- 239 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Yazamama Hastalığı
Yazamama Hastalığı
Yazmak, başlı başına bir devrimdir. Hele ki her konuda kalem oynatmak, herkesin harcı değildir. Yazıyla haşır neşir olan insanın başına gelebilecek en kötü şey ise, şüphesiz yazamama hastalığıdır. Kafanızda biriken onlarca düşünce vardır. Size ilham veren güzellikler vardır ama yine de yazamazsınız. Ben buna yazamama hastalığı diyorum.
Evet, insan her zaman yazacak diye bir kaide yoktur. Öyle anlar gelir ki, tıkanır kalırız. Öyle anlar gelir ki, tek satır ilerlemez yazınız. Daha kötüsü yazıp yazıp atarsınız ya da karalarsınız. Bu durum en vahimleridir. Sayfalara dökülmeyi bekleyen onca kelime doğru yolu bulup dökülemez bir türlü. İyi de neden? Sebeplerine bakacak olursak pek çok sebep öne sürebiliriz. Konuyu bilmiyoruzdur, haliyle yazmak bizi zorluyordur. Konu ağır olabilir. Uzmanlığımız yetmeyebilir vs. vs. Bunlar sadece bir sebeptir. Ama çok bağlayıcı değildir zannımca. Çünkü yazmayı kafasına koyan bir kişi okuyup araştırabilir ve öğrendiklerini pekala paylaşabilir.
Benim asıl derdim çekincesi olup da yazamayanlar içindir. Satırlarımızın daha başında yazmanın başlı başına bir devrim olduğunu söylemiştik. Doğrudur, hatta daha fazlasıdır yazı. Çünkü yazı her şeyi baştan aşağı yaptığı gibi yıkar da. Bu da onun gücünü bir kez daha gözler önüne serer. Bu gücün farkında olan yazı ehli her zaman istediği sularda yüzemez, yüzmek istemez. Çünkü dilin kemiği yoktur, önüne geleni sıralar ve inci tanesi gibi kelimeler diziliverir birden. Ya sonrası? Sonrasını ayıklamak da yazara düşer. Çünkü yazdıklarıyla incinecekler, hatta ona kızacaklardır. Böyle bir durumdaki yazar için işler pek iyi değildir. Uğraşması gereken pek çok sorun vardır. Bunu bilen kalem ehli pek çok insan ucu birilerine dokunduğu için pek çok şeyi görmezden, duymazdan gelir. Ne de olsa etliye sütlüye karışmamak çoğu zaman insana huzur verir.
Bu da daha bol yazı yazma imkanı demektir aslında. Ama tabi her şey göründüğü gibi olmamaktadır. Bazıları şeyleri erteleyen veyahut görmezden gelen insan başka şeylere kolay kolay odaklanamaz. Evet, kendince kendini huzura kavuşturmuştur ama kafası şimdiden allak bullak olmuştur. Çünkü düşüncelere ket vurmak sanıldığı kadar kolay değildir. Derin sularda yüzmek istiyorsa da suya sabuna dokunmalı, hatta birilerinin işine çomak dahi sokmalıdır. İşte o zaman yazı gerçek değerini bulur, anlam kazanır. Yoksa kıyıda köşede gezinip durursunuz. Büyük denizlere açılmak istiyorsanız limandan ayrılmanız ve fırtınalara göğüs germeniz gerekecektir. Aksi halde küçük çöplüğünüzde eşinir durursunuz. Sonra da ben yazamıyorum, ilham gelmiyor, üretken değilim diye hayıflanıp durursunuz.
Size tavsiyem kimselere takılıp kalmayın. Ucu birilerine dokunsa dahi doğruları haykırmaktan geri durmayın. Bırakın isteyen istediği kadar kızsın. Önemli olan sizin içinizdeki ateş söndü mü onu söyleyin bana. Birileri incinecek diye ne söz söylemekten vazgeçin ne de doğruları yazmaktan. Sallamayın kimseyi, bırakın inceldiği yerden kopsun her şey. Yazamama hastalığına tutulup sakat sakat ortalıkta gezineceğinize savaştan çıkmış gaziler gibi dimdik ayakta durun. Varsın kanasın yaralarınız. İçinizde kalmadığı ya hiçbir şey… Önemli olan tam olarak bu zaten… Korkak dövüşmeyin, çekin kılıcınızı sallayın. Sallayın ki, dost da düşman da belli olsun. Bakın bakalım siz dobra dobra olunca hastalıktan eser kalacak mı? Kalmaz, kalmaz benden söylemesi.
NECATİ DİLEK
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.