- 503 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
TÜRKİYENİN YEDİVEREN BAĞIMSIZLIK GÜLÜ
Yerden alıp o gülü
Hangi gülü?
Bir topçu neferinin
Sakaryalı yaz toprağında
Sıcak kan gülü.
Alıp koklamak o gülü
Hangi baharda?
Türkçenin özgür kırlarında
Türkülerde burcu burcu,
Bilgeliğin ana gülü!
Bir basmadan alıp o gülü,
Hangi basmadan?
Nazilli fabrikasından
Pamuğumuzdan, emeğimizden,
Dokuduğumuz halk gülü.
Hoyrat ellerinden alıp o gülü
Hangi ellerden?
Uzak Teksaslı çobanların
Bilmediği, uğruna can vermediği
Türkiyeli o çileler gülü.
Yerine koymak, kutsamak o gülü,
Hangi yerine?
Mustafa Kemal’in bahçesine
Bir ulusun suladığı beslediği
Yediveren bağımsızlık gülü!
Bu şiir Ceyhun Atuf Kansu’nun ’’Bağımsızlık Gülü’’ adlı şiiridir. Türk şairi Ceyhun Atuf Kansu, Atatürk’ün Samsun’a çıktığı 1919 yılında İstanbul’da doğdu. Kansu’nun doğum gününün, Türkiye’nin anti emperyalist devrime doğru’’tam yol’’ demir aldığı yıla rastlaması, şairin bütün bir ömrünü ülkemizin bağımsızlık savaşımına adayacağının habercisi gibidir. Büyük bir yurtsever olan Kansu, yaşamını, Türkiye’nin milli demokratik devriminin tamamlanmasına adamıştır. Türkçemizin bu yediveren gülünü, 1978 yılının bir Mart günü, Ankara’da yitirdik.
Ceyhun Atuf Kansu’yu, şairler beşiği Anadolu toprağı besledi büyüttü. Bu toprağın yarattığı büyük ozanlardan Ceyhun Atuf Kansu, Yunus Emreler, Karacaoğlanlar, Pir Sultan Abdallar, Nazım Hikmetler yetiştirmiş bir şiir geleneğinin 20. yüzyıldaki en önemli temsilcilerindendir. Böylesi bir geleneğin devamı olmak, ancak o geleneğin yaşadığı ülkeye, o ülkede yaşayan insanlara sevgi beslemekle, gönülden bağlanmakla mümkündür. Kansu, her zaman kendi ulusuna ve kendi halkına yürekten bağlı kaldı. Düşünce biçimi, yaşama biçimiyle sıkı sıkıya bütünleşen Kansu’nun şiirleri, aynı zamanda bir insanın, bir ulusun tarihselleşen özgürlük türküleridir.
Bu yaşam biçimi güç ve çilelidir. Halkımızın şair geleneğine bağlanmak bir inanç, bir bilinç ve adanma işidir. Ceyhun Atuf Kansu kendini halkının mutluluğu ve geleceğine adamış bir şairdi. Bir halkın oğlu olmanın, onun özgürlüğü için savaşım vermenin ne kadar güç olduğunu biliyordu. Çünkü, Anadolu’da şair halkın gözü kulağıdır. Herkesten önce görür, herkesten önce o duyar ve şiiriyle bunları dile getirir. Halkıyla aynı gerçeği bölüşen şair , yaşamı ve şiirleriyle ulusunun özgürlük bayrağını hep yukarda tutan kişidir. Şair bilgedir:Bilendir, bildirendir: ’’Türkçenin özgür kırlarında...Türkülerde burcu burcu...Bilgeliğin ana gülü’’ dür.
Kansu için şair, ulusun ve halkın düşmanlarına karşı duyarlılığını korumak, dünyaya sağlıklı bir gözle bakmak zorundadır. Çünkü o, hem halkının mutluluğu için bir barış elçisidir, hem de ülkesinin kurtuluşu ve bağımsızlığı uğrunda savaşan devrimci bir militandır.
Nazım Hikmet’in, Batı emperyalizmine karşı, ’’milli güçler’’i uyandırmaya, ulusu ayağa kalkmaya çağıran pek çok şiir ’’Her millet gibi büyük Türk milleti’’ inancıyla kaleme alınmıştır. Namık Kemal, Tevfik Fikret, Nazım Hikmet, Cahit Külebi gibi Ceyhun Atuf Kansu’da şiirlerini aynı yurtseverlik, aynı ateşli duygularla yazdı.
Türk şairi,kendisine dünyanın en güzel dillerinden birini armağan eden Türk ulusunun, bugün uğradığı emperyalist işgal girişimine ve yok edilme saldırılarına karşı hangi noktada duruyor? Hiç bir dile nasip olmayacak boyutlarda, görkemli bir geleneğin mirasçısı Türk şairi, son otuz yıldan beri üzerine yığılan mezar toprağından, bir an önce silkinip kurtulmak, ayağa kalkmak zorundadır. Yoksa elinde avucunda ’’şiir’’diye bir şey kalmayacak, ülkesi elinden alınmış, dili bağlanmış garip bir köleye dönüşecektir.
Ceyhun Atuf Kansu, arkadaşı Cahit Külebi gibi kendi özgün şiirini yazmış, türkülerimizden süzülüp gelen bir yalınlık içinde insanımızın sorunlarını dile getirmiştir. Bugün bir takım akımların ve biçim oyunlarının ardında şiiri arayan genç arkadaşların özellikle Kansu şiirini iyi okumaları, derinden kavramaları gerekmektedir.
Ceyhun Atuf Kansu’nun Yunuslar, Karacaoğlanlar kuşağından olması buradadır. Genç şairimiz kendini yaşam anlayışı ve şiir algılayışı bakımından böyle bir kuşağın temsilcisi olarak görmelidir. Türk şiirinin, kendi yurdunun ve kendi dilinin savunulmasında yeniden saf tutması gereken günleri yaşıyoruz. Bu yükseliş Ceyhun Atuf Kansu gibi soylu ozanlarımızın yaktığı ateşin aydınlığında gerçekleşecektir.
Emperyalizme karşı verdiği kurtuluş mücadelesiyle, dünyanın bütün ezilen uluslarına örnek olan Türkiye’nin devrimci bir şairi olarak, insan sevgisiyle doludur. Kansu başka insanları kardeş bilir, çünkü kendi insanın sıcaklığını her zaman yüreğinde duyumsar. Bir şiirinde bu sevgiyi şöyle yansıtıyor:
’’Uyu kara bebek Kenyalı kuş
Gizli ormanların kamış evinde
Uyu bebek, ok atmayı öğren
Avlanmayı, yürümeyi, yürümeyi ninni!
Ninnilerle öğren savaşmayı
Kayaların ardında silah atmayı
Direnmeyi, dayanmayı
Bir beşikte büyürken Afrika
Uyu, ninni, ...Şimdi ninni...öğren yarın
uyanmayı.’’
Kansu, dünyaya türkülerin kardeşliği ve türkülerin yiğitliğiyle bakıyor.Onda, ulusaldan evrensele uzanmanın güzelliklerini görüyoruz. Ceyhun Atuf Kansu direnmenin, karşı koymanın ve sevginin çiçeklendiği gür dallar saldı şiirimize. Evrenselin engin göklerine dek uzanan bu dallar, öz suyunu Türk dilinin katmanlarından alırken, oi ulusun bilgeliğinden doya doya beslendi.
Kansu bir yazısında, ’’Şiirin birikimi, bir yerde devrimci bir birikimdir.Şiir yazılan bu ülkede gelecekten umut kesilmemeli, yaşam dilde dolandıkça korku yok. Sessizlik yenilmiştir ölüm erişemez geleceğe,’’ diyerek, ülkemizin geleceğini aydınlık görüyor ve bu aydınlığın şiirimizin genç ozanlarıyla daha da büyüyeceğine olan inancını dile getiriyor.
Ülkemizin emperyalist kuşatmaya alındığı bu günlerde Ceyhun Atuf Kansu’nun devrimci yurtsever şiirinin önemini daha güçlü kavramalıyız. Büyük şairler olağanüstü günlerde ortaya çıkar. Olağanüstü günlerden geçiyoruz. Şairlerimiz aynı büyük yaşantının içine cesaretle girmeli, şiirinidevrimci gerçekçiliğin ateşiyle yazmalıdır. Ülkeleri uğruna darağacına giden, inançları uğruna derileri yüzülen, hapişlerde çürüyen, sürgünlere uğrayan nice büyük şairimizi unutmadan...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.