Kim o kız?
Dinledim kendimi, onu, havayı. Her şeyi dinledim dünya bana sonuçta acımı hafifletmek için bir şey vermeyecekti. Ben evimin bir el tarafından yıkıldığını hissediyordum. Cennetin dokunuşları ile yaratılmış özenle el ele vererek inşa ettiğimiz sevgimizi yıktılar. Ve şu an parçaları bu odanın havasına saçılırken canım yanıyordu. Devam ettim sözlerini okumaya, devam ettim.
“ Bir çok kez gelmek istedim.
Üşüyen tenini sarmak, ama bunun için kollarım kırık ve bitkinim.
Aşkının peşinde koşan kerem gibiyim.
Senden ağır yara darbe alan ben, yine sana gelmek isteyenim.
Bu çaresizliğe, niçin kör olmak istediğini anlamak isteyen yine benim. “
Ne bir şair, ne bir yazar ne de bunlarla ilgilenen kişiler. Hiç kimseye ait değildi bu kelimeler. Yıllar önce şımarık bir erkekten öteye gidemeyen kişinin sözleriydi, onun bana karşı kelimeleri bile bu kadar saç tellerimi okşuyor gibi hissederken böyle görmekten çok utandım. Onun gözlerin de kendimi görmek isterdim o sevginin verdiği inanılmaz yükseklikte kendimi görmek istedim, bu sözlere bu dizelere layık o kızı görmek istedim. Her yaptığım harekete kahve kupasını tutan parmaklarımın hareketine bile aşık olan adamın gözlerinden kendimi görmek istedim. O sevgi levelinin en yüksek tepesini görmek istedim. Bu, bu öyle basit gibi görünse de içerisin de öyle bir anlam vardı ki. Bu tepe noktaydı sevginin en üst noktası kendimi bu yere birisinin gözlerin de bile hayal edemezdim. Ama şimdi okuduğum hasretle yanarken bu yangını diline dökmüş adamın sözlerinin sahibi bendim. O her şeyde soğuk kanlı olan adamın bir kadın karşısında bu kadar çaresizce kelimelerine bile dökülen yangın, o yangını hissetmek istedim. O hissi en iyi şekilde tatmak o aşka lâyık gözlerimi görmek istedim. Onun gözlerinden kendime bakmak, bende ne bulduğunu anlamak istedim. Ama o en basit bir hareketime bile aşık iken cevaplar zaten havaya saçılmış kelimelerinden belliydi...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.