- 393 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
O şimdi...
O şimdi mutlu mesut hülyalara dalarken
Ben yolunu kaybetmiş berduş gibi huzursuzum...
Hak’tan yola çıkarak yok olma peşine düşmüş
Alaca karanlıklar içinde ışıksızım, nursuzum...
O şimdi, ayıp düşler içinde yorgan, döşek yatarken
Ben hakikatler sokağında, tenhalara karışmış, soluksuzum...
O şimdi...
Tahmini nihayetlerin olası kavuşmalarını düşlerken
Ben daha fazla uzatmadan bu filmi
Bir cinayet planı yapar gibi
Neticelendirebilecek senaryolar yazarken
Kendime dahi yorumsuzum...
O şimdi belki sabahı umutla beklerken
Ben kendime ayrılan sürenin sonuna gelmiş
Kendimi asmış, kesmiş, bitirmiş
Onsuz, yersiz ve yurtsuzum...
...
Kaybetmemek adına girdiğim bu yolda. Onu tekrar kazanma mutluluğuna eriştiğim sanki ömrümün sonu günü gibiydi.
Birini unutmak için birine tutunmak alışkanlık yaparcasına onu her günüme kilitledi.
İşin içinden çıkamayan aklım, aklıma hükmedecek kadar olamayan kalbimle kah akışına yaşadım o anı, kah kapadım bir sandığa kilitledim çıkışını.
Yine de dönüp, dönüp her defasında gitmesin diye dilekler diledim.
Ona asla ait olmadım ama sahiptim. Oda bana sahipti.
Birbirinden bağımsız ama aynı zamanda köklerinden bağlı ağaçlar gibiydik.
Ayrı yerler olsakta öyle uzundu ki köklerimiz, kimsenin göremeyeceği kadar toprağın altından el ele, tutuşur gibiydi bağlarımız.
Bu mutluluk verici ama aynı zamanda korkutucu bir histi. Neden kaçamayıp, ona geri döndüğümü düşündüm defalarca. Sonra ışığı takip ederken göremediğim o kör kuyuya düştüğümde bana geçmişten seslenip beni ordan çekip çıkarıldı geldi aklıma.
Bana güneşi gösterdi. Bana bir tek ışığa sahip olmaktansa herkesin sahip olduğu ama önümü göremeyecek kadar kör etmeyecek bu ışığın değerini anlattı.
Tüm bunlar için ona minnettarım. Ama sanırım onuda usulca, kırmadan ya da daha fazla hayatına dahil olmadan bırakmalıydım.
Çünkü ona dair hayallerimin gerçekleşme arzusuyla havale geçirmek üzere olduğunun artık farkındaydım...
...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.