- 491 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
SOLMAYAN KIRMIZI GÜLLER-2 (Erdem)
İkinci Bölüm-Erdem
Bora işine dönmüştü ama kafasında binbir düşünce vardı. Erdem’in terzi dükkânına Gülistan’ın da geleceğini hayal etmişti hep, ama öyle olmamıştı. Bundan sonra da olması mümkün görülmüyordu, çünkü dükkânın yerini öğrenmişlerdi. Artık dükkâna gitmek için ona ihtiyaçları yoktu.
Erdem’in de Gülistan’ı beğeneceği nedense aklında yoktu ama içinde tanımlayamadığı bir sıkıntı vardı. O nedenle olsa gerek bugünkü iş turunda hep dalgındı. Bazen aldığı paranın üstünü vermeyi unutuyor, müşteri tarafından uyarılınca veriyordu. Bazen de para istemeyi unutarak yola devam ediyor, müşterisi arkasında koşarak, “Parayı almayı unuttun delikanlı!” diye seslendiği oluyordu.
O gece uyumakta da zorlanmıştı. Uyuduğu zamanlar sıkıntılı rüyalar görüyordu, sabah uyandığında ise çoğu aklında kalmıyordu. Aklında kalan “Kırmızı güller… Kırmızı güller…” şeklinde bir seslenmeydi. Ama onu da kimden duyduğunu anımsayamıyordu. Bildiği tek şey, sevindirici bir seslenme değil sanki bir sitem veya tehdit içeren bir seslenmeydi.
Köye vardığında özellikle o güllerin olduğu bahçenin yanından geçti. Güllere baktı durdu… Alıp Gülistan’a götürmeli miydi? Hangi sıfatla!? Köyden dönüşte ise Gülistan’ın evinin önünden geçerken kalbi küt küt atıyor, Gülistan’ın evin bahçesinden veya pencereden ona el salladığını hayal ediyordu… Bir de Gülistan’ın bahçesinde kırmızı güller olduğunu düşündü… Neden olmasındı? Ama nasıl izah edecekti! Hangi sıfatla getirip dikmiş olacaktı bu gülleri!
Birkaç gün böyle geçti… Ama bir gün Erdem’in terzi dükkânını geçmişti ki, arkasından Erdem’in seslendiğini duydu.
“Hey Bora! Ne oldu sana böyle? Selamsız geçiyorsun!”
Gerçekten de öyleydi… Aslında çok defa dükkânın önünden geçtiğini fark etmiyordu bile…
“Kusura bakma, dalmışım Erdem Abi!” dedi…
“Gel bir çayımı iç… Laflanırız biraz!” dedi Erdem.
“Tamam!” dedi bora ve dükkâna girip oturdu… Yeni demlenmiş çay’dan içtiler…
“Şu Gülistan” dedi Erdem… “Onları daha önceden tanıyor muydun?”
“Hayır” dedi Bora… “Bir sabah o boş duran eve yerleşmiş olduklarını gördüm.”
“Bir zamanlar dedesi orada duruyormuş” dedi Erdem.
Şaşırdı Bora… Demek ki bayağı bir sohbetleri olmuş diye düşündü.
“Dedeleri hasta olmuş. Kasabada hastane olmadığı için şehre taşınmışlar.” dedi Erdem ve anlatmaya devam etti: “Dedesi hastayken kendisine çok iyi bakan Gülistan’a bırakmış o evi. Fakat hastalığı ilerlemiş ve maalesef Hakkın rahmetine kavuşmuş.” dedi…
“Biliyor musun Bora!” dedi Erdem, “Gülistan çok hoş kız. Ben onunla evlenmeyi düşünüyorum.”
Bir ateş düştü Bora’nın içine… Ama çok sevdiği Erdem Abisinin gözlerine baktı ve…
“Çok yakışırsınız birbirinize!” dedi…
Gerçekten de içinden gelerek mi söylemişti yoksa öz abi gibi sayıp sevdiği Erdem’e olan vefa borcu zorunlu olarak mı söyletmişti kendisi de anlayamamıştı…
Ama mademki Erdem Abisi hoşlanıyordu, bu aşkı içine gömmeliydi… Onların mutluluğu için elinden geleni yapmalıydı…
“İstemeye gidiyor muyuz Abi?” diye sordu Bora…
“Düşünüyoruz” dedi Erdem.
Demek ki evlerinde de konuşmuşlardı konuyu…
Bora içindeki sızıyı söndürmenin yolunu bulmuştu…
Çok sevdiği o iki insan’ın mutluluğu kendisinin de mutluluğu olacaktı…
Onların mutluluğuna hayran olarak bakacaktı…
İleride kendisi de nasılsa bir kız bulup evlenecekti Allah’ın da izniyle…
Onların mutluluğunu kendisine örnek olacaktı…
Kadir Tozlu
01.12.2022
(Devam edecek)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.