- 177 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
AKRABA VE KOMŞULARLA TANIŞMA
Son beşik, son zamanlar da ailesinin yanına pek uğramadığından! Bazı akrabaları onu görünce bu uşak kimin? Herkesler de çocuk çok, biz 9 kardeş, en az çocuğu alan 5-6 bir araya geldiler mi, kim kimin çocuğu karışıyor haliyle. Adını söylemek akla gelmiyor. Bizim son beşik pek ortalarda gözükmez genelde (C…..) Emmisinin yanından pek ayrılmaz. Torunları yerine bizim son beşiği seviyorlar, oyalanıyorlar. Hem sevaptır. Hem de bizimde işimize geliyor. Çok yaramaz, kafamızı dinliyor, işlerimizi rahat yapıyoruz. Bir de onunla uğraşmak zorunda kalmıyoruz.
Herkes halinden memnun ama yine de tedbirli olmak lazım. Eş dost tanışın diye. Ne olur ne olmaz, bugün yarın büyür kimse tanımaz. İnsanın başına olmadık iş gelir belli olmaz. Tanıştırmada fayda var. Ailesi işi biliyormuş. Bundan sonra akraba ziyaretine giderken bizim son beşiği de götürür. Bizim ki mızmızlanır. Hiç sevmezmiş kalabalığı, önceden tanımadığı kişilerin evine gitmeyi. Bir gün hasta dedesini ziyarete gitmişler. Dedenin elini öp oğlum, nenenin elini öp oğlum, sonra otur sesiz sakin. Biraz sonra sıkılır dışarı çıkmak ister. Ana yok dese de üvey nene olur olur. Gezsin çocuk bahçede sıkılmasın. Diğer torunun bisikleti var, Biraz oynar gelir. Bizim son beşik tam bisiklete alışmış, sürüyor dede görüyor. Getir o bisikleti kırarsın yeni almışlar toruna, o torun erkek çocuk tarafından torun olunca daha kıymetli oluyor her halde. O esnada üvey nine geliyor, dedeye kızıyor, çocuk biraz oynasın bir şey olmaz. Böyle şeyler basit olaylar gibi gözükür ama çocuklar unutmazlar böyle şeyleri. Bizim son beşik bayağı alınır, sinirlenir. Dede beyaz sakallı, hacı bile olsa onun değeri yanlış bir kelime ile yerle bir olur. O olaydan sonra bir daha dedesinin evine gitmek istemez. Aradan bir zaman geçer bizim son beşiğin göğsüne Demirel diye bir yara çıkmış, dede hacı ya okutmaya gidilecek mecburen. Yoksa bizim ki çok zor gider. Manda sütü içince manda gibi inatçı oldun, başımıza bela oldun, dermiş anası. Mandalar uysal hayvanlardır. Ancak uysallıkları kadar da inatçı olurlarmış.. Sakinleşmeden gönlü olmadan inadından vazgeçmezmiş. Neyse dedeye bir daha gitmişler. Dede okumuş, üflemiş tükenmez kalemle yaraların etrafını çizmiş tamam. Bizim ki hadi ana, hadi ana gidelim. Sıkıldım başım ağırdı. Üvey nine de iyi niyetten ne bilsin bizimkinin bisiklet davasını unutmadığını. Çık biraz bahçede bisikletle gez açılırsın. Bizimki iyice sinirlenmiş. İstemem hadi ana gidelim. Kızgınlık üvey nineye değil, dedeye, kızlardan olan torunlar pek makbul değil diye algılamış bizim ki, durur mu? Ondan sonra dedesine hiç gitmemiş.
Eve döner dönmez koşarmış (C…..) Emmisine, (E……..) ablasına, san ki gerçek dedesi, nenesi onlar, onlarda onu görünce çok sevinirlermiş. İkram hep hazır, son beşik varır varmaz ellerini öper, onlarda onun anlından ve gözlerinden öper hoş geldin, babam can, derlermiş. Yemeklerin en güzel yerini ona ayırırlarmış. Bir gün gelmese, ayırır gelince yer derlermiş.. Sevgi böyle bir şey, yıllar asla yıpratamaz, gönülde dinlendirilir, hatırlandıkça tekrar, o güzel günleri gidilir. Asla unutulmaz.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.