
Mucize ikliminde açan çiçek.
Muadili iken umudun ve de.
Sarpa saran acılarım var ve aldığım yenilgiler: yanılgılardan mustarip modern hayatın dünde kalan dervişiyim.
Bir nida.
Bir reverans.
Bir itiraftan da öte.
Ötekileştirdikleri kadar kucak açıyorum hayata çünkü yaşanır kılmak zorundayım hayatı.
Benlik ya da beylik bir seyri yok ömrün ve dizginler çoktan başka ellere geçti yine de dizginleyemediğim duygular sayesinde bir nebze de olsa rahat içim çünkü sözcüklerin kayrasında seviyorum bir taş gibi bir duygudan bir sözcüğe sekmeyi.
Elem kuşları nöbette.
Asla eksik etmediğim Elham aralıksız yürekte dilimde.
İçimdeki heyecan sonlanmak bilmiyor bazen hezeyan yüklü bir kuş konuyor olmayan pencereme.
Olmayan oldurmayan ne ise.
İhbar etmem gereken duygular var misal.
Bir de ihlal edilmiş yürek mevsimim.
Nasırlaşmış ve kalıplaşmış yargılardan alabildiğine uzaktayım.
Sözcükler bazen nesir.
Sözcükler nice zamandır şiir…
Esir düştüğüm Edebiyatın Kalesi çevrelendiğim belki de bir çerçeveye sığdırmak adına sözcüklerle saklambaç oynadığım.
Kaderin isli yollarında düşe kalka yürümek bu olsa gerek ve peyda olan yeni gün geceyi şimdiden rezerve ettiğim.
Hazan ve hüzün müthiş bir ikili ve kara kış geldi gelecek yine de bahardan kalma günler yaşarken evren, mucizelerin ve umudun müjdesini veriyor.
Cebimdeki ıslak mendil ne ki?
Çatal dilli iblis şerrine lanet okuduğum ve büyücü zihniyetler büyüttükleri kadar nefreti kara yüreklerinde masumiyetin ve sevginin ve güzel insanların ve de çocukların kundaklandığı istismar edildiği koca bir gerçek.
Yaşım ve yasım.
Yâd edilesi bir yasa adeta mazim.
Yansız sevgim ve güncem.
Koyu gözleri aşkın bazen karartı mahiyetinde bazen içine çeken bir ışık.
Yazmakla ve yaşamakla mükellefim ve tereddüt etmeden yaşıyor yazıyorum.
Yine de mütereddit bir kimlik hâsıl oluyor ansızın ve içine düşürüldüğüm kumpasa bakıyorum da…
Ah, sevdam ve inşa ettiğim kumdan kaleler ve aralıksız çevirdiğim o kum saati ben ki tek kum zerresine tekabül eden hiçliğimle sadece d/okunmak istiyorum.
Öylesine bir coğrafya ki içinde bulunduğum ve katıksız hüznümle kaygılarımı büyüttüğüm ve işte bir çıkış noktasına rast gelme adına sabırla hamt ettiğim kadar da kadere olan saygımla demleniyorum.
Dertleniyorum da.
Derdi verende saklı dermanı.
Büyüyen bir arazi olsa olsa adımladığım ve şerh düştüğüm ansızın.
Göğün kanatsız kuşuyum.
Yeryüzünün müdavimi ve asla sevgimden ödün vermediğim…
Kulağıma çalınanlar ve de:
Bencil.
Günahkâr.
Çaresiz.
Delişmen.
Hazanda raks hüzündeki makam ve cüssemle yırtık cübbemle soluyorum umudu ve İlahi Aşka sarınıyorum.
En mükemmel ve ihtişamlı duygu ve de renk.
Gönlümdeki hutbe.
Savrulduğum kubbe.
Salkım saçak duygulardan umut biriktirdiğim ve serkeş tınısında uzak dünyanın iki âlem için de yaşayıp niyazlarımı eksik etmediğim.
Kararan göğün yolcusu bir bulut misal.
Kararan gözlerimde çakan ışıklar.
Aşkın da temeli ve zihniyeti.
Asla farfara etmeyen bir hayata kucak açmak.
Sevdiğim kadar insanları uzağa itildiğim nihayetinde bencil ya da sıra dışı addedilen varlığım.
Sevginin sevgiyle karşılık bulmadığı bir dünyada asla da tasvip etmiyorum bencil yakıştırmasına çünkü kendimi bildim bileli hep andım Rabbim ve O’nun ışığı ile yol aldım ve de O idi sevmemi buyuran.
Metruk bir hece ise kin ben aşkın alyuvarlarında ak alnımla yaşayıp seviyorum ve kendimle olan mücadelemde bayağı yol kat etsem de miller var beni bekleyen bir de gözlerime mil çeken isyankâr bir rüzgâr var ki ben esmeyi hep sevdim ve içime esen ters rüzgârda sadece gün ışığına meylediyorum ve onun beni savurmasına da izin vermeden sunuyorum s/avunma dilekçemi yüksek yargıya.
Öznemle ve özlemimle ve hüznümle kâh açıp kâh solduğum ve taammüden sevip de umut etmenin dışında inancıma sımsıkı sarılı sadece bana tanınan süreyi en güzel şekilde yaşamaya ve yaşatmaya çalışıyorum da duygularımı:
Zikrimde ne varsa fikrim de aynı en çok da İlahi bir coşkuyu yerleştirip kalbime, duygular ve umut fora, dediğim…
YORUMLAR
Sabırdır adı.
Delişmen bilinmezliğin.
Özlem dağ gibi.
Etraf har gibi.
Bir yazıda, yazı var gibi.
Gülümsüyor musun?
Hayata, kadere.
Gitmez kimse bir yere.
Sona kal gibi.
Çok saygımla Şairim.
Gülüm Çamlısoy
Hocamm hem de nasıl hem de nasıl...
Gülüm/semek boynumun borcu ki adıma nasıl ihanet ederim?
Gerçi hüzün kat sayım da asla hız kesmez ama...
Eh, insanım ve doğamda var.
Çook teşekkür ederim engin varlığınıza.
İçten sonsuz selam saygımla değerli hocam
Sözcüklerin istilasında bir martı iken sabahı delen ve artık onları doyuran biri yok işte.
Özlem ve çaresizlik ve özel sebepler ve işte sabahın dokusundaki en ulvi tını: sabah ezanı ve nakşeden huzur ve eşlik eden dualar.
Her anlamda rest çekmişken bana hayat ve insanlar ve rast geldiğim hüzün bulutları ve geçen sene bu günlerde kar yağarken üstüne üstük martılar evin sabah neşesi iken ortada ne yağan kar var ne martı ne de neşe.
Hizaladığım yüreğim mi?
Yoksa hazır ol da geçen bir ömür mü?
Sabahın kuytusunda yüreğin kuyusunda çektiğim o sarnıç mı yoksa?
Günü dolduran duygular ve gözümü uyku tutmazken ve geceyi delen sesi karanlığın ve hazan türküsü bense üstü örtülü bir mutluluğu çoktan derine mecburen gömmüşken.
Gülüm Çamlısoy
Ve aleykümselam.
Çok çok teşekkür ederim değerli dost şairim.
Başım gözüm üstüne.
İçten saygı selamlarımla