- 271 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Vergi
Not: İslâmiyet’te bilgi yazısının bir konusudur.
Vergi
Kaynağı devlette vergilendirilmeyen gelirlerde vergi vermemeyi tercih ederek vergi sorumluluğundan kaçınılmaktadır. Vergi vermekle yükümlü mükelleflerin, vergilerini en aza indirme çabası, vergi vermeme çabaları olmakta, vergi sorumluğu ihlal edilmektedir. Vergi hukukunun tamamen veya kısmen dışında kalınarak, hukuka aykırı bir durum, nahoş ekonomik durum, haksız kazanç söz konusudur.
Türk vergi sisteminde çeşitli konularda yer alan kanunla belirlenen giderler, zarar mahsubu gibi düzenlemelerle vergide özgürlük unsurunun sınırları çizilmiştir. Vergi güvenlik kurumlarında vergide özgürlük ilkesine uygun hareket etmeyi sağlayan düzenlemeler bulunmaktadır.
Vergide adaletli olma ilkesi sık sık dile getirilen bir söylemdir. Bu kavram dönemden döneme farklılaşarak tarihsel dönemlere göre değişkenlik göstermektedir. Semavi dinlerde verginin olduğu gibi çağdaş devletlerde de vergi sisteminin olduğunu görmekteyiz. Verginin mükellefler açısından adil bir şekilde açık bir şekilde belirten Adam Smith’tir. Akademik ve felsefi anlamda, siyasi düşünürler tarafından benimsenip hukuksal olarak uygulamaya konmuştur. İlk olarak İtalyan anayasasında uygulamaya konan vergide adalet eşitlik sistemi, sonra diğer devletlerde uygulanmaya başlanmıştır.
Vergilendirmede fayda yaklaşımı, fayda kuramı ve alınan vergiyle kamu hizmetlerini gerçekleştirme çabası bulunmaktadır. İktidar prensiplerinin yönetimi doğrultusunda vergilendirmede, özellikle ulus devletlerde vergide fayda kuramının daha başarılı olduğu görülmektedir.
Anayasanın 73. Maddesine göre “kamu giderlerini karşılamak üzere” ifadesinin fayda yaklaşımına yaklaştırdığını, “ödeme gücü mali iktidarı” ve 2. Fıkradaki gibi dengeli, eşit ve adil maliye politikasının amacıdır. Vergi kaçakçılığının önlenmesi için çifte vergilendirmenin önlenmesiyle vergide adalet sağlanmaya çalışılmaktadır. Ödeme gücü az olanlar, kendisin ve ailesinin geçimini sağlayacak kadar sermaye kazanan bireyler ve en az gelir ise bu gelirinde altında olan bireylerdir. En az geliri olanlar vergi alınmaması gereken gelir gurubu olarak tanımlanmaktadır.
.OECD ülkeleri ile ülkemizi karşılaştırdığımızda ülkemizin Vergi yükü yaklaşık o ülkelerden 10 puan düşüktür. Türkiye’deki kayıt dışı ekonomiye eklendiğinde vergi yükünün %24,9’dan %20 ‘altına düşmüştür. Vergi idare denetim personelinin yetersizliği veya farklı eksikliklerden kaynaklanmaktadır. Net olarak bilinen tahsilatın düşük olmasıdır. Dolaylı vergilerin payının yüksek olması, düşük gelirli mükelleflerin aleyhine olmaktadır.
Gelir Vergisinin 103. maddesinde gelir Vergisi tarifesi dilimleri düzenlenmiştir 123. maddesinde de bu dilimlerin güncellenmesi, tarifenin dilimlerinin arttırılmasına ilişkin yetki maddesi var ve bu tarifenin dilimleri her yıl yeniden değerleme oranıyla güncellenmektedir.
Türkiye’de toplam Kurumlar Vergisi tahsilatının ortalama%35’ini 100 mükellef ödemekte, diğer kalan 806.522 Kurumlar vergisi mükellefi ise, kurumlar vergisi mükellefinin %65’ini ödemektedir. 40 dönüm arazi sahibi çiftçiden buğday satışındaki kesinti 1.650, iki dönüme yakın arazi sahibinin satışındaki kesinti aynıdır. Yine aynı nahoş durum 5 büyük baş hayvanı olan çiftçiden yapılan kesintiyle 149 büyük baş hayvanı olan çiftçiden yapılan kesinti aynıdır. (Çağdaş; 2020; 86-93)
Kamu harcamalarının temelini oluşturan vergilerdir. Vergi kültürünü halkın bazı kesimlerinin benimseyememesi ve devletin denetimlerinde, uygulamalarında eksikliklerin olmasından dolayı hoş olmayan durumlar ortaya çıkmaktadır. Bir daire alım satımında dahi, vergiyi az vermek için alınan veya satılan malın fiyatı anlaşarak düşük gösterilmektedir. Toplumların vergi anlayışında, kültüründe farklılıklar mevcuttur. Irkına, dinine, kültürüne göre sorumlulukları değişkenlik arz etmektedir.
Vergi Sorumluluğu
Ekonomik faaliyetler topluma yön veren unsurlardan sadece bir tanesidir. Halkın refahının sağlanmış olması veya çeşitli denetim ve uygulamalarla halktan vergi toplanması vergi alanında tüm eksikliklerin giderilmesinde yeterli olmaz. Önemli olan bütün kurallarla vergi kaçırılmanın önüne geçilmesinin yanında, vatandaşın vergi ve diğer sosyal sorumluluklarında devletine ve milletine hizmette hiçbir müeyyide olmadan hizmet etmesini sağlayacak kültürün, inancın aşılanması gerekmektedir. İnsanların ekonomik faaliyetleri, onların bilgisini, kültürünü, inancını, bilincini yansıtmaktadır. Vergiyi veren tarafta ekonomik kültürün içinde bulunan aktif belirleyici taraftır.
Vergi kültürü, ekonomik, sosyal, tarihi, dini ve psikolojik unsurlardan etkilenen bir unsurdur. Günümüzde bu ve benzerini unsunlar medya ve internetin her yerde olmasından dolayı, kozmopolit bir hal alarak, insan zihinleri her şeyi normal görmeye başlamıştır. Bu bakımdan aileden medyaya ve eğitimden hukuki düzenlemelere kadar, toplum vergi bilinci ve kültürünün ehemmiyeti ile ilgili bilgilendirilmeler yapılmalıdır. Ulusal ve uluslararası kültürle, toplum vergi mükellefleri ilintili olduğu için, toplum önce eğitilmeli ve bilinçlendirilmeli, sonra vergi hukukunun eksiklikleri giderilmelidir.
Düşük gelirli vatandaşlar parasal faydası düşük olduğu için yüksek gelirli vatandaşlara oranla daha az vergi kaçırma eğiliminde bulunmaktadırlar. Vergi ahlakı toplum kesimlerinin, kültürüne inancına duygularına ve azda olsa siyasi görüşüne göre değişkenlik arz etmektedir. Bu anlayışın nedeni, benim tarafım senin tarafın diye hoş olmayan duyguları aşamadığımızdan, bizim tarafımız anlayışını kavrayamadığımızdan kaynaklanmaktadır.
Eksiklik sadece tolumun vergi mükelleflerinde değil, diğer görevlilerinde de bulunmaktadır. Toplumlar arası vergi anlayışı farklılık göstermektedir. Toplumda yaşayan, dili, dini, ırkı farklı olan, bireylerinde nasıl vergiye tabi tutulması gerektiği incelendikten sonra, bireylerin maddi gücüne göre kapsamlı bir vergi sistemine ihtiyaç vardır. İnsanları inancına, kültürüne, çevresine siyasi görüşüne göre değerlendirdiğimiz hezeyan davranışlar yok edilmelidir. Nahoş düşünceler, toplumda ayrılığa ve kutuplaşmaya yol açmaktadır.
Yönetimde, görevlendirmelerde ehliyet ve liyakat vazgeçilmez unsurlardan olmalı ve alanında başarılı olan, uzman olan kim olursa olsun, vergi hukukuna aykırı bir davranışta bulunduğu zaman, mükellef veya görevli statüsüne bakılmaksızın gereken müeyyide uygulanmalıdır. Vergi sorumluluğu kendimizin ve toplumun çeşitli hizmetlerinin karşılanması ve devletin güncel ve güçlü olması için ehemmiyetlidir. (Gencel, Kuru;2012;29-60)
Vergiyi yararlandığımız kamu hizmetlerinin bedeli olarak yorumlamak, tanımlamak, kavramak, doğru algılamak bakımından önemlidir. Vermiş olduğumuz vergilerin hizmet olarak topluma yansıyacağı bilinci, verginin doğru algılanmasını sağlayacaktır. Devlet ne kadar güçlü olursa kendimizin ve toplumun alacağı hizmet o kadar fazla olur.
Çeşitli cezaların vergi olarak yansıması ve verginin zorla alınan ceza olarak algılanması yanlıştır. Bireylerin daha rahat ve güvenli yaşayabilmeleri için, vergi sorumluluklarını yerine getirdiklerinde uzun vadede sağlayacağı yararları düşünmelidirler. Verginin önemi bilinci gerekliliği ve her bireyin vergi sorumluluğu ve öneminin farkında olma bilinci anlatılmalıdır. Kötü niyetli birey ve görevlilere fırsat vermemek için, gerekli müeyyideler uygulanmalıdır.
Vatandaşlar vergi sorumluluğunu, bilincini, önemini ve kültürünü tam kavradığı zaman, kendisine ve devletine olan sorumluluklarının farkında olarak, samimiyetle sorumluluklarını yerine getirdiklerinde eksiklikler giderilir. Bu unsurlar yerine getirildiğinde, devletin sermayesinde artış olmasından dolayı, Savunma, sağlık, eğitim, alt yapı ve diğer ihtiyaçlarını karşılamada devletin halkına daha fazla hizmet etme fırsatı olur.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.