- 317 Okunma
- 0 Yorum
- 5 Beğeni
Yatırım Çocukları
“3. Sayfa Şiirleri” adını taşıyordu Bedirhan Gökçe Göktan’ın şiir albümünün adı.
Adına da yaraşıyor biraz içli, biraz acılı…
Az da; memleketim havası, tam da; üçüncü sayfa haberleri kıvamında.
İçinde şiir seçkileri özenle seçilmiş bir de yıllarca Kanal 6’nın haber altı seslendirmesini yapmış bir sesle birleşince…
Şiirler bir başka tat veriyor dinleyene…
Bu albümde bir şiir var ki hikayemiz onunla ilintili.
“Bitlisli Baba” şiirin adı onun da alt fon müziği ‘Harman Yeri’ adlı türkünün enstrümantali…
Hikaye, şiirden anladığımız Bitlis’in fakir bir köyünden köyün ve ev hanesinin yardımlarıyla üçü beşi bir araya getirip İstanbul’a “büyük şehre okuyup adam” olsun diye gönderilen bir oğul hikayesidir…
İçinde babanın feryadını duyarız belki de acındırmasını!
“İstanbul’da çokmuş avrat sermaye, düşmeyesin or*spiye, k*hpeye, düşersen eğer; hakkımı helal etmem behdanem oğul.”
“Yamalı mintan, yırtık pantol” diye devam eder şiir.
Yokluktan, yoksulluktan bahseder, yakacak odunlarının olmadığından dayanacak güçlerinin kalmadığından…
Bu hikaye bana çok tanıdık gelir nedense. Hasan Kıyafetin onlarca romanı içerisinde “Komünist İmam” romanı en bilinenlerindendir ya bir de ‘Yatırım Çocukları’ adlı romanı vardır tam da böyle bir hikayeyle örtüşür…
Kitabın tanıtım bülteninde şöyle yazmaktadır:
“Hayatımızı kurtaralım diye okutmadılar ki bizi. Onları kurtaralım diye okuttular. Bankaya, bankerlere yatırılmış üç beş kuruş gibiydik.
Derken gün günden kötü, yaşam her şeyden gerçekçi geldi ve biz " Yatırım Çocuklar" onları kurtaramayışımıza onlarla birlikte şaşıp kaldık.
"Onlar ki kitapsız okuyan, topraktan öğrenenlerdi." Onlar ki ateşin yaktığını, suyun boğduğunu ve taşın sertliğini iyi bilenlerdi. Bize güvenmişlikleri nice mihnetti nice zorunluluktu bilmezler miydi?..
Yine bir Yatırım Çocuk olan ozan Rüştü Apaydın bakınız özetle ne diyor:
"... Kazandık ya yatılıyı
Uzandık ya aydınlığa
Birden değişti yarenlikler
Birden büyüdü sofralarda yerimiz..."
Hikaye Anadolu’nun ücra bir köyünden köyün ve köylülerin yardımlarıyla büyük şehre ataması olmuş lise öğretmeni bir genci anlatır…
Altı arkadaş bir ev tutarlar. Zoraki tutunurlar yaşama yokluk dönemleri. Bir küçük tüp, iki divan kıt kanat geçinirlerken köyden bir akrabaları gelir öğretmen gencimizin yanına…
Önceleri ses çıkarmaz ne de olsa köyün umududur!
Oraya; köyü kurtarmak için gelmiştir!
Derken ikinci bir akraba daha ev tıka basa dolmuştur ne para dayanır ne can. Dayanamaz sonunda mektup yazar köyüne ben YATIRIM ÇOCUĞU değilim…
Çocuklarımız yatırım çocukları değildir. Onları sınavdan sınava koştururken hayatları kurtulsun bari sözü bazı zamanlarda biraz masum bir yalan gibi geliyor ailelerin çocuklarına, eşe dosta söyledikleri…
Sahi çocuklar?
Onlar çocuklarımız mı yoksa geleceğimizin yatırım planları mı?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.