1
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
453
Okunma
“Serengeti düzlüklerinde ilkbaharın verimli günleri sona erdi ve yerini kurak yaz günlerine bıraktı. Artık sürünün su ve karınlarını doyuracak yeni otlaklar bulmak için tehlikeli yolları göze alıp daha kuzeye gitme zamanı geldi…” Fonda sakin bir erkek ya da kadın sesinin anlattığı belgeselleri izlemeye bayılırım. Adamlarda nasıl bir sabır varsa ormandaki vahşi yaşamı en küçük ayrıntısına kadar gözler önüne sermeyi ve beni ekran başına kilitlemeyi başarıyorlar. Adı üstünde vahşi yaşam! Aslanlar bir ceylanı yakalayıp yediklerinde üzülüyorum ama bunu ekolojik denge, besin zinciri, hayatta kalma dürtüsü gibi fenomenlerle açıklayabiliyorum. Aynı aslanlar karınları tok iken zevk olsun diye avlanmıyorlar ya da birkaç ceylan yakalayalım da kalanları da sonra yeriz gibi bir davranış göstermiyorlar. Tamamen açlık dürtüsünü tatmin etmek ve hayatta kalmak için avlanıyorlar. Karınları tokken önlerinden geçen sürülere aldırmıyorlar bile. Çiftleşme zamanlarında genetik kodlarına yazılmış olan türün devamı dürtüsüyle hareket ediyor, birçok türde çiftleşecekleri dişileri etkilemek için erkekler çeşitli gösteriler yapıyor, hatta kendi aralarında güç savaşına giriyorlar. Çünkü vahşi yaşam sadece güçlü olanın hayatta kalmasına izin veriyor. Biraz belgesel sevenler, hemen hemen tüm belgesellerde bunları görmüştür. Asıl belgesellerde hiç görmediğimiz şeyler beni çok etkiliyor. Ne mi? Mesela ben dişisine kızıp onu hırpalayan bir erkek hayvan görmedim. Mesela ben hiç laf olsun, zevk olsun diye başka bir hayvanı öldüren, ona eziyet eden, işkence eden hayvan görmedim.
Maalesef mensubu olduğum ama zaman zaman bundan utandığım insan türünde bütün bu davranışları görmek mümkün. Evrim teorisinin “en gelişmiş canlı türü”, kutsal kitapların “yaratılmışların en şereflisi” olarak tanımladığı türümüzde davranışların en adisini, en şerefsizini görmek şaşırtıcı bir durum olmaktan çıktı. Gün geçmiyor ki bir kadın cinayeti, kadına şiddet ya da günümüzün konusu hayvan katliamı ile ilgili bir haber duymayalım. Çalıştığım yerde bakılan bir Golden cinsi köpek, yavru bir kediyi sahiplendi, yanından ayırmıyor. Oysa hep kediyle köpeğin ezeli düşman olduğu anlatılmıştı bize. Onlar bir şeyleri aşabilmişken biz her gün daha kötüye gidiyoruz sanki…