HAKİKATİMİZ
Gerçeklere karşı kör, doğrulara karşı nankör olabiliyoruz bazen. Kendimizi mükemmel sanırken birçok açıdan birçok yanımız sakat olabiliyor. Kendimizi şahane görürken aynadaki yüzlerimize yabancı kalabiliyoruz. Yüzde yüz emin olduğumuz konularda yanılabiliyoruz. Bize göre hatasız birçok kararda nice yanlışlık, epey hata mevcut olabiliyor. Yakınken bile gerçekleri anlama konusunda, doğruları görme bakışında uzak durabiliyoruz. Evimizde her olup bitene hâkim olamıyoruz. Komşularımızın çektiği sıkıntılara bihaber kalabiliyoruz. Çevremizde cereyan eden her olaya müdahale edemiyoruz. Çabuk kırılabiliyor, çabuk düşebiliyor ve çabuk teslim olabiliyoruz başımıza gelen bir olumsuzlukta.
Çünkü insanız. Yanılgılarımız ve hatalara düşmelerimiz çok olabiliyor. İradesi zayıf bir bünyeye sahip, yaşaması bir nefese muhtaç varlıklarız. Gözlerimizle birkaç kilometre öteyi görebiliyoruz ancak. Kollarımızla birkaç kilodaki ağırlığı kaldırabiliyoruz. Ayaklarımızla her yolun sonuna ulaşamıyoruz. Zira gizli güçlerimiz yok. Gücümüz ve nefesimiz sonsuz değil. Işık hızında adımlarımız yok. Her şey gönlümüzce gitmiyor. Her istediğimizi hemen elde edemiyoruz. Her günümüz aynı gitmiyor. Her sabahımıza güneş doğmuyor. Her sevdiğimizle yan yana gelemiyoruz. Yolunda olan sevincimiz, aynı sürmüyor. Emeklerimizin karşılığını almada sıkıntılar çekebiliyoruz. Çok arzuladığımız başarıları elde etmede başarısızlığı defalarca tadabiliyoruz. Yanaklarımız gülmekten daha ak hâldeyken gözlerimize sağanak gözyaşları uğrayabiliyor.
Aktifliğimiz ve zinde hâllerimiz bir yere kadar. Bir noktaya kadar kuvvetimiz var. Sarsılmaz değiliz. Solmayan değiliz. Bozulmayan değiliz. Yorulmayan beden değiliz. Pes etmeyen canlar değiliz. Taştan kalplere, incinmeyecek ruhlara sahip değiliz. Yüzyıllarca bir bedene ev sahipliği yapamıyoruz. Ölümlüyüz. Faniyiz. Çaresiziz. Ne kadar zengin olsak da fakir olduğumuz gerçeğiyle yüz yüze isimleriz.
Olduğumuz kadarız. Göründüğümüz kadar yer kaplıyoruz. Konuştuğumuz kadar sözcükler, yaşadığımız kadar hatıramız var. Sınırlıyız. Her yaraya kısa bir sürede merhem olamıyor, her derde dört dörtlük derman olamıyor, her duvarı bir denemede aşamıyor, her barajı bir çırpıda yıkamıyor, her adamı tek yumrukla deviremiyor, her dağa gönlümüzce tırmanamıyor, her düşümüze bir anda kavuşamıyoruz.
Çünkü Dünya’da aynı anda sayısız eylem ve söylem dile gelmektedir. Bu söylem ve eylemlerle kuşatılmışız. Dünya’da meydana gelen her şeye vakıf olmada sınırlı bir yapıya sahibiz. Hakikatimiz bu. Öteleri görmek, olmayana ulaşmak bizi aşan durumlar. Biz; yol üzerinde birer işaret, birer renk, birer mana, birer özneyiz sadece.
-Meselci
YORUMLAR
Yan yana üç nokta veya üst üste iki noktayla , başkalarının etkisinde hayatlar...Anlamsızlığımıza anlam aramak belki de yaptığımız...Ego konusuna hiç girmeyeceğim ama yeterince egosu şişik, başkalarınca pofpoflanan insan tanıdım yaşamda ve sitede...Hepsi hikaye...
Ne güzel açıklamışsınız girişte :
"Kendimizi mükemmel sanırken birçok açıdan birçok yanımız sakat olabiliyor. Kendimizi şahane görürken aynadaki yüzlerimize yabancı kalabiliyoruz. "
İşte bu sorunu aşabilsek hayat daha yaşanılır olacak aslında....
Güzel yazı, okutturdu kendini hem de iki kez....
meselci
Yazıyı kaleme alırken önce özeleştiriyi kendime yaptım. Bu minvalde yazma amacı güttüm. Hiçbirimiz harika değildir, harika olan an'dır. Akan zamandır. Dile gelen güzelliktir. Kalbe dokunan duygudur mükemmel olan.