- 457 Okunma
- 6 Yorum
- 3 Beğeni
RÜYA İŞPORTACISI
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Neden uyku böylesine çekici ve güzel? Bize düş tarlaları,kabuğunu kırmakta zorlanan kabus kahramanları,dinazorlar,bahçeler,koular vaad eder de ondan...Uyku,sonsuz sığınağımız.Vazgeçilmez oyun bahçesi,düş tarlası,saman pazarı,mısır çarşısı,Eminönü işportası...
Yok yok rüyalarımda...Ne ararsanız buluruz..uzun yolculuklar,yemyeşil ağaçlar,boyu boyunu aşan iri çiçekli,pembe,mor,mavi beyaz çiçekli ağaçlar...iyot kokusu.Tavşanların yollarda taklalar atarak gezindiği,suların henüz kirlenmemiş olduğu,suların serin ve güneşin yakıcı olduğu yerler...EVET...Hepsini göreceksiniz...Vaad ediyoruz..Etme bulma dünyası değil,umma bulma rüğyası...Haydeeee..Bunlar çok ucuz.Tertemiz kağıtlar gibi.Hepsinde yeni düşlere açılan kapılar var...Anahtarları bizde.
Korkmak mı istiyorsun abi?Al bunu.Al bunu,koy yastığının altına.Kapa gözlerini.Seyret bunu.Benden söylemesi...Ancak bir kez dayanabileceksin seyretmeğe.Ama seyrettine de değecek.Tüylerin bir kalkacak,bir daha inemeyecek.Ne mi var abim bu muskaların içinde?
Rüyalarındaki kahramanların kanlarını güneşte bekletip,kuruttuk.Onların kan kuruları var bu muska benzeri şeylerin içinde.Karına,kızına da söylersin...Allık niyetine sürsünler yanaklarına..Bak nasıl parıldayacak yanakları.Bir gören,bir daha dönüp bakacak...Yalnız abi bunlar bir uyumalıktır.Sen uyanana kadar kendini tekrarlayıp durur.Sen sen ol,rüyandaki insanların yüzüne dikkat etme.Sonra çıldıracakmış gibi olursun.Benden söylemesi.Neden mi?İnanmayacaksın ama senin korku filmi tadındaki rüyaların yani bu rüya muskaları aslında,ülkemiz hapishanelerinde yapılmış gizli çekimler.Bir tek aradaki güzel manzaralı sahneler (sahne diyorum bağışla) bir de filmin,yani şey,hayatın...yani rüyanın müzikleri sonradan eklendi.Sorma abi,bu müzikleri eklemek öyle zor oldu ki...Neyse.Niye dikkat etme dedim,biliyor musun?Çünkü korkarsın,kesin korkarsın.Otobüste karşında oturan adamdan,biletçilerden,şık giyimli beylerden,şıkıdım kadınlardan.Bir kez onların cam fanuslara benzeyen gözbebeklerinin kıyısına çöreklenmiş,tıslayan yılanı gördünmü,rahatın,huzurun kalmaz.Çünkü aynı yılanı o rüyalarda da gördüğünü hatırlarsın birden.
Ya abi..Bırak bu endişeni maddeleştirme,bir korkuya sahip olma istemelerini.Gel abi..Ben sana güzel,şarkılı türkülü,masallı efsaneli bir film vereyim...Olaylar bir handa geçsin.Hanın iki kapısı olsun.Birinden sen gir.
Odaları tek tek dolaş.Hepsinin hikayesini ayrı ayrı dinle.Ama sakın ha,camlardan bakma.Derinden,usul usul bir saz sesi duyulsun...Sen git gel,bir kapıdan diğerine.Odaların hepsini tek tek dolaş,hepsine gir,her birini bir kadını koklar gibi kokla ve kapıların ardındaki mumları sakın söndürme.Bırak ılık bir aydınlık sarsın ahşap duvarları.Biraz sus ve dinle...Neyimi?Kurtları duy,dinle...Tahta kurtlarını...Önce tüm odayı bitirecekler.Sonra da eğer sen hanın öbür kapısından çekip gitmediysen,sıra sana gelecek...Sana ve senin gibi olan diğerlerine...
Koridor uzun ve sessiz.Adımların kalbindeki ritmle uyumlu...İlerliyorsun.Duvarlara asılı fotoğraflara bakıyorsun.Hepsinde yüzler var. Diyorum sana işte...Kaçış yok. Gözlerden kaçamazsın. Her fotoğrafta sadece birinin resmi. Gözleri anlamlı ve güzel herbirinin. Etraflarındaki aydınlık ve bahar vurmuş gözlerine...
Aniden farkediyorsun. Karanlıktasın. Nefes almıyorsun. Sesini kaybetmişsin. Çocuk sesleri duyuyorsun. Duvardaki çerçevelerin birinde dört beş yaşlarında üç çocuk, sarı çiçeklern arasında, bir topun peşinde, ormanın eşiğinde, rüzgarın eteğinde, zamanın salıncağında sallanıyor. .Demek duydukların onların kahkahalarıydı.
Yürüyorsun, gözlerin her geçen an daha da kapanıyor. Uykun gelmiş,rüyanda da...Beni gülümsetiyorsun...Bir şarkı dudaklarında. ?Yordun beni dünya...Soldurdun...Bir o yana,bir bu yana...Yana yana...?
Bir sonraki resimde bir kasetçalar. Bu güzel erkek sesi ondan geliyor...Aklından müziği değiştirmek geçiyor,dokunamıyorsun. Devam ediyor ses, bir o yana, bir bu yana, yana yana...Yordun beni dünya...Soldurdun!!!!!
İç sesin cevap veriyor...?Niye solacakmışım bir çiçek gibi?Ama öleceğim...ey ölümlü yalnızlığım...Öleceksin...?
Bir başka ses sana sesleniyor...
?Hepsi birer tezgahtı bütün bunların.Bunu anlaman geç oldu,ama anladın sonunda.Sen benim duvarlarımı süsleyen bir fotoğrafta hapsedilmiş bir ölümlüsün..Evet öleceksin.Zaten bir ölü doğumsun.Ölüm nedir,biliyor musun? Ölüm şu çerçevede hapsolmak demek. Sen tutsağımsın benim. Seni görüyorum,hep göreceğim...Sadece canım istediğinde...Ama sen beni göremediğin için, hep kolkola yaşayacaksın,sarmaş dolaş olacaksın korkunla...Sen pes ettiğinde, vazgeçtiğinde...ben çoktan yastığımın altında yeni muskalarla, derin uykulara dalmış olacağım...
18 ocak 1995-istanbul
YORUMLAR
mimoza2023
ÇOK teşekkürler, sevgi ve saygılarımla...
Bence ikiniz de aynı tutsaklığı yaşayan iki ayrı tutsaksınız eski bir yazının güncelliğini koruması kanıtıdır. Her nekadar inkar etsek bile kalem onıu yazıyorsa başka tarifi olmaz konunun. Hüzne yol açsa da anlamlıydı üstadım yüreğinize sağlık
mimoza2023
Dile gelmeyenler patlar uykuda
Masumdur her insan derin uykuda
Bir tren, yolculuk, bitmez bir menzil
Son çizgi konulur derin uykuda
Çok saygımla Şairim.
mimoza2023
deniz_tayanç1
Bu, sevindirici.
Çok saygımla Şairim.