- 329 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
DÖRT ERKEK
Hayatımda dört erkek tanıdım;
İlki varlığıma vesile olan babamdı.
Sevgi, şefkat nedir bilmez, hep eleştirir, başkalarıyla kıyaslar, özellikle başkalarının yanında insanı rezil etmeyi pek sever, her şeye karışır, her şeye bir kusur bulur, dünyayı ayağına sersen mutlu olmayı bilmez, dayak atmayı terbiye etmek zanneder, dinci olduğu kadar merhametsiz, bencil ve baskıcı...
İkincisi canım kardeşim İsa’m;
Babamın aşırı baskılarından olsa gerek uzun yıllar gece altına kaçırdığı için anamdan sürekli zılgıt yiyen, orta okul ogretmeninin kafasına sopa vurması sonucu ortaokulu yarıda bırakan, kahvede eğlencesine oyun oynadığı için babam tarafından kahvenin camları indirilen, sokaklarda traktör ile kovalanan, çarmıha gerilir gibi karyolaya bağlanarak dövülen, iplerin izleri bileklerine girdiği, hergün evde kavga kıyamet koptuğu halde asla evi terketmeyen, en sonunda daha ömrünün baharındayken yirmisekiz yaşında, dört ve üç yaşlarındaki çocuklarını ve güzelim eşini arkasında bırakıp, hepsinin sorumluluklarını üstüme yığarak kazada parçalanmış olarak kara toprağa giren...
Üçüncüsü çocuklarımın babası;
Asla kişiliğini bulamayan, hep başkalarının etkisi altında kalan, iki tane evladını sel götürdüğü için rahatsız olan annesinin bile etkisinde kaldığı için evde tufan koparan, annesinin kavgalı olduğu kişilere bile küsen, gece gündüz kahvehanede vakit geçirdiği için kendisini hiç geliştiremeyen, tamamen içine kapalı, hasta olduğunda bile yalvar yakar doktora giden, adeta kendisini işkence çektirmekten zevk alan, her tartışmamızın sonucu kavgayla biten, "benim huyum bu, ister çeker, istersen defolup gidersin " diyerek resr çeken, beni gönderemeyjnce de kendisi evi terkeden, "kızdığım dağın odununu kırk yıl yakmam " diyerek de bir daha geri dönmeyen...
Dördüncüsü ise;
Senelerce bakıma muhtaç yaşayan anacığımı kaybedip, çocuklarımın da önerdikleri bir sahil kasabasına yerleştikten sonra tanıştığım, bu sitenin de üyelerinden olan şair- yazar Kul Fifani Erdem Gümüş.
Diğerleri çok cahillerdi, bir de okumuşunu deneyeyim bakalım, hem kendimi geliştirir, hem yalnızlığımı giderir, hem de yaşayamadığım hayatımı belki bununla yaşarım diye düşünüyordum.
Önceleri çok iyiydi, etrafımda pervane olur, gelen giden misafirlerime nasıl hizmet edeceğini bilemezdi.Tüm arkadaşlarım ve dostlarım " sen bu adama ne yapıyorsun, adeta sana tapıyor" derlerdi.
Yazılarına ve şiirlerine bakıldığında ondan daha dürüst, daha namuslu insan yoktu.
"Zaten çok çekmişsin hayatta, bundan sonra bari biraz rahat et, ben sana kıyamam, saçının teline, gözünün yaşına gurban olurum" der dururdu. Evimin bahçesinde köpekler gibi çalıştı. Budanacak ağaçları budadı, sökülecekleri söktü, bahçeyi hem belledi, hem de kayalık olduğu için taşlarını ayıkladı. Yerlerine taaa Antalya, Balıkesir gibi şehirlerden seçilmiş güzel fidanlar getirtip dikti. Tüm komşularımız gıpta ederlerdi.
Güya, tüm şiirlerinin ilham kaynağı bendim.
Meğer bunların hepsini benim güvenimi kazanıp da borçlarını ödetmek için yapıyormuş. Tam bir tyatrocuymuş yani anlayacağınız. Bunu başaramayacağını anlayınca;
Kendi ülkemize de sığmayıp, Azerbaycanlı bir kadına borçları karşılığında sattı kendisini.
Şimd,i hergün özelden yazıp da tanışmak isteyenler oluyor da, cevap vermeye bile korkuyorum artık.
Gel de güven böyle zamanda erkeklere. Çoğunun aklı belden aşağıya çalışıyor.
Önce gülüşümün güzelliğinden dem vuruyorlar, sonra da cinselliğe getiriyorlar hemen işi.
Ülkemizin geldiği son noktadan da anlaşılacağı gibi, okuryazarlarla cahiller arasında pek de bir fark kalmamış artık diye düşünüyorum.
YORUMLAR
Gerçekten çok üzücü şeyleri yaşayıp yaşamışsınız ne demeli bilemedim ki Allah yardımcınız olsun.
Yaşadığınız tüm olumsuzluklara rağmen hala ayaktasınız ve yaşam mücadelesi vermeye devam ediyorsunuz.
Rabbim önünüze hayırlı insanları çıkartır İNŞALLAH
Hayırlı günler iyi çalışmalar dilerim.