- 569 Okunma
- 2 Yorum
- 4 Beğeni
MÜREKKEP LEKEM...
Tartaklanmış düşlerim var benim, hafız üstelik müsebbibi kayıp bir arazide s/onsuzluğa karışmışken.
Bir bültense sür manşet ve alt yazı geçtiğim.
Mürekkep lekemse en güzel yaptığım makyaj ve sözcükler rimelim akan imgeler ırmak bildiğim yaşımda saklı bir pudranın pembeliği ile bütünleşen ruhum.
Saçımda boyanın izi yokken beyazlar hayatın sunumu.
Reçber’i yüreğin ve ifrit bildiğim gölgelerden uzağa savrulduğum.
Bir yemin ettiğim.
Bir yitim babında elimden kayan hayatın gemi ve yemi elbet derlediğim değil darlandığım hüzün denen martavalda bazen ıskaladığım mutluluğun ıslıkladığı kadar yaşımla yeşeren bir çiçek olmanın özlemi ile dolup taştığım…
Hatırası mazinin elbet o geniş mecrası Rabbin.
Muhteva eden neyse yüreğin ikramı ve geçimsiz sözcüklerden kendime inşa ettiğim gönül köprüsü.
An itibari ile tartaklanmış hayatımdan damlayan esrik sözcüklerin akıbeti de tartışılmaz ve asıl yüzlü gün ışığı askıntı olan rüzgâr muteber duyguların müstesna fısıltısı.
Ben bir iklimim, sevgili hafız ama bildiğin iklimlerden değil bilakis ikilem yüklü mevsimin hasret duyduğu ışığım.
Hasat zamanına odaklandığım haset kimse varlığımdan öteye gitmesini temenni ettiğim.
Muteber olan güzellikler insanı ihya ederken ve müstesna sözcükler iken sözlüğün gizinde saklı ve işte tempolu bir yürüyüşle hareketsiz geçen günlerinden de hakkından geldiğim.
Mütemadiyen sorgulayanlar.
Muteber duyguları yok sayanlar.
İnsan denen mahlûkata bakıp da kimse hakkımda ahkâm kesen ansızın inanasımın geldiği ve kendimle restleştiğim kadar rastladığım insanların girdabına sokmalarının da an meselesi olduğu.
Çıfıt çarşısı yürekler ve kirli paslı söylemler.
Bir münazaranın eşliğinde mütereddit varsayımlardan uzakta kalmak adına savunmamı en yüksek mahkemeye sunmanın verdiği huzurla gözlerimi kapatıp vicdan denen yastığın da yumuşak dokusunda saklı iken gecenin ç/ağrısı hangi düşse ya da kâbusa benzeyen ışık oyunlarından gözlerimi alamadığım kadar gözümden düşen onca insanı Allah’a havale etmenin verdiği güç ile yeniden güçlenen yürek ambarımı gagalayan kuşların kanatlarında yok olup sonsuzluğa kavuşma arzusu.
Bir handikapsa gece.
Bir rutinse özümsediğim.
Bir rabıta iken esen.
Bir rakımsa beni reddeden.
Bir renkse siyahın gerisinde kalan ve öncüsü masum beyazın her göz kırptığında yaslandığım gökkuşağında saklı bir ırmak gibi yüreğin damlalarından arz ettiğim bir şelalede yıkanmanın verdiği huzurla çatık kaşlı dünyayı cennete dönüştürme tutkum ve nutkumla serildiğim o devasa boşluk.
Varlık katsayım mı ya da hiçliğime muhalif sözcükler mi?
Reşit acılar mı yeknesak adımı çağıran yoksa ergen aşklar mı?
Mutluluk ve masumiyet ve aşk ile eşleşen sair duygu.
Nöbet tuttuğum aşk ikliminde yüksekten atanlara aldırmadan en yükseğe konma tutkumla inip çıkan adımlar misali hidayetin basamaklarında ilerlemenin verdiği öz güven huzurla ben ezelden kalbimi Rabbime yaslamışken ve yine O iken içimdeki alemi dinleyen ve derleyen yaşlarımdan mütevellit bir yasın da armağanı iken hüzün çekmecemde saklı duran sırların fısıltısına kulak vermenin verdiği bir ambiyans olsa olsa elbet kalemin dirliğine dinginliğine sığınmanın da verdiği o avuntu…
YORUMLAR
Bir çağrıdan da ziyade ziyadesiyle ağrıyan yüreğiniz bazen bir ağıt bazen bir lahit bazense bir anekdot gibi varsın siz yaşarken aralıksız ıskalayın mutluluğu yeter ki içinizdeki sızıyı sonlandıran Rabbiniz olsun elbet sevmenin gücü ile katlanan yaşama sevincine eşlik eden o İlahi Işık bir çağrı mekanizması iken diğer alemde de kabul görmenin şimdiden verdiği umut ve huzur ile iki alemde de kucaklanmanın verdiği güven duygusunda tek tek sekerken bitimsiz duygularınız ve hayal gücünüzün feri de sonsuzluğa değin yanarken.
Bir mevsimden öte kara kışın esintisinde haiz olduğunuz bahar coşkusu hele ki umuda ve sevgiye dem vurup da İlahi Aşkın tek kıvılcımında doğan huzur ve mutluluk yok mu…
Günümüz dünyası günümüz insanı en başta maddi açılımlar maneviyata rest çekip insan doğrudan elini eteğini çekip de sahiplenme duygusu ile baş başa kaldığı.
Aidiyet duygusu illa ki eşlik eden.
Amacın ya da aracın ihaneti.
Sessizlik belki de en güzel beste ve yalnızlığın güftesinde saklı nidalar.
Siz haykıramazken sizin yerinize sizi savunan biri var madem ve matemin öncüsü iken esen meltemin dirayetinizi sınadığı.
Süklüm püklüm yaşamadan ve hayatın sefasını değil cefasını yüklendiğiniz ve yaşanan can pazarında canandan önce can iken önem arz eden lakin siz sevdiklerinizi canınızdan önce önemser ve düşünürken elbet olan yine size oluyor.
Renkler asi/l.
Renkler coşkulu.
Renkler hulasası evrenin ve gökte saklı kuşağı göğün ve yaralı çocuk gelinin buruşuk kırmızı kurdelesinde bir yanıp bir sönen yaşama sevinci ve yaşama sarılma ihtiyacı.
Bir mizansenden doğan o gülücük.
Bir gülücük iken eşlik eden içinizde saklı hüzne.
Bir hüzünden de öte sarmalında bilinmezin bilindik tüm duyguların aslında bir alıntı mahiyetinde ve de sevginin çalıntı olduğuna haiz olan gölgeler.