- 381 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kardeşim
Yazın o kavurucu sıcağında arabamla giderken radyoda çalan şarkılara eşlik ediyordum,yada etmeye çalışıyordum. Şehre girmeden çevre yolunu takiben şehir dışındaki hastanenin oto parkına arabamı park ettim. Eşim sırtımı şöyle bir yokladı ve “çok terlemişsin üstündekileri çıkar yoksa hasta olcaksın” dedi. Böyle durumlarda eşim her zaman arabamda bir çanta içinde birkaç adet iç fanilası ile külot , tişört veya gömlek bulundururdu. Arabamın yanında etraftakilerin bakışlarına aldırış etmeden fanilamı ve tişörtümü değiştirip hastanenin ziyaretçi giriş kapısına yöneldim. Hem pazar hemde ziyaret günü olduğundan kalabalıktı. Ama burada diğer hastaneler gibi ziyaret belirli saatlerde değildi. Kurallar uymak kaydıyla hasta yakınları her zaman ziyarete gelebiliyorlardı.
Giriş kapısının yanında beklerken içimden bir ses”hadi gir ziyaret et” diyorsa da dedi başka bir ses de “boş ver dön git” diyordu. “Hadi girelim” dedi eşim. “Gel şu ağacın altına oturalım da biraz soluklanalım” dedim. “Bırak şimdi soluklanmayı hadi girelim”
Kapıdaki kalabalık arasında eşimle birlikte hastaneye girip hasta koğuşlarının olduğu katlara çıkmak üzere asansörlere doğru yürümeye başladık.
Biz iki kız bir oğlan orta halli memur ailesinin çocuklarıydık. Kardeşler olarak birbirimizi sever ve kollardık. Küçük kız kardeşim öğretmen oldu öğretmenle evlendi. Ben devlet dairesinde memur olarak görev yapıyordum. Ortanca kız kardeşimiz ise bir bankanın muhasebe müdür yardımcısı oldu ve bankanın müdürüyle evlendi.
Eniştemiz iki oğlan kardeşti ve hali vakti oldukça iyi idi. Eniştenin memleketinde epeyi arazileri vardı.Bunların yanında da başka gayrimenkulleri de vardı. Yani eniştemiz çok varlıklı biriydi.
Enişte sessiz sakin konuşmaktan ziyade dinlemeyi seven efendi biriydi.
Bir erkek çocuk ile bir kızları oldu. Am bizim kız zaman içinde belirgin olarak değişmeye başladı. Gerçi çocukluğumuzda da bazı şeylere burun kıvırır,kapris yapardı . Zor beğenen biriydi. Çocuklarının ikisi de Ünüversiteyi bitirdiler. Eniştenin çevresi nedeniyle de hemen iş buldular.
Bu arada bizim kız kardeş çok değişmişti. Neredeyse onu ziyaret etmek için bizden kim olursa olsun sanki randevu almak gerekiyordu.
Annemiz be babamızda ölünce kalan bir evin paylaşılması sırasında çıkarttığı hiç yoktan bir bahanelerle kopmak üzere olan ipleri iyice kopardı.Gerçi sonunda anlaşma olmuştu ama bizim kız bana küsmüştü.
Bu arada erkek çocuk iyi bir üniversiteyi bitirdi,yurt dışına doktorasını da yaptıktan sonra iyi bir şirkette iş buldu. Kız ise oda üniversiteyi bitirdi ve bizim kardeşin tüm itirazlarına rağmen orta halli bir kişi ile evlendi. Burnu havalarda olan kardeşim kızının düğününe bizi çağırmadı. Zaman zaman duyduklarıma göre kız kardeşimin kızının kocası kendisinin başından beri hor görüldüğü gerekçesi ile kardeşime başlarda gizli ama sonraları açıktan tavır almaya başlamış.
Bir müddet sonra enişte rahmetli oldu. Onun cenazesine dahi çağırılmadık. Neden sonra eniştemin vefat ettiğini başkalarından öğrendim.
Kardeşimin kızı ve oğlu zaman içinde annelerinden kopmaya başlamışlar. Çünkü bizim kız , çocukluğumuzda olmayan ama daha sonraları nasıl edindiyse edindiği kendi katı kurallarını uygulamaya devam edince çocuklarda yavaş yavaş kopmaya başlamışlar. Bir müddet kardeşim çocuklarına mirastan mahrum ederim baskısıyla tehdit etmişse de herhalde çocuklar sonraları paraya da önem vermemeye başlamışlar.
O burnu büyük,küçük dağları ben yarattım, benim param var ben istediğimi yaparım düşüncesi yerini yavaş yavaş yerini ben ne yaptım pişmanlığına terk etmeye başlamıştı.
Ev işlerine yardımcı bir bayanla işler ne kadar sağlıklı yürürse bir zaman öyle gitmiş. Zaman içinde hastalanmış. O sevilmeyen damadı tarafından doktor doktor dolaştırılmış . Artık kısa bir ömrünün kaldığı gerçeğini sonunda öğrenmiş.
Daha önce havalarda dolaşan kardeşimin ayakları yere basmaya başlamış ama bir bakmış etrafında ne küçük kız kardeşim nede ben varım. Sadece oğlu ile o sevmediği damadı ve kızı var.
Hastane koğuşlarında yattığı o bitmez tükenmez bilmez çok uzun gecelerde özel koğuşunda gözlerini tavana dikip geçmişi acı acı hatırlayarak yaptıklarının tüm bunlara değip değmediğini sorgular olmuş.Hayatta olan abisi ile kardeşini arayacak ama arama cesaretini bir türlü kendinde bulamıyormuş. Damadı kardeşimden habersiz bir gece hem beni hemde küçük kız kardeşimi arayıp durumu anlatıyor. Kayınvalidesinin bizleri arayacağını ama daha önce yaptıklarından utandığından bizleri arama cesaretini kendinde bulamadığını söyledi.
Bende ilk eşimin vefatından sonra yeniden evlenmiştim. Bu hanımımda kardeşimle iyi niyetle diyaloğa girmeye çalışmışsa da kardeşimin telefon konuşmalarında iyi niyetli görünmesine rağmen hiç bir iyi adım atmamıştı. Zaten kardeşim oğlumun düğününe ve benim ilk eşimin vefatına da gelmemişti. Hatta bir bayramda “ sen büyükte olsan kardeşini ziyarete gidelim” diye onun evine gitmiştikte evde yoktular geri döndük. Bir gün küçük kardeşim bizi ziyarete geldiğinde eşim öteki kardeşim içinde bazı hediyeler koymuştu ama tam kapıdan çıkarken telefonla küçük kardeşimi arayan diğer kardeşim” eğer abimlerin bana yolladıklarını alır ve bana getirirsen seninle de ilişkimi keserim” diye tehdit etmesine rağmen küçük kardeşim”olsun ben götüreyim belki ikna ederim” demişti,ama yinede almamış.
Sahip olduğu zenginlikle sonradan edindiği huylar, ayaklarının altındaki kumları o farkında olmadan yavaş yavaş onu zaman içinde tam bir yalnızlık içine çekmişti.İşte bir zamanlar kendinde var olan mevki ve daha çok para için etrafına kırıcı olan kardeşim şimdi hastanede gün sayıyordu.
Asansörle ineceğimiz kata geldiğimizde Onkoloji servisinin bekleme salonunda yeğenimi gördüm. Yeğenimi son gördüğümde Orta okulu yeni birmiş Liseye başlayacaktı. O tanıdı beni. Yanındaki kişide eşiymiş. Oturduk başladı ağlamaya. Annesinin beni çağırdığından haberleri yokmuş. Ama yalnız kaldığında gözleri dolu dolu olduğunda “nevar” diye sorulduğunda “ yok bir şey” deyip geçiştiriyormuş. Oda yaptıklarından bin pişman ama bir türlü bizi aramak için eli telefona gitmiyormuş.
Annesinin yaptıklarının kusuruna bakmamamızı söylüyordu Çok kısa zamanı varmış.
Kardeşimin kaldığı özel odaya gitmek için ayağa kalktığımızda,bana ve aileme daha önceki yaptıkları aklıma geldikçe ayaklarım sanki geri geri gidiyordu. Eşim “ Gidelim” dedi. Bekleme salonu ile kardeşimin yattığı odaya kadar geçen o çok kısa sürede tüm yaşadıklarımız bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçti.
Özel odanın kapısına geldiğimizde” müsaade ederseniz ben yalnız girmek istiyorum” dedim.Kardeşimi yaklaşık18 senedir görmüyordum. “Sizler beni bekleme salonunda beklermisiniz” dedim. Kardeşimin kapısı aralıktı.Bir müddet kapının önünde durup üstüme başıma çeki düzen verdim. Girip girmemek arasında tereddüt ederken nasıl olduysa kapıyı yavaşça açtım. Kardeşim tam kapının karşısında pencerenin yanında yatıyordu. Kolunda serum, ağzındaki maske ile de oksijen veriliyordu. Soluk alıp vermesinde bellikli epey zorlanıyordu.
Kapının önünde ne kadar süre öylece kaldım bilmiyorum. İçeri girdiğimde kardeşim kafasını hafifce bana doğru çevirdi ve öylece kalakaldı. İçeri çökmüş ,pişmanlık anlatan gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı. Konuşamıyordu ama gözleriyle,yüz ifadesiyle sanki benden özür diliyordu.Kolunu kıpırdatacak hali yoktu. Bir zamanlar paraya dayalı kuvvetiyle etrafını ezip geçen o kadın şu yatakta yatan kişimiy di ? O heybetli,küçük dağları ben yarattım edasında olan kadın gitmiş, onun yerine saçları dökülmüş zavallı aciz bir kadın gelmişti.
Bir müddet yatağının yanında öylece dikildim. Eskiden kalma bir iç güdüyle sarılacak olsam sanki beni elleriyle yavaşça iten o kadın,kardeşim aklıma geliyordu.Bir müddet ne yapacağımı bilmeden öylece ona baktım. Oda bana bakıyordu. Ne bir şey söyleyebiliyordu nede bir hareket yapabiliyordu. Ağlamasını bile gururundan beceremeyen kardeşim nasıl olduysa şimdi sessizce akan gözyaşılarına aldırmadan ağlıyordu. “Geçmiş olsun abla” kafamı çevirdiğimde hemen arkamda küçük kız kardeşim duruyordu. Oda ağlamaya başlamıştı. Yavaşça çömelerek elini avuçlarımın içine aldım. Senelerdir hiç görmediğim sevgi pırıltıları vardı gözlerinde. Tokalaşırken, sarılırken mikrop kapacak diye kaçan kadın,olan son gücüyle avuçlarımın içindeki eli ile ellerimi tutmaya çalışıyordu. Benimde gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı. Serum takılı eliyle güçlükle ağzındaki oksijen maskesini çıkardı diğer elini güçlükle havaya kaldırdı,küçük kardeşimi işaretle yanına çağırdı. Bir eli benim avucumda diğer eli küçük kardeşimin avucunda bir müddet öylece kaldık. Nasıl olduysa oldu ben ve küçük kız kardeşim yatakta yatan kardeşimizi sevgiyle kucaklamak istedik. Oda bunu istiyordu ama gücü yoktu. Yatakta bir yumak olmuş ağlıyorduk. Odaya giren hemşirenin ikazıyla neden sonra ayrıldık ve kardeşimin yatağının kenarına oturduk. “Teyzeciğim bak kardeşlerin gelmiş” dedi hemşire hanım. Ama kardeşimizin konuşmaya mecali yoktu. Sadece gözleriyle konuşuyordu.Eşimde odaya geldi. “Bak buda benim eşim” dedim memnun oldum dercesine hafifce gözlerini kapadı açtı.
Senelerdir hasret kaldığımız kardeş sevgisine demek bu hastane odasında son verecekmişiz. Gerçi o bizimle tek kelime konuşamadı ama geçmişinden özür dilediği her halinden belli oluyordu.
Peki, yıllarca bir kor gibi yakan kardeş sevgisi bu hastane odasında bitti mi ?
Bu gün kardeşimizi defnettik,eve döndüğümüzde yeğenim bir mektup uzattı. “ Dayı bunu annem siz hastane ye gelmeden birkaç gün önce yazdı ve ben vefat ettikten sonra abime ve kardeşime verirsiniz diye tembih etti” dedi.
Ben bir kenara çekildim, mektubu açtığımda çok kısa bir yazı vardı;
Sevgili abiciğim,
Beni affedebilecek misin, eğer senin üzerinde hakkım varsa hakımı helal ediyorum, pek yüzüm yok ama sende bana hakkını helal edermisin abiciğim !
Kardeşin
Ne olursa olsun aramızda ne geçerse geçsin biz kardeştik, nasıl helal etmem.!
Kamil ERBİL
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.