BENİM BABAM DA ARTIK SAVARONA DA
“Sayın yurttaşlar: Bugün Ebedi Şef Atatürk’ün ölümünün ilk yıldönümüdür. Türkiye radyosu, Türk milletinin bu büyük elemine katılarak tazimle susuyor”
10 Kasım 1939 – İsmet İnönü
Henüz okula gitmiyordum. Babam, ‘’Bugün okula ablanı birlikte bırakmaya gideceğiz.’’ Dedi. Ablam o gün ayrı bir özenle giymişti önlüğünü. Annem, ablamın saçlarını her zamankinden daha güzel örmüştü. Yeni kurdeleler takılmıştı ablamın saçlarına. Annem, bana da en yeni elbiselerimden birini giydirmişti. O zaman çocukların olmazsa olmazı kırmızı rugan ayakkabılarımı da ayakkabılıktan çıkarınca artık dayanamamıştım.’’ Anne, bugün bayram mı? Neden böyle giyindik? Neden ablamın okuluna gidiyorum ben?’’ Annem, yine o tatlı, sevecen gülümsemesi ile beni sevdikten sonra ,’’bugün ATAMIZI anacağız. Ona vefa borcumuzu hiç unutmadığımızı göstermek zorundayız. Bugün çok özel bir gün Deniz.’’ Demişti.
Kahvaltı sofrasına oturduğumuzda ablam oldukça telaşlı idi. Okula geç kalmak istemiyordu. Çok önemli bir tören olduğunu ve bu töreni kaçırmaması gerektiğini söylemişti. Babam Atatürk’ün ölüm yıldönümü olduğu için tam saatinde okulda hazır bulunmak zorunda olduğundan ablamın gecikmemesi gerektiğini ve bizim de bu sebeple acele etmemiz gerektiğini anlatmıştı. Henüz altı yaşında olduğum için durumu çok iyi kavrayamamıştım. Tek bildiğim Atatürk ile ilgili bir iş yapılacaksa bizim evde bu iş çok ciddiye alınırdı. Babam benim şaşkın halde ki yüzümü avuçlarının arasına almıştı. ‘’Kızım, bak, seneler önce bugün biz Atatürk’ü kaybettik. Yani yıllar önce bugün Atatürk öldü. Bizler, hepimiz, Türk Milleti olarak onun evlatlarıyız. O, hem ailemizin büyüğü hem de ülkemizin kurucusudur. En büyük deden, atan Atatürk’tür. Yıllar sonra ben yanında olmasam bile, çocukların olup anne olsan bile sana vasiyetimdir; her sene bugün Atatürk’ü ölüm yıldönümünde ATATÜRK’e yakışır bir saygı ve minnet duygusu ile onu anacaksınız. Bir gün ben de ölürsem, beni anmayı, hatırlamayı unutsan bile Atatürk’ü asla ve asla unutmayacaksın ve unutturmayacaksın’’ demişti.
Ablamın okuluna gittiğimizde herkes bahçede tören saatini bekliyordu. Öğretmenler, veliler, öğrencilerle büyük bir kalabalık okul bahçesinde idi. Herkes en güzel kıyafetlerini giymişti. Öğrenciler düzgün sıralar halinde Atatürk büstünün önünde sıra olmuşlardı. Muhtemelen okul müdürü olan öğretmen pek çok şey anlattı. Anlattıklarını çok hatırlamasam da o öğretmenin içinden taşan coşku, minnettarlık ve gurur konuştuğu her cümle ile kalbime dokunmuştu. Çok etkilendiğimi bugün bile anımsıyorum. Konuşma bitince bir siren sesi duyuldu. Herkes kıpırdamadan bekliyordu. Babam da büyük bir ciddiyetle donup kalmış gibiydi. Ben de onu taklit ederek kıpırdamadan bekledim. Bunun saygı duruşu olduğunu daha sonra öğrendim. Ardından İstiklal Marşı okunmaya başladı. İçimde çoğalan bir ırmak vardı sanki. Sözlerini tam bilmiyordum ama bu bizim Özgürlük Marşımızdı. Babam anlatmıştı. Ülkemiz için savaşan Türk Milletinin, şehitlerimizin ve ATATÜRK’ÜN sesiydi marş.
Bazı şiirler okundu ve işte o her 10 Kasım’ın olmazsa olmazı olduğunu daha sonra öğrendiğim ATAM SEN RAHAT UYU marşının sözleri tüm öğrencilerin yüreğinden kopup önce okulun duvarlarına sonra bahçeye ve en sonda caddeler boyunca tüm Milletimin kalbine dokunmuştu. Dokunacaktı. Yıllar geçse de biz ATAMIZ rahat uyusun diye her durumda ve şartta, dahili ve harici tüm düşmanlarımıza rağmen canla başla çalışıp, Atatürk’ün evlatları olduğumuzu unutmayacaktık ve unutturmayacaktık. İçimde yarı hüzün yarı gurur, dolup taşmıştım artık. Ağladığımı gören babam beni kucağına aldı. ‘’Bak, sen ATATÜRK’ün torunusun. O kızlar ağlamasın, üzülmesin diye benim bile senin için asla yapamayacağım şeyleri yaptı. Bu yüzden onun karşısında her zaman omuzların dik ve güçlü olacaksın. Atatürk, kız çocukları mutlu olsun isterdi hep.
2019- Kasım
8 Kasımdı… Babam kanser belası yüzünden çok hasta idi. O gün ameliyat oldu ve üzerinden iki gün geçtikten sonra kendini bir nebze daha iyi hissediyordu. Ancak yataktan kalkabilmesi mümkün değildi. O gece ben yanında kalmıştım refakaten. 10 Kasım sabahı babam, sabahın altısında saat kaç diye sormaya başladı. Saat sekiz buçuk olduğunda ‘’Beni giydir ve ayağa kaldır’’ dedi. Babama bunun mümkün olmadığını ne kadar anlatmaya uğraştı isem de başaramadım. En sonunda yatağının baş kısmını yükseltip üst kıyafetlerini giydirmekle sulh olduk. Yatağın içinde onca sonda ve diğer cihazlar bağlı iken gömlek ve kravatla yatağın içinde oturur pozisyonda kalmaya çalışıyordu. Huysuz ihtiyarı öyle seviyordum ki canının yandığını yüzünden okudukça benim de canım yanıyordu. Saat DOKUZU BEŞ geçe sirenler duyulmaya başlayınca hareketsiz kalmaya çalışması beni artık tarifsiz bir kedere boğdu. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Babam siren sesi bitene kadar benden tarafa bile bakmadı. Siren sesi bittiğinde bana ‘’İstiklal Marşını oku’’ dedi titrek bir sesle. Ağlaya ağlaya marşı okudum. Sonra bana dönüp ‘’Sana yıllar önce gördüğün o ilk 10 Kasım töreninde dediklerimi hatırlıyor musun?’’ diye sordu. ‘’Evet, baba’’ dedim burnumu çeke çeke. ‘’ Ne demiştim?’’ dedi. ‘’ Beni anmayı unutsan bile ATATÜRK’Ü anmayı asla ve asla unutmayacaksın ve unutturmayacaksın!’’. Evet, babam tam olarak böyle demişti. Babam başını aferin der gibi sallayıp yatağa kendini tamamen bıraktı.
O günden bir ay sonra babamı kaybettik. Babamın gördüğü son 10 Kasım o oldu. Yarın 10 Kasım! Ben nefes aldığım sürece babama ve Atama olan borcumu unutmayacağım. Ben sağ olduğum sürece ATATÜRK’Ü asla ve asla unutmayacağım ve unutturmayacağım.
ATAM SEN RAHAT UYU
İstiklal Güneş Gibi Hür Alnımda Parıldar
Nabzımda Ateş Gibi Fatihlerden Bir Kan Var
Atam Sen Rahat Uyu, Yolcusuyuz Biz Hürriyetin
Atam Sen Rahat Uyu, Bekçisiyiz Cumhuriyetin
İnsanlıkla Ün Aldı, Tarihinde Bu Millet
Atamdan Eser Kaldı Ülkümüz Cumhuriyet
Atam Sen Rahat Uyu, Yolcusuyuz Biz Hürriyetin
Atam Sen Rahat Uyu, Bekçisiyiz Cumhuriyetin
Zaferlerle Doldurdun Ömrünü Her Cephede
Sönmeyen Işık Oldun Şimdi Anıttepe’de
Atam Sen Rahat Uyu, Yolcusuyuz Biz Hürriyetin
Atam Sen Rahat Uyu, Bekçisiyiz Cumhuriyetin
Babam derdi ki;
‘’ Deniz, Savarona bir tür kuğuya ait bir isimmiş. Bir tür masalsı Anka kuşu da derlermiş. Bizim Atamızın Savaronası, hepimizin küllerinden doğup yeniden yükseldiği ANITKABİR oldu şimdi. Bil ki her Türk ölse bile yeniden doğacak orada.’’
Deniz…
Not: Arşivden.
YORUMLAR
Den(iz)
Güle güle şair.
Sevgilerimle...
THeN
Başka bir edebiyat sitesinde yazıyor musun ve eğer öyleyse nickini paylaşır misin?
:-(
O günlerde bu sitedeydim. Yazıyı okumuştum lakin her ölüm acı olduğundan elim gitmemişti yazmaya. Hatta yanlış hatirlamıyorsam saçma bir yazıyı seçmişlerdi güne.
Malesef ki site sakinleri derin uykudaydı.
Yine söylüyorum.. Sen şanslıymışsın. Senin de söylediğin gibi "baban artık Savarona' ve bunu da biliyorsun.
Benim Atatürk'ü anlatacak kimsem dahi kalmadı. Ben onu sadece kendim için de yaşamıyorum.
Sayımız çok az Deniz.
Onaltı kez devleti yıkılmış ama onyedincisini kurmayı bilmiş bir millet sen, ben ve bizim gibi insanlardan oluşuyordu.
Şimdi "sen yanmansan.. ben yanmazsam.. biz yanmazsak.. nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa"
Sen yazmazsan.. ben yazmazsam..
-son neferleriyiz bu bayrağın
..
..
Den(iz)
Sevgilerimle...
Bayrağı ve duyguları yarıya ( suskunlaştıran) indiren bir yazı. Rahmet diliyorum... saygıyla.
Den(iz)
Sevgilerimle...
Sevgili Deniz, ne güzel bir BABANIZ varmış, okurken çok duygulandım çoook
Kendi Babamın ATATÜRKÜN MAYAT ASKERİYDİM demesinin anlamını yıllar sonra anladım, meğer mayat demek, maiyetinde muhafızıydım demekmiş.
şimdiki aklım olsa çok bilgi alırdım lakin öyle bir imkanımız maalesef olamadı tabi.
asil ruhlu insanlar yazıklarıyla ve davranışlarıyla uyumludurlar.
Babanızın asilliği karşısında saygımla eğilir ruhu şad olsun dilerim
işte gerçek BİR ATATÜRKÇÜ NESİL BÖYLE YETİŞİR YETİŞTİRİLİR.
YAZINIZIN RUHU TÜM ÜLKEMİZİ KAPLASIN DİLİYORUM
ATAMIZI MİNNET VE SAYGIMLA SELAMLIYOR, KABRİ NUR OLSUN DİLİYORUM.
HERŞEY GÖNLÜNÜZCE OLSUN
SEVGİLERİM SAYGILARIMLA.
Den(iz)
Sevgilerimle...
Bu ulus bence yatsın kalksın Atatürk e dua etsin saygıyla minnetle anıyoruz sonsuza kadar eserleri yaşamalı bu güzel çalışmayı ayrıca kutluyorum bu ve güzel çalışmalarınızı sürekli okuyorum bir başka çalışmada buluşmak üzere sağlıcakla kal
Den(iz)
Sevgilerimle..
"En sonunda yatağının baş kısmını yükseltip üst kıyafetlerini giydirmekle sulh olduk."
Ne dedi Ata "Yurtta sulh cihanda sulh", sulh olmakla doğrusunu yapmışsınız
"Deniz, Savarona bir tür kuğuya ait bir isimmiş. Bir tür masalsı Anka kuşu da derlermiş."
O Anka büyüdü başkent Ankara oldu Deniz hanım
Bir haber ajansımız da Anka değil mi? Ankara Anka
Demem şu ki Anka her yerde, Ankara'nın taşında, tozunda toprağında
Yüz yıl önce bir Anadolu kasabası ayarında halbuki
Sevgimizle besleyip büyüttük onu
Bugün Atatürk ve babanız haricinde kimseye rahmet dileyesim yok, gelmiyor içimden
Yazınızı okuyunca dünkü yalın kılıç halinizi daha iyi anladım
Babanızın ve güzel İzmir'in size kattığı değerler var
Sitemizin duygu yüklü hanımefendisine bin selam olsun
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket
Selam ve saygılarımla.
Den(iz)
Sevgilerimle..
Bir gün Ozan Arif in konserine gitmiştim… Tıklım tıklım bir salon… ibadet eder gibi konuşmaya başladı konserden önce Ozan… “Yeryüzünde iki yetim dava vardır, bu iki yetim davanın iki yetim temsilcisi. İki yetim biri İslamiyet, biri Türkiye Cumhuriyeti. İki yetim biri Hz. Muhammed s.a.v biri Ulu Önder Atatürk.” Ne dinlediğim türküler kaldı aklımda ne başka bir şey bu sözden sonra. Biz bu evrenin öksüz yetim çocuklarıyız. Muhtaç olduğu kudreti damarlarındaki asil kanda bulan bütün mazlumların kıblesi….
Den(iz)
Sevgilerimle..
Öyle bir babanın böyle bir kızı.
Ne kadar anlamlı ne kadar samimi
Yürek çağıltısı bir yazı.
Sağ ol Deniz.
Den(iz)
Sevgilerimle..
Den(iz)
Sevgilerimle..