- 267 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DURUN EY KALABALIKLAR BU SOKAK ÇIKMAZ SOKAK
DURUN EY KALABALIKLAR BU SOKAK ÇIKMAZ SOKAK
Evet durun ey kalabalıklar akıntıya gitmeyin yanlışa kucak açmayın. Alt daire yanarken siz üst dairede alem yapmayın. Şöyle dönün ve etrafınıza bakın, ne olur görün artık. Bu sabah apartmandan çıkarken bir bayan gördüm. Büyük ihtimalle torunuyla çıkıyordu. Beni görünce durakladı. Baka kaldı. Siz bu apartmanda mı oturuyorsunuz dedi. Evet 10 yıldır dedim. Hayret, hayret baktı, bende onu görmemişim demek ki. Varın siz düşünün. Basından duyuyoruz. Komşusunun görünmediğini sonrada o görünmeyen komşusunun ölümüyle karşılaşıyor. Bu millet bu kadar mı? uzaklaştı birbirinden. Komşular birbirlerinden mesuldürler. Hele birde komşun yaşlı ise onun aç kalmasından bile mesulüz. İslam güneşi peygamberimiz ne demiş’’ Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir’’ Çağdaş medeniyet dediğimiz bu çağda eğer bunlar oluyor ve umursanmıyorsa çok vahim ve neticesi kimliğimizi kaybetmeye kadar gider.
Bu vahim durumdan ve kalabalık şehirlerdeki yalnızlık ve buhrandan kurtulmanın en önemli yollarından biri, şüphesiz komşular arası saygı ve sevgiye dayalı sıcak ve samimi ilişkilerdir. Benim uyguladığım bir projem vardı. Ahmet Sezer İlköğretim Okulunda’’ DEĞERLİ SIRAM’’ isimli bir proje. Yüzde yüz değişikliği görmüş biri olarak iddia ediyorum kültürümüzdeki değerleri yaşayıp yaşatmadıkça düzelmeyiz. Peygamberimizin söz, fiil ve komşuluğa ve komşuluk haklarına verilen önemi tafsilatlı bir şekilde bilip İslam temel kaynağı olan komşuluk hakkını toplumumuza öğretmeli ve yaşatmalıyız.
Boynuzsuz koçun boynuzlu koçtan alacağı olan bu dünyada hiçbir din inanç ve sosyal sınıf gözetmeksizin hak hukuk gözeterek yaşamayı öğrenmemiz lazım. İslam inancında komşuluk ilişkileri, yakın ve uzak komşuyu içine alacak şekilde ifade ederken: “Yalnız Allah’a ibadet edip O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın! Anneye, babaya, akrabalara, yetimlere, fakirlere, yakın komşulara, uzak komşulara, yol arkadaşına, garip ve yolculara, ellerinizin altındakilere (köle, cariye, hizmetçi, işçi) de güzel muamele edin. Yakın uzak komşu tabirlerinden büyük ihtimalle akrabalardan uzak komşu ile de inanç farkı olanlardan bahsedilebilir. Öyleyse biz komşularımızın inanç farkını bile dikkate almadan komşuluk görevimizi yapacağız.
Ayrıca İslam’daki “ihsan” kelimesinin yerine göre komşunun mutluluğunu ve kederini paylaşma, birlikte dostça yaşama, komşuya eziyet etmeme ve onu himaye etme gibi erdemli davranışları içerdiği de bilenen bir şeydir. Şu hadiste çok anlamlı ve önemlidir. “Cebrail, komşu hakkı üzerinde o kadar önemle durdu ki neredeyse komşuyu komşuya mirasçı yapacak sandım. Bir başka hadiste ise komşusunun kötülük yapmasından korktuğu kimse tam olarak iman etmiş sayılmaz. Bütün bunlara bağlı olarak komşu; din, dil, ırk, cinsiyet ve nesep ayrımı yapmaksızın yerleşim alanlarında birbirine yakın evlerde oturan, yüz yüze ilişkileri olan, ortak kültürel değerleri paylaşan ve birbirini koruyup gözeten insanların bir arada olmasıdır. Buradan da anlaşıldığına göre komşuluk her şeyden önce insanlar arasındaki yakınlığı, yardımlaşmayı, sıcak ve samimî ilişkileri zihinlerde çağrıştırmayı ön plana çıkarmaktadır.
“Bu komşu ister yolculuk arkadaşı ister bitişik komşu, ister okulda tahsil arkadaşı, isterse herhangi bir meclis veya başka bir yerde yanında oturan ve sana arkadaşlık eden kimsedir. Yani aranızda meydana gelen en kısa bir sohbet arkadaşı, komşu demektir. Ki senin bu komşuluk hakkını gözetmen ve unutmaman gerekir.”
Öyle anlaşılıyor ki, İslam’ın mesken itibariyle komşuluğun sınırlarına yönelik açıklamaları göz önüne alındığında, yakın ve uzak komşu kavramları bir yerleşim alanında yaşayan insanları yani köy, mahalle ve şehir halkını ilgilendirmektedir. Bu durumda bir mahallede, hatta bir şehirde oturan insanlar bile birbirlerine komşu olmaktadırlar. Öyle bir sınıf var ki onları komşu olarak kabul etmeyen dinimiz ne güzel öğütlemiş “Münafıklar, kalplerinde bir hastalık bulunanlar ve şehirde müminlerin kusurlarını arayarak kötü haber yayanlar, bu hâllerinden vazgeçmezlerse, Biz onlara karşı Sana emir ve hâkimiyet veririz de sonra orada (şehirde) ancak az bir zaman Sana komşuluk edebilirler.”
Bir gün dükkânda otururken tesettürlü bir bayanın iki tane kız çocuğuyla geçtiğini gördüm. Komşu dükkânın dış askısında ekmek poşetleri vardı. Kadın onların yanına varınca ekmeklere baktı, bir adım attı tekrar baktı. Elini uzatıp alacak oldu, ama almadı yürüdü. Koştum hemen önlerini kestim. Ekmeğe ihtiyacınız mı var dedim. Benim gördüğümü sizde görseydiniz sizde ağlardınız. Hem ben ağladım hem çocuklar ağladı ama en çok ağlayanda anneydi. Daha fazla yazmayacağım bittim, tükendim ve son sözüm şu olsun.
‘’DURUN EY KALBALIKLAR BU SOKAK ÇIKMAZ SOKAK’’
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.