- 324 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Gölge Etme Başka İhsan İstemem
GÖLGE ETME BAŞKA İHSAN İSTEMEM
Osmanlının yazılı basın serüveni 19. yüzyıl itibariyle matbaa ile olan tanışıklığın akabinde başlamıştır. İkinci Mahmut dönemindeki birçok alanda gerçekleştirilen yenileşme ve değişim hareketlerinin ardından, çok geçmeden başlayan dergicilik faaliyetleri, iki yüz yıllık kayda değer gecikmeyle de olsa günümüze kadar hız kesmeden, bayrak yarışı şeklinde devam ettirilmiştir. Dünyanın her yerinde olduğu gibi Osmanlı’da da dergiciliğin ilk ürünü tıp alanında olmuştur. Tarihimizde ilk dergi 1849’da çıkarılan Vakayi-i Tıbbıye’dir.
Dergicilik faaliyetleri, haber verme amacından ziyade okuru aydınlatmak, belli konular üzerinde yorumlar yapmak gibi misyonları üstlenen basımlar olarak göze çarpmaktadır. Edebiyat alanındaki dergiciliğin amaçlarında, en güzel şiiri, en güzel yazıyı en kıymetli tenkitleri okurlara ulaştırmanın yanında, usta-çırak genç-yaşlı kalemleri bir arada toplayıp harmanlamak da vardır. Oradan elde edilen sinerjiyle yeni yazarlar kazandırmak ve ileriye taşımak hedeflenmiştir.
Dergiler, yeni çalışmaların yanında geçmişten alınan birçok bilgileri de tarihe -yeniden- notlar düşürür. Bu minvalde yayın hayatına devam eden dergimizin bu sayısında, Osmanlıdan günümüze değişimlerle gelişen dergiciliğin her alanını irdelenecektir elbet. Ben genel bir bakışın yanı sıra, alanında ilk olan, belli başlı dergi isimlerini zikretmeyle birlikte, yoğunluk kadın ve çocuk alanındaki dergicilik hareketlerden bahsetmek istiyorum.
Tarihimizde ilk mizah dergisi olarak bilinen dergi 1868’da İstanbul merkezli "Diyojen" dir. İlk çıkarıldığında Fransızca ve Rumca ve daha sonraları Osmanlıca kullanılmış olan dergi, politik mizah yazılarından dolayı üç kez kapatılmış ve 183. sayısından sonra yayın hayatına son verilmiştir. Logosunun üstünde yazılan "gölge etme başka ihsan istemem" cümlesi yeni başlayan hareketin cümlesi olması bakımından dikkat çekicidir.
Tanzimat döneminden her alanda olduğu gibi kadınlar içinde radikal yenilikler gerçekleştirilmiştir. Bu yenilikler sonrasında kimliklerini yeniden tanımlama ihtiyacı duyan kadınlar, basında yer almaya başladılar.
Osmanlı tarihinde "Şükûfezâr" (1886) dergisi kayıtlara geçmiş ilk kadın dergisidir. Şükûfezâr kelimesi "çiçek bahçesi, çiçeği çok olan" anlamını taşır. Dergi sahibi dâhil tüm yazar ekibinin eğitimli kadınlardan oluşturulmuş olan bu yeni hareket oldukça dikkat çekmiştir. Şükûfezâr dergisi beş sayı çıkarılmıştır. Yayımlanan bu sayıların tüm kapaklarında Şair Vasfî’ye ait olan şu dörtlük dikkat çekmektedir.
Ey talebe-i safâ-yı mâna
İman ile bak Şükufezâra
Ezhâr-ı edeb şemimi bitmez
Tercih eder ehl-i dil bahâra
Şeyh Vasfî
"Ey gerçek mananın talebesi/ çiçek bahçesine "Şükûfezâra" bir bak/ edep çiçeklerinin kokusu solmaz/ gönül ehli edebi bahara tercih eder"
Bu yeni hareket, o dönemi göz önünde bulundurduğumuzda, dini gelenekler içindeki kadının yeri, evin kutsallığı, edebin yanında Müslüman kadınların okuma yazma ve aydınlanma hareketinin ilk yazılı belgeleri olması açısından önem arz eder.
Batılı kadınlardan eğitim, bilgi ve beceri anlamında geri kalmamak isteğinin bir tasavvuru olarak ortaya konulmuş bir dergidir. Erkeklerle bir tartışmaya girmeksizin, kendi üretimlerini diğer kadınlara ulaştırma, bilgilenme paylaşma çerçevesindeki bu ilk hareket, beşinci sayıda kalmıştır. Beş sayı ile sınırlı kalmasının sebeplerinden biri yine o dönemi göz önünde bulundurduğumuzda, dergicilik anlamındaki bu hareketin bazı kesimler tarafından feminist bir hareket olarak görülmüş olabileceği düşüncesi yüksek ihtimal. Bu derginin sayılarının, uzun süre araştırmalara, değerlendirmelere açılmamış olması da bu düşünceyi destekler nitelikte.
Kadınlara mahsus basılan bu derginin, kadınların var oluş mücadelesi olarak görülse de kadınların yazma deneyimleri yanı sıra, bir araya gelerek oluşturdukları sinerji açısından son derece önemlidir. Şöyle ki, Fatma Aliye’nin de yazar olduğu bu kadroda, yeni kalemlerin ortaya çıkmasında itici güç olmuştur. Hem yazarların hem de eğitimli okurlardan gelen okur mektuplarına da yer veren bir dergi hüviyeti de vardı Şükûfezâr’da. Bu deneyimlerin sonrasında otobiyografik özellikleri barındıran -mektup roman- türünün ilk adımları atılmıştır. Sonraki yıllarda Fatma Aliye’nin bu türde kitaplaştırdığı "Hayattan Sahneler 1899-1900" yayınlanmıştır. Halide Edip ve ilk kadın roman yazarımız Fatma Aliye Topuz gibi öncü kadın yazarlarımız için bu dergiler kendilerini bulduğu, kendilerini ifade edebildikleri bir alan olmuştur.
Kadınlar için yayın hayatına başlayan bir başka dergi Âyîne’dir (1875). Selanik merkezli bu dergi dergicilik tarihine 39 sayı kazandırmıştır. "Âyîne" kelime anlamı aynadır. "Kadınlar tabiatları gereği süse ve ziynete düşkünlüklerinden aynaya gerek duyarlar. Bu ihtiyacı gidermek ancak eğitimleriyle, fikirleriyle ve ahlâklarıyla olmalı" düşüncesi derginin ismini belirlemiştir.
Eğitimli kadınların başı çektiği Şükûfezâr’dan farklı olarak, kadının eğitilmesi amacına yönelik yayın yapan dergi, "evlatlarına iyi bir terbiye verebilmeleri için öncelikle kadının eğitilmesi gerekliliği, kadının aile ilişkileri, vazifeleri" gibi konular hedeflenmiş ve buna uygun yayınlar yapılmıştır.
1888 yılında çıkarılan "Mürüvvet" dergisi de kadınlara yönelik bir kadın dergisidir. Mürüvvet Gazetesinin bir eki olarak çıkarılmıştır. İlk kez edebiyat, haber, terbiye, ahlak gibi konu başlıklarına ayrılarak okuyucularına sunulmuştur.
Kadınlara yönelik çıkarılan diğer bir dergi ise "Kadınlar Dünyası"dır (1895- 1908). Türkçe yayımlanan ilk kadın dergisi olma özelliği taşımaktadır. İlk kadın romancımız, aynı zamanda ilk kadın çevirmen olarak da bilinen Fatma Aliye tarafından çıkarılmıştır. Derginin amacı da diğer kadın dergilerine benzer söylemler içerse de "kadın, nesil yetiştiren bireydir ve kendisini yetiştirmek ve eğitmek zorundadır" denmiştir. Bu keskin duruşu ve radikal söylemleriyle tepki çekse de kadın dergileri içerisinde en uzun soluklu dergi olmuştur.
Cumhuriyet sonrası 80’li 90’lı yıllara gelindiğinde, kadına yönelik çıkarılan dergilerin çıkış amaçlarına, modern şehirli kadın kimliği gibi çeşitli liberal söylemler eklenmiştir. Kadınlar, kendilerinden önceki kuşaklardan aldıkları bayrakları taşırken, hayata daha fazla dâhil olmuş buldular kendilerini. Dergiler de zaman içerisindeki koşulların iyileşmesiyle birlikte farklı alanlardaki yayınlarını günümüzde de devam ettirmektedirler.
"Seyyare" de 1914 yılında çıkarılan bir kadın dergisidir. Şükûfezâr gibi hem sahipleri hem de yazar kadrosu kadınlardandı. Dergide kadın hakları konuları çokça işlenmiş, eğitimli kadınları ilgilendiren konulara değinilmiştir.
Aydınlar, fikirlerini topluma duyurmak için kadınlara ve çocuklara yönelik yayınları, dergicilik alanında hızlandırmışlardır. Okuma alışkanlığının gelecekteki temeli sayılan çocuk dergilerinin ilki "Mümeyyiz" dergisidir (1869-1870). İlk çocuk dergisi olma özelliğini taşıyan bu dergi, Terakki gazetesinin eki olarak, Kırımlı eğitimci Sıdkı Efendi tarafından çıkarılmıştır. Hedef kitle ilköğretim çağındaki çocuklardır. İçeriğinde zekâ soruları, masallar, fıkralar, ahlaki içerikli metinler ve okur mektupları da yer bulmuştur. Kırk dokuzuncu sayısından sonra yayınını sonlandırmıştır.
Türk dergiciliğinde ilk olma özelliğini taşıyan dergilerimize ayrıntılara girmeden şöyle bir bakacak olursak;
1861’de çıkan "Mecmûa-i Fünûn" ilk Türkçe dergidir.
1862’de çıkarılan "Mir’at" dergisinin en önemli özelliği Osmanlı Devleti’nde yayınlanan ilk resimli Türkçe dergi olmasıdır.
1863’’te yayınlanan "Musiki-i Osmanî" ilk müzik dergisidir.
1873 ’’te yayınlanan "Cüzdan" ilk magazin dergisidir.
1910’da "Genç Kalemler" yeni lisan fikrinin öncüsü olmuştur. Başyazarı Ziya Gökalp olan dergi Türkçü ve milliyetçi söylemlerle dikkat çekmiştir.
1910’ da yayınlanan " Futbol" ilk spor dergisidir.
1923’’te yayınlanan "Süs" dergisi Cumhuriyet döneminin ilk magazin dergisidir. Promosyon uygulamasıyla dergicilik alanında bir ilki hayata geçirmiştir.
"Eğitimli toplum, dergilerin gayretleriyle şekillenir" diyerek yazımı sonlandırmak istiyorum. Selametle...
Kaynakça:
Uluslar arası Toplum Araştırmaları Dergisi ( OPUS) sayı 14, 2019
Çukurova Üniversitesi, Araştırma Dergisi, sayı 1, 2021
İstanbul Üniversitesi, İletişim Fakültesi Dergisi
Iğdır Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, sayı 9, Nisan 2016
tesaderneği.org / Vikipedi
Vildan Poyraz Coşkun
Kardelen Dergisi
sayı 114, güz 2022
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.