2
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
491
Okunma
Yıl 1975, Sağlık Koleji ikinci sınıftayım. Ulusumuz sanki ateş çemberi. Hergün polisler ellerinde kalkan, jop ve sis bombalarıyla birilerini kovalıyor, ölenler yaralananlar gırla gidiyor...
Öğrenci temsilcisi, yemeklerin iyi çıkmadığı ve yüksek okula geçiş hakkımızın verilmediğini öne sürerek boykot yapmamız gerektiğini duyurdu.
O günlerde de bana;
Daha önce bizim okula başlayıp, sonradan öğretmen okulunu da kazandığını öğrenince bizim okulu bırakan arkadaşımdan mektup gelmişti.
Mektupta;
Ülke çapında tüm Öğretmen okullarının boykot yaptığından, bir çok arkadaşının okuldan atıldığından, bir çoğunun sürgün edildiğinden, bir kısmına da uzaklaştırma cezası verildiğinden bahsediyor, kesinlikle böyle birşeye girişmememiz için tembih ediyordu.
Köyden kurtulup da yatılı okula kapağı atıncaya kadar akla karayı seçen ben, kesinlikle böyle birşeyi göze alamazdım.
Hemen hepimiz, Anadolunun değişik yerlerinden gelen, bir an önce mesleğe atılmak isteyen gariban aile çocuklarıydık.
Ulus çapında tüm Öğretmen okulları katıldığı halde birşey elde edememişler de, sadece bizim okulun katılmasıyla ne olacak, gelin vazgeçelim diye yalvardıysam da, bir türlü vazgeçiremedim.
Yapılan şey de;
Ellerimizde pankartlarla okulun bahçesinde slogan atarak turlamaktı sadece...
Öğle vakti sularında okul idaresi boykota son vermemiz için ara ara anons yaptırıyordu.
Devam edilsin diyenlerle bitirelim diyenler arasında durum öyle bir hal almıştı ki, aramızda birkaç provakatör olup bir kıvılcım çaksaydı ortalık kan gölüne dönebilirdi.
Daha çocuk yaşta sayılıp,
kazdan kozdan anlamadığımız halde, boykotun siyasi olduğuna karar verilip müfettiş gönderilip ifadeler alındı...
İfade alan müfettişler;
Babamız ne iş yapıyormuş, hangi partiye oy veriyormuş falan gibi saçma sapan sorular sordular.
Artık ne tehditlerle konuşturdularsa bazılarımızı;
Aynen Öğretmen okullarında olduğu gibi, hepimizi perem perem dağıttılar...
O günün gençlerini sağcı-solcu diye birbirine kırdırtanlarla bugün;
Kürt-türk, alevi-sünni, dinli- dinsiz diye kırdırmaya çalışanların aynı zihniyet olduğunu, bizlerin saf duygularından faydalanarak kendi koltuklarını koruyup ceplerini doldurduklarını yıllar sonra öğrenecektim.
En acısı da;
Bizlerin farkına vardıklarımızı, en yakınlarımıza bile anlatamamak olacaktı...