RASYONEL AKILSIZ SPİNOZAGİLLER
“Sevgili Perikles, kendine haksızlık yapma. Unutma ki, yazılanı hakkıyla okumak, yazmaktan çak daha zordur.”
ASPASİA
Aspasia bir Hetairedir. Dönemin eğitimli fahişeleri gibi nitelendirilseler de Hetairai; Antik Yunanda, iyi eğitimli ve kültürlü kadın arkadaşlara verilen isimdir. Çoğunlukla hamileriyle cinsel ilişki içerisinde olsalar da, hetairailer basit seks işçileri değillerdir .
Aspasia, bir felsefe öncüsüdür. Sokratesi, Platonu dahi hayran bırakan aforizmaları hatta belki de otolojisi olan bir kadın dahinin eserleri neden günümüze gelmemiştir de onun varlığını mesela Sokrates in yazınlarından öğrendik? Bu soru burada dursun.
Tesla nın annesi Đuka Tesla nın bir mucit olduğunu biliyor muydunuz? Đuka hanımefendi eğer döneminde nutfak dışında hayatın içinde eğitim imkanları ile tanışıp hakettiği gibi belki de bugün adından çokça söz edeceğimiz bir bilim insanı olarak tarihteki yeri ile karşımıza çıkacaktı. Belki de Tesla yine Tesla olacaktı ama Edison bu resimde hiç olmayacaktı. Çünkü zaten bir bilim insanı olan annesi ona kol kanat gerecekti ve bugün dünya enerji uğruna doğal hayata ne bileyim mesela HES katliamını tanıtmayacaktı.
Söyle bakalım Spinoza nerede kaldı senin rasyonel aklın? Erkekler için mi conatus?
Felsefecilerin pek çoğunun Nominalizmin esiri olduklarını görmek öğrendikçe şaşkına çeviren bir hüzün karmaşası yaratmıştır bende. İçlerinden Spinoza yı seçtim. Çünkü o, günümüz erkek modellemesine uygun bir tavır sergilemiştir kadına karşı bakışı ile.
Şöyle ki , Spinoza kadın aklının daha doğrusu kadınsal akılların merhamet, gözyaşı, batıl inanca yatkınlıktan ibaret olduğunu söyler, aklı melekeleri erkeklere göre eksikmiş. Bu sebeplerden dolayı kadınların politikadan uzak tutulması gerekiyormuş. Hatta beyefendi o kadar ileriye gitmiş ki kadınların evlendirilerek kontrol altına alınması gerektiğini söyler. hani burada tutku teorisi özetle bunu anlatır aslında. Bu yaklaşım ütopik rasyonalizm içinde distopik ögelerin olduğu bir yanılsamadır sadece. Edimsel açıdan bilimsel bir dayanağı olmayan, steril bir düşünmeden yoksun yaklaşımdır.
İnsanı kavramsal olarak özgür düşünceye çağıran birinin bu şekilde yargıda bulunması sözlerinin tamamen çöpe atılması anlamına geliyor. Spinoza gibi düşünürsek güç her şey anlattıklarına göre de güç erkeğe özgü olan bir şey yani demek istediği bir insan karşısında hayvan neyse bir erkek karşısında kadında o anlama geliyor kadını fiziksel cinselliği ile değil toplumsal cinselliği ile ortaya koymuş ve buna da felsefe diyor. Günümüz erkekleri ile benzer tarafı buranın altını çizmek gerekirse bunu çok normal bir doğallıkmış gibi gösteriyor. Kadının fıtratı bu dermiş gibi kadının doğası bu imiş. Kadınlara ithaf edilen erkek değerlendirmeleri tamamı ile nominalizmdir. Burada felsefe adı altında yapılmaya çalışılan şey birey merkezli fikir ontolojisi yaratmaktan uzaktır.
Kendi silahı ile onu vurmak gerekirse ‘’doğa toplumlar yaratmaz’’ demiş, değil mi? O zaman cinsiyetler de yaratmaz. Hiç ekolojist bir yaklaşımı olmamasına rağmen böyle bir cümle kurmuş. Aslında onun demek istediği güç . Örnekle, insan güçlü ise tabii ki hayvanları yiyecek. Kadın erkek ilişkisi de bu şekilde değerlendirilmiş.
Sayın Spinozagiller, kadınsılık denilen şey insandır aslında. Tutku, arzu veya hüzün, öfke de akıl da bir duygudur. Bedenler ve akli bilgi ayrışamaz. Duygu bütünlüğüdür. İdeolojik kalıntılar (dinsel veya sosyal) insanların beyinlerini kirletir. Tutku aslında kadını, kadınsılığı ile değerlendirmek ki zafiyet ve güçsüzlük tam da budur. Bireyci olarak yaratılabilecek bir ontoloji güç sandığınız erkin erozyonu olacaktır.
Erkek sahip, kadın aitken yan yana yürümek mümkün değildir. İşte yine burada spinozogillerden bahsetmek isterim. Bir erkeğin kadına yaklaşımları iyilikle olduğunda bu lütufkâr bir eylem gibi yansıtılıyor. Bahçesine İyi bakan çiftçi, hayvanına iyi davranan çoban gibi erkek olmak işini iyi yapmaktan bahsediliyor Hem dinsel güçleri efsanevi mitler gibi gösterip hem de dinin bile bu kadar acımasız davranmadığı bedenselleşmeyi kabul etmiş, kirlenmiş aklın neresi rasyonel? Madem ki felsefe sorgulamaktır, düşününce bu teorilerin hepsi öz, doğal hak, tutku hepsi ama hepsi belirsiz tözlere dönüşüyor. Özgürlükçü bakış denilen onca teori erkek için tanımlanmış gibi duruyor. Yine soruyorum, bunun rasyonalitesi nerede?
Açık ve seçik olarak yüzyıllardır süre gelmiş olan erkek Egemen yaratılmış toplumu Nisa suresindeki darabe kelimesine indirgemek dinlere haksızlıktır. Jean Bodin,’’ kadınların evi, kesinlikle evidir ‘’ demedi mi?
Çok sorguladığım bir soru var felsefeyi öğrenmeye ilk başladığımda çok büyük heves içindeydim .Öğrendikçe bu büyük düşünürlerin, tarihe damga vurmuş fikirlerin sahibi olan felsefeciler nasıl olup da kadını görmezden gelmiştir?Bu basitçe mizojini değil midir? Düşünmeye sevk ediyorum sizleri, bu bir nüve, içkin bir eleştiri içinde değerlendirilsin. Kadınsılıkla aşağlanmaya çalışılıyoruz ancak tarif edilen kadınsılıkla yönetilmiş, neyin ne olduğunu ayırıp adını koyamadığınız kavramları güdülenmiş erkek hakları ile öteleyip yok sayıyorsunuz. Aklın cinsiyeti yoksa dayandırdığınız şeyin ki o güç ise mesela, rasyonalist tarafı yok. Sosyal olarak kurulmuş bedenlerin, duygulanımda zihnin bedeni bir saflıkla düşünmesi mümkün değil. Kartezyenizm, lütfen bana hak ver.
Algı bütüncül değildir. O yüzden bilimsel olmayan ne varsa objektif olmaktan yoksundur. Bilim insanların sadece fizyolojik olarak cinslerine göre değerlendirir, sosyal bedenler ucuz aklın işidir.
Aspasia neden günümüzde bir felsefeci olarak değerlendirilemiyor ve felsefeye katkılarına neden ulaşılamıyor. İnsanlık tarihini kimler yönetiyorsa günümüze de de nelerin kalıp nelerin değerlendirileceğini onlar karar vermiştir 1830’larda ilk kez kadınlar üniversiteye kabul ediliyor ve hatta çok kısıtlı imkanlarla, o üniversitelerin kütüphanelerine kadınların girmesine izin verilmiyor, kadınların kütüphaneye girmesi yasakmış.
Kadınlar Dünya tarihinde defalarca çaba harcamalarına, ellerine hiç imkan verilmemiş olmalarına rağmen felsefe, bilim, tarih,sanat gibi pek çok alanda isimlerini sayamacağım pek çok güzel kadın atılım yapmış olmasına rağmen, canları pahasına cadılıkla damgalanmalarına, yakılıp parçalara bölünmelerine rağmen yine de bir şeyler yapmaya çalıştıkları halde o kadınların eserleri günümüze kadar gelebilmiş de değildir. Kadınlar neden tarihte yok? ‘’Sizin rasyonel aklınız yok’’ değerlendirmesi sizce rasyonel mi?
Düşünmeye bir mesafe ile bakamadığınız sürece yorumlama kapasiteniz çıkarsamalarınızın sığlıklarında kalacaktır. Yüzyıllar boyunca Hypatialar dinsel veya sosyal canavarların ellerinde çırılçıplak soyulup parçalara ayrılıp yakıldı. Şimdi siz cevap verin; neden bu kadar korkuyorsunuz kadınların kadınsılığından?
Doğa sadece ‘’ insan’’ var etti. Sui iuris ları siz yarattınız...
Deniz...
YORUMLAR
yazılanı hakkıyla okumanın yazmaktan çok daha zor olduğu fikrine katılırım
ASPAİA NIN
Den(iz)
Felsefi akımların kadina bakışı
Böyle okudum yazıyı...
Kendi arasında dahi ortak fikir olusturamayan felsefeye, yazınızı okuyanlar nasil yorum yapar düşünemiyorum
Monteigne soyle der!...
"Dogru kime ve neye göre doğrudur? Doğruyu ölçen bir cihaz yoktur, olmuş olsa da bunu yapan yine insan olacaktır!... O insan ne kadar doğrudur."
Buradan anlaşılan insanlar çıkarları için doğrudan yanlış, yanlıştan doğru yapabiliyorlar.
Kadin
Turk kültüründe muazzam bir olgu olarak yaşamıştır. Osmanlida ise bu durum erozyona uğramıştır
Arap kültüründe ise tamamen yozlasmistir.
Erkek ile kadin arasında fark elbette vardır, olmalıdır da.
Bu farktır zaten kadın ile erkek arasındaki çekim gücünü oluşturan.
Son yüzyılda kadinlar muazzam bir atak ile çağdaş yaşamda
Yerlerini aldılar. Bu durumu kabullenemeyen erkekler egolarına teslim olup, ellerinde kalan tek üstünlük olan fiziksel güçlerini kullanarak kadına şiddet uyguladılar ve halen uyguluyorlar.
"Kadın erkekten çok daha önemlidir çünkü o rahminde hem erkeği hem kadını taşır. O kıza ve oğlana, her ikisine de annelik eder; her ikisini de besler. Erkekle yarışıyorsun ve yarışmana gerek yok; sen zaten üstünsün. Şiir yazmaya gerek yok, şiir sensin. Sevgin senin müziğindir. Sevgilinle birlikte çarpan kalbin senin dansındır."
Böyle diyor osho, ben de.
Elbette sevgiyle
-Iceberg- tarafından 23.11.2022 18:40:16 zamanında düzenlenmiştir.
Den(iz)
Yerlerini aldılar. Bu durumu kabullenemeyen erkekler egolarına teslim olup, ellerinde kalan tek üstünlük olan fiziksel güçlerini kullanarak kadına şiddet uyguladılar ve halen uyguluyorlar.''
Kadınlar dünyada cinsiyete yönelik şiddet görmeye devam ettiği sürece yerini aldığını söyleyemeyiz. Bir yerde aynı işi yaparken bir kadının mesai arkadaşı olan erkekten daha fazla kendini ispat için çalışması gerekiyorsa kadının bir yeri olduğunu söylemek zordur. Bu örnekleri çoğaltabiliriz. İran örneği ile güncel bir durum var mesela. Bu böyle uzar gider.
Osho'nun yazıları inceledim. Popülizm yapıp yapmadığı hakkında tereddütlerim var. Kadının üstün bir varlık olduğunu da düşünmüyorum. Kadın, insanın dişisidir. Her şey bu kadar basit ve sadedir. Doğanın mucizeleri arasında üremek her canlıya özgüdür. Deniz atlarının erkekleri o zaman insan dişisinden daha mı üstün mesela? :))
uhrevi veya üstün değerlendirmeler tanrısal (bereket tanrısı) değerlendirmelere kapı açar ki bu da bir tehdittir bana göre.
Çok incelikli bir analiz yapmışsınız. Değerlendirmeniz ve ayrıntılı yorumunuz oldukça doyurucu oldu. Teşekkür ederim.
Sevgilerimle...
sayın yazar; harika çalışmanıza bir kaç cümlem olacak müsaaDeniz/le;
kesinlikle etiket etme kısmından nefret ediyorum birilerini, bi'şeyleri... bu böyledir böyle olmuştur, neden efendim ? Çünkü ben bilim adamı olarak, düşünür, felsefeci vs.. olarak araştırdım adını koydum.. Hadi oradan!
cinsiyet ile alakalı konumuza gelirsek, yüz yıllardır söylemi hatalıdır, bir kaç yüz yıl denebilir bu ayrımcılık, Hz Adem itibari ile Kadın ve Erkek eşit haklarla yaratılmıştır ya da nasıl inanılıyorsa Doğa olayında da.. İnsan işine geldiği gibi değiştirmiştir.. Aslında tüm özeti işine geldiği gibi.. Oğuz kağana bakalım; Türkler orada da yüz yıllarca eşit yaşamışlardır.. Sonraki Türk toplumların da da aynı ve insan işine geldiğini yaptığında ki bunu Dinlerle yapmışlardır. ve her seferin de yeni bir peygamber gelip (GÖNDERİLİR) Dinleri ortadan kaldırmış fakat yine işlerine gelmediğin de yine gelmiş En son dinleri ortadan kaldırmak üzere islam gelmiştir.. O çok özendiğimiz batı zaten bu konuda en haşini en kötüsüdür. Bırakın kadını.. çocukları dahi yakmışlar, diri diri gömmüşler, kanlarını, içmişler.. Ve inanın hala gizliden devam etmektedir.. Kusura bakmayın da yerim felsefelerini vs.. Peşinden giden bir de bizim toplumumuzdan bir kaç kendini bilmez entelektüel olacağım diye bunlarla bana gelmezler mi.. hadi oradan.. Ben atalarımı bilirim!
Tesla ve Annesini bilirim, bilirim de, o şekilde olmuyor maalesef Deniz. bizler onların düşünceleriyle uyurken, çoktan Dünya gidişatını ellerini almış olanlar bunu hiç bir zaman istememişler.. istemeyeceklerdir..
üff o kadar çok şey var ki.. susuyorum..
kısa makalenizi çok beğendim, benim için değerli kalemlerdensiniz..
saygılarımla..
Den(iz)
Hayır hatalı değildir efenim.Ben bu yazıyı bizler, onlar, ırklar üzerinden yazmadım. Dünya genelinde kadının yeri nerede ise aslında burada da odur. Biraz geniş bakarsanız ne demek istediğimi anlarsınız.
:))
Değerlendirmeniz ve detaylı yorumunuz için teşekkür ederim. Yazı için de bakış açısı ve ırksal değerlendirme olarak tamamlayıcı oldu. Teşekkür ederim.
Sevgilerimle...
Sayın Spinozagiller, kadınsılık denilen şey insandır aslında. Tutku, arzu veya hüzün, öfke de akıl da bir duygudur. Bedenler ve akli bilgi ayrışamaz. Duygu bütünlüğüdür. İdeolojik kalıntılar (dinsel veya sosyal) insanların beyinlerini kirletir. Tutku aslında kadını, kadınsılığı ile değerlendirmek ki zafiyet ve güçsüzlük tam da budur. Bireyci olarak yaratılabilecek bir ontoloji güç sandığınız erkin erozyonu olacaktır.
bu bölümü çok tuttum;)
rasyonel akıl ne gezer spinozagillerde ben asla onlardan değilim bak;)
yargılamalarında haklısın çok.
erdem dağıtan sadece kendine rasyonel,
filozof zannına kaptıran o sülalegillerin terazisinin izanı da kendi de bozuk.
hak arama mücadelesine gelince.
gurbeti ben mi yarattım diyesim geldi;)
Güneşin ışıkları
göğün rengi
suyun ahengini bozanlardan
yiyip içip azanlardan hak dilenemeyiz.
yazı için tebriklerimi,
saygılarımı sunar
ve de başarılarını dilerim.
Den(iz)
Sevgilerimle...
Hocam çok güzel bilinçli çalışmalarınız var ve hemen hemen tüm çalışmalarınızı okuyorum . Demem o ki neredeyse yazdıklarınızın tiryakisi gibiyim , işte bu çalışmalarınızda birini daha beğeniyle okudum , çalışmalarınız hem bilgilendirme bakımından kaynak gibi diyorum ve sizi kutluyorum
Den(iz)
Takip ve değerlendirmeniz benim için her zaman yüreklendirici oluyor. Teşekkür ederim.
:)
Sevgilerimle...