- 318 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
CELLADIN GÖZYAŞLARI/ Kısım 2 Bölüm 4
Çıplak denilecek kadar sade bir ofiste, duvarda asılı bir tablo. Karşılıklı iki masa ve iki sandalyeden ibaretti. Yaşlı adam elleri ile masanın kenarlarını kavrayarak öfkeden titreyen bir sesle,
‘’ Çok ileri gittin Hatice. Güvenç’i öldürtmekte neyin nesiydi? Bütün dikkatleri üzerimize mi çekmek istiyorsun?’’
‘’ Bak arkadaşım, Güvenç haddini fazlasıyla aşmıştı. Defalarca ikaz etmeme rağmen burnunun dikine gitmeye devam etti.’’
‘’ Neyse olan olmuş bundan sonra nasıl bir yol izleyeceğiz? Artık o ofisi kullanamayız. Polisin gözü devamlı ofisin üzerinde olacak.’’
‘’ Orasını sen düşünme hallederim ben.’’
‘’ Ankara’ya dönmeden Asayişi ziyaret edeceğim. Orada hava nasıl? Belki bir şeyler öğrenebilirim. Otele dönüyorum, telefonum devamlı açık. Haberin olsun. Hadi eyvallah.’’
****
Saat kaç diye sordu Eda, Serra saatine bakıp cevap verdi, ‘’ Yarımı geçiyor. Lafa tutma beni de şu kapıyı açayım.’’
Kısa bir uğraştan sonra sokak kapısını açıp sessizce içeri girdiler. Serra,
‘’ Beş on dakikada işimizi bitirip çıkarız. Sen karşıdaki odayı araştır, ben de mutfakla holü araştırayım.’’
‘’ ne aradığımızı bir bilsek?’’
‘’ Mızmızlanma da işine bak.’’
Neredeyse yarım saat olmuştu ki, elle tutulur bir şey bulamadılar. Bu sırada eda sessizce ‘’evraka evreka’’ dedi.
‘’ ben bir şeyler buldum galiba?’’
‘’ Getir bakayım, alt alta yazılmış bir listeye benziyor. Bu öldürülecek kişilerin listesi olabilir
.’’
‘’ Nereden anladın Serra, hayal dünyan çok geniş doğrusu.’’
‘’ Nereden mi anladım. Güvenç Beyin üzeri çizilmiş. Sıradakiler, Vera Suzan, sen, ben ve İlayda’nın yanlarına da çarpı işareti konmuş. Bu ne anlama geliyor biliyor musun?’’
‘’ Yani diyorsun ki sıra bizde. Doğru mu anladım?’’
‘’ Öyle görünüyor canım. Acele Büşra Amiri görmemiz lazım.’’
‘’ Yarın sabahtan önce olmaz. Zaten eve habersiz girdiğimiz için suç işledik. Fırça yiyeceğiz. Daha fazla oyalanmadan çıkıp gidelim buradan.’’
Bütün gece Serra’da Eda’da, uykularında olmadık şeylerle uğraşıp durdular. Daha önce gelen Serra, Eda’yı Asayişin bahçesinde bekledi. Eda,
‘’ Burada niye oyalandın Asayişe çıksaydın ya?’’
‘’ Pışşık önce geldim diye fırça yemeye hiç mi hiç niyetim yok. Yürü Asayişe beraber çıkalım.’’
Daha Asayişten içeri girer girmez, Büşra Amirin asık suratıyla karşılaştılar.
‘’ Kızlar doğru odama geçin ve beni bekleyin.’’ Eda,
‘’ Ama Amirim?’’
‘’ Ne diyorsam onu yapın. İnşallah dün için iyi bir mazeretiniz vardır?’’
Serra, acele ile cevap verdi,
‘’ Var Amirim, hem de bomba
gibi mazeretimiz var.’’
Biraz sonra Büşra Amir odasına dönüp, koltuğuna oturduktan sonra,
‘’ Anlatın sizi dinliyorum şaklabanlar.’’
Sözü önce Serra aldı. Nefes almak için susunca, Eda Serra’nın bıraktığı yerden devam etti. Nihayet konuşmasını bitirince,
‘’ Siz ne anlattığınızın farkında mısınız?’’ Eda,
‘’ Evet Amirim, eğriye eğri, doğruya doğru. Buyurun listeyi birde siz göz gezdirin.’’
‘’ Anladığım kadarı ile topun ağzında önce siz varsınız.’’ Serra,
‘’ İlayda’yı unutmayalım Amirim. Onun da hayatı tehlikede.’’
‘’Eda, bana Leyla’yı çağırır mısın?’’
Bir iki dakika sonra Leyla’da bizimle beraber, Büşra Amirin karşısında oturuyordu.’’
‘’ Leyla, Vera Suzan, bu kadın hakkında ne bulursan bana ver. Önemli bir isim olabilir.’’
‘’ Baş üstüne Amirim.’’
‘’ Size gelince, sizinle ben nasıl başa çıkacağım? İkiniz elinizde arama emri olmadan bir eve girip etrafı karıştırdınız. Bir kereliğe mahsus sizi affediyorum. Şimdi arkadaşlarınızın yanına gidebilirsiniz. Bu yaptığınızın bir daha tekrarı olursa…’’ Eda, Büşra Amirin sözünü keserek,
‘’ Amirim bizi de sürgüne mi gönderirsiniz?’’
‘’ Evet, hem de zevkle. Çıkın dışarı.’’
Leyla, uzun süren bir araştırma yaptıktan sonra bilgisayarın önünden kalkarken, kendi kendine konuşmaya başladı,’’ Vay anasına ne kadınmış be’’ diye konuşurken, yanından geçen Cansın,
‘’ Ne o kız, kendi kendine konuşmaya mı başladın? Desene seni de kaybettik?’’
‘’ Hiç sorma, bir kadın hakkında araştırma yaptım. Teröristin tekiymiş. Güya adı kırmızı listede arananlar arasında. Yaptıklarını bir anlatsam, aklın durur.’’ Cansın tam cevap vermeye hazırlanırken, Büşra Amirin sesi duyuldu.
‘’ Leyla, Cansın bırakın lak lak yapmayı. Yanıma gelir misin Leyla?’’
‘’ Hemen geliyorum Amirim.’’
****
‘’ Seni dinliyorum Leyla, İnşallah bir şeyler bulmuşsundur?’’
‘’ Bulmaz olur muyum Amirim. Kadın kanlı bir katil terörist. Kırmızı bültende arananlar listesinde üç numara. Çalışma alanı, daha çok Orta Doğu. Kim parayı bastırırsa onun köpeği oluyor. Yalnız bu arada dikkatimi çeken bir şey oldu.’’
‘’ Nedir dikkatini çeken şey?’’
‘’ Sanki birileri tarafından kollanıyor. Yoksa bu kadar rahat ortalıkta dolaşamaz.’’
‘’ Demek ki sırtını dayadıkları ağa babaları var.’’
‘’ Amirim, Serra ile Eda’yı gerçekten cezalandıracak mısınız?’’
Leyla’ya bakan Büşra Amir,
‘’ Sence cezalandırır mıyım?
‘’ Anladım Amirim.’’
****
‘’ Gece yarısı da olsa bu eve gelmek akıl karı değil Hatice.’’
‘’ Bu kadar korkak olma Halil. Şu anda Asayiş Şube, arkamıza bakmadan kaçtığımıza inanıyordur. Ama bu arada senin deşifre olman kötü oldu. Yeni düzenimizi kuruncaya kadar epey vakit kaybedeceğiz.’’
‘’ Merak etme, değişen bir şey olmayacak. Sen beni aptal mı sandın? Yerime adam bırakmadan kaçacağıma. Şinasi işleri aksatmadan yürütecektir.’’
‘’ Göreceğiz, inşallah dediğin gibi olur. Bir dakika dur. Burada bir terslik var. Eve girmişler, şimdi anlarız.’’
Şifonyerin çekmecesini açan Hatice, aradığını göremeyince, evi karıştırdıklarına daha çok inandı.
‘’ Listeyi almışlar, onların eline geçmesi iyi olmadı.’’
‘’ Bak ne diyeceğim. Şu Vera’yı niye ortadan kaldırmak istiyorsun anlamadım? Neden listedekileri ona havale etmiyorsun?’’
‘’ İyi soru kırk yılın başında bir kafan çalıştı. Yarın ilk işim vera’ya haber göndermek olacak.’’
‘’ O da senin ayağına tıpış tıpış gelecek. Duyda inanma.’’
‘’ Hele yarın olsun görürsün. Önce başımız derde girmeden şu evden çıkıp kaybolalım dostum.’’
****
Telefonunda bilindik bir numarayı tuşlayan Hatice, birkaç dakika bekledikten sonra, telefonun açıldığını fark etti. Biraz olsa sinirlense de, fark ettirmeden, konuşmaya başladı.
‘’ Geciktin Charles, bir daha olmasın.’’
‘’ Özür dilerim Hatice Hanım. Bir emriniz mi vardı?’’
‘’ Bana, Vera’yı bul ikna et karşıma getir.’’
‘’ Fakat efendim? Biliyorsunuz, Vera kolay kolay ikna olmaz.’’
‘’ Bildiğim şeyleri bana tekrar tekrar anlatma. Kavga için değil, ona bir iş havale edeceğim. Ne yap et ikna et. Merak etme, sende hakkını fazlası ile alacaksın.’’
‘’ Emredersiniz efendim, bana iki gün verin.’’
‘’ İki gün çok ama neyse?’’
Hatice Hanım kendi işine dalınca, Halil Amca, sessizce odadan çıktı. Biraz sonra evin köşesinden dönerek yürümeye başladı. Bir kafeden içeri girerek bir çay söyledi ve boş masalardan birine çöktü. Cebinden telefonunu çıkartarak, Büşra Amiri aradı.
‘’ Alo kızım Büşra,’’
‘’ Halil Amca? Senin için yakalama emri var.’’
‘’ Emri falan boş ver Büşra. Onların hepsi oyun. Bu günlerde Hatice’nin yanında takılıyorum. Hatice Vera ile buluşup, Hafsanur’u ona ihale edecek. Biliyorsun Vera, uluslararası bir terörist ve bu akşam yurda giriş yapacak yarın İstanbul’da olur. Kadının gelişini Ankara adım adım izliyor. Sende dokunma ve izle. Aynı zamanda seni Cemile’ye de götürecek. Ben sana haber verince kıskıvrak yakalarsın.’’
‘’ Bu bizim için çok önemli bir haber. Seninle buluşup uzun uzun konuşalım Amca. Beni bilgilendirmeyi unutma’’
‘’ Önce şu Vera işini halledelim, oturup konuşuruz.’’
‘’ Tamam, Amca dediğin gibi olsun. Büyük oynuyorsun, kendine dikkat et.’’
Halil Amca biraz daha kafede takıldıktan sonra, Hatice’nin yanına döndü.
‘’ Ortalıktan kayboldun Halil?’’
‘’ Baktım işlerden başını kaldırmıyorsun, kendime öğle yemeği ısmarladım. Bu arada sen ne yaptın?’’
‘’ Vera ile iki gün içinde buluşacağız ve ondan Hafsanur’un işini bitirmesini isteyeceğim.’’
‘’ Sende taktın hafsanur’a, yapacak başka işin mi yok?’’
‘’ Nasıl takmayayım? Kurduğum tezgâhın ağzına sıçtı bıraktı. Tamda tarihi eser kaçakçılığına başlıyordum.’’
‘’ Bunu ben niye bilmiyorum?’’
‘’ Çapsız çapsız konuşma Halil. Ancak tezgâhı ayarlayabildim. Sana anlatmaya fırsat kalmadı.’’
‘’ Hadi dediğin gibi olsun.’’
****
Çarşamba günü öğleden sonra Vera, İngilliz’le beraber Hatice’nin ofisinden içeri girdiler. Vera’yı karşısında gören Hatice’nin elinde olmadan yüzüne bir gülümseme yayıldı.
‘’ Bak sen karşımda kimi görüyorum?’’
‘’ Eski dosttan düşman olmaz derler. Hatırlatırım Hatice.’’
‘’ Orada dur Vera, senin bir tek dostun vardır. Oda para. Kimin parasını alırsan, onun düdüğünü çalarsın. Neyse biz konumuza dönelim. Sana verecek bir işim var.’’
‘’ Şimdi anlaşıldı derdin. Sen söyledin, benim dostum paraydı biliyorsun.’’
‘’ Orasını düşünme. İstanbul Avrupa yakası Asayiş şubeden, bir komiserin leşini önüme atacaksın. Anlaşıldı mı?’’
‘’ Parayı peşin alırım güzelim. Aslında böyle basit işlerle ilgilenmiyorum ama İngiliz’e dua et. Beni nasıl ikna edeceğini iyi biliyor doğrusu.’’
‘’ İngiliz’in yatakta bayağı iyi olduğu anlaşılıyor.
‘’ Tahmin edemeyeceğin kadar çok iyi. Ama bunları boş ver. Sen bana işin bütün detaylarını anlat. Birde komiserin fotoğrafını isterim.’’
Hatice, çekmeceden ufak bir resim albümü çıkartarak, içinden birkaç fotoğrafı çekip aldı ve Vera’ya uzattı.
‘’ Oo Komiserimiz bizden. Oldukça da güzel kız. Ne alıp veremediğin var onunla?’’
‘’ Seni ilgilendirmez, buda onun dosyası. Onun hakkında bilmen gereken her şey yazılı.’’
‘’ Şimdi dostumu konuşalım, bu iş içim üç milyon alırım. Berlin’e bir uçak bileti isterim. Dikkat çekmeden sıradan bir otelde, özellikle Aksaray civarında olsun. Bir haftalık oda tutacaksın. Şehnaz Tütüncü adına olacak. Paramı peşin alırım. Bundan sonrada peşimi bırakacaksın.’’
‘’ Anlaştık adi kaltak.’’
‘’ Bak bu hoşuma gitti bana kaltak diyene bak. Şu andan itibaren peşimi bırakacaksın.’’
‘’ Kabul ama sende az değilsin. Bana attığın kazıkları sayarsam buradan…-‘’
Vera, Hatice’nin konuşmasını kesti, elini uzatarak,
‘’ Birbirimizin yoluna çıkmadıkça, benden sana zarar gelmez. Terörist sözü. Bana öyle demiyorlar mı? Hâlbuki ben hayatın akışına yön veriyorum.’’
Tokalaştılar. Üç milyonu bir çantaya koyan Hatice, Çantayı Vera’ın önüne itti. Vera kalkmaya teşebbüs edince,
‘’ Bekle şu otel işini de halledeyim öyle gidersin.’’
Birkaç telefon konuşması yaptıktan sonra bir kâğıda otelin adını ve adresini yazarak Vera’nın önüne bıraktı. Adresi alan Vera, ‘’ Benden haber bekle’’ dedikten sonra ofisten çıkıp, gözden kayboldu.
Çantayı getiren müstahdem,
‘’ Haddim değil efendim ama öylece parayı verdiniz. Ne senet ne de sepet.’’
‘’ Senin bu işlere aklın ermez Mahmut. Zaten bu parayı ondan çalmıştım.’’
Bu sırada ofisten içeri giren Halil Bey,
‘’ Vera’dan haber var mı?
‘’ O iş halloldu Halil’çiğim.’’
‘’ Nasıl?’’
‘’ Şimdi bir tek iş kaldı, Asayiş Şubeye haber uçurmak. O işte sana düşecek ama Daha sırası var.’’
‘’ Beni hep devre dışı bırakıyorsun. Başından sonuna kadar anlat her şeyi bilmek istiyorum.’’
‘’ Boş şeylerle yorma kafanı onunda sırası gelecek.
****
Yenikapı’da bulunan Batan Güneş otelinin ikinci katındaki odasına çıkan Vera, vakit kaybetmeden, çantasından telefonunu çıkartarak, bir numarayı tuşladı. Telefon açılınca, hayretle ‘’ Hanımefendiye bak sen. Bu gün erkenci. Neyse bu daha iyi oldu’’ diye düşündükten sonra,
‘’ Moly tatlım uyandın mı?’’
‘’ Sayenizde ablacığım, uyumak ne mümkün.’’
‘’ Şimdi bana sitem etmeyi bırak ta kaldığım otele gel. Sana kraliçeler gibi bir hafta yaşatacağım.’’
‘’ Yine beni bir belanın içine sokacaksın ya, yine de geliyorum.’’
Telefonu kapatıp masanın üzerine bıraktı ve yatağa uzandı. Tam içi geçmişti ki, Moly’nin içeri fırtına gibi girdiğini gördü. Başına dikilen ikizi kendisine ateş saçan gözlerle bakıyordu.
‘’ Demek bir otelde bana yer ayarladın. Gönlümce gezip oyalanacağım. Öyle mi abla? Bıktım senin dalaverelerinden, düş artık yakamdan. Benden on on beş saniye önce doğdun diye abla dedik ama bir yere kadar.’’
‘’ Bitti mi güzel kardeşim?
Uzandığı yerden kalkan Vera, çantayı açıp bir deste para alarak saydı ve Moly’e uzattı.
‘’ Burada beş bin lira var. Gönlünce harca, canın ne çekerse al. Yetmediği yerde sana destek çıkarım. Buda otelin adresi. Güle güle kardeşim, ablanın biraz uykuya ihtiyacı var.’’
Parayı alan Moly elindeki kâğıtta yazılı adresi okudu. Ablasına teşekkür etmek için dönünce, ablasının çoktan uykuya daldığını gördü. Sessizce kapıyı açıp, dışarı süzüldü ve yine sessizce kapıyı kapatarak merdivenlerden inmeye başladı.
****
‘’ Aytekin, senin telefona bir fotoğraf gönderdim. Bak bakalım bu kadın otele giriş yaptı mı?’’
‘’Bakıyorum efendim, resmi gördüm. Hayır, efendim böyle bir bayan otelimize giriş yapmadı…’’
Sesini birden alçaltan Aytekin,
‘’ Hatice Hanım şimdi içeri girdi, bana doğru geliyor.’’
‘’ Sakın hizmette kusur etmeyin, çok kıymetli misafirimdir.’’
Halil Amcaya bakarak konuşmaya başladı,
‘’ Eğer çok büyük bir aksilik çıkmazsa planım tıkır tıkır yürüyecek. Bunun şerefine içilir Halil.’’
‘’ Valla senden korkulur Hatice, Uluslararası bir teröristle bile, kedi fareyle oynar gibi oynuyorsun.’’
‘’ O kadarda değil.’’
‘’ Çok ta alçak gönüllüsün doğrusu.’’
‘’ Huyum kurusun. Bırakalım şimdi boş boş konuşmayı daha işin başındayız.’’
‘’ Son bir soru, duyduğuma göre Vera mükemmel Türkçe konuşuyormuş? Bu nasıl oluyor?’’
‘’ Vera, uluslararası terörist, tam sekiz dili, ana dili gibi konuşuyor bunların arasında Türkçede var. Merakını tatmin edebildim mi?’’
‘’ Bana da evet demekten başka çare kalmıyor.’’
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.