- 338 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Günlerden bir gün
Ameliyattan aylar sonra hastaneye tekrar gidiyordum. Hastaneye giderken içimde kötü hisler vardı. Geceden görmüştüm rüyasını. Yine de güneş doğmuşken bir umut baştan hüküm vermemeli dedim.
Alelacele yetiştim metroya henüz gelmemişti şükür.
Oturup beklerken tanıdık bir şarkı duydum sese doğru çevirdim başımı. Bir anne arabasında ki çocuğunu oyalamak için çocuk şarkısı söylüyordu.
"kuş sesleri ovalara yayılır, insan buna hayran olur bayılır.." şarkıyı ilk ezberlediğim de lisede okulun kendi anaokulu da staj görüyordum. O zaman mevsime konuya göre şarkı söyletiyorlardı çocuklara. Arkadaşım bulmuştu ben bulamamıştım nişanlıydım, bazı sorunlarım vardı okula fazla adapte olamıyordum. Tüm öğretmenler beni yargılarken görev yaptığım anasınıfının öğretmeni beni desleklemişti. Aynı zamanda bizim İngilizce öğretmenin annesi idi. Kendiside okurken evlenmiş. Beni kendine benzetirmiş. O gün arkadaşım bir şarkı paylaşmıştı bense eli boş geldiğim için yüzüme bakan çocuklara ne sunacağımı bilemedim. O sırada önüme bir kağıt uzattı değerli hocam. Sonra şarkının melodisini mırıldandı ve bende çocuklara söylemeye başladım. Hani karanlık bir günü bir anda aydınlatan insanlar varya oda öyleydi benim için.
Bir an yıllar öncesine gidiverdim aynı şarkıyı duyunca. Orda ki toy halimi izledim. Sonra burda ki halime baktım. Yıllar sonra ordan burayı görebilsem aynı şarkı ile ne hissederdim bilmiyorum. Kendime geldiğimde metro geldi. Metrodan çıkarken "Leyla" şarkısını açtım. Rafet Er Roman "Leyla" aslında umutsuz bir aşkı anlatıyor bu şarkı "sana gelemem seni sevemem soramıyorum seni, bizi bu yöre bizi bu töre bir araya getirmez, sana da yazık bana da yazık yazık herşeye, fazla yaşamam fazla yaşamam ah şu gençliğim!" şeklinde. Ama Er Roman öyle bir "Leylaaaa" diyerek sesleniyor ki, tüm bu umutsuzluğa inat yankılı bir umut çoğalıyor kulaklarda, müziği ayrı bir çoşkulu, ben mutlu olduğum zaman, umutsuz olduğum zaman, bu şarkıyı dinlemeyi seviyorum.
Hani hava kapalı dersin ve kat kat giyinirsin ya, o derece eminsindir tüm gün öyle olacağından, sonra birden bulutlar dağılıverir. İşte bu şarkıda o bulutları dağılma gücü var. Ama beni toplama gücü yok ne yazık ki...
Hastaneye gittiğimde rutin kontrol edilip, geri geleceğimi sanıyordum. Gittiğimde benim doktorum yoktu. Orda olan doktor ise beni muayne edip kendisini arayıp bir şeyler söyledi. Yani tıp dilinde olsa da az çok anlıyorsun olumsuz bir şeyler olduğunu. Sonra beni ameliyathanede bulunan kendi doktoruma yönlendirdiler. Bir kaç stajyer beni hazırlayıp bilgilerimi aldı ve doktorum geldi. Aralarında ekrana bakıp bir şeyler konuştuktan sonra bana dönüp hasta dilinde "evet yenilemiş" dedi. "ben erken yaşta yumurtalıklarından olma diye şansımı denedim ama bu kez hepsini almak durumunda kalacağız" dedi.
Ben tam konuşacakken stajyer kız "ne zaman olacak hocam" dedi. "hemen hazırlıklara başlayın salıya yetişsin" dedi. Bir şey diyemedim. Desem ne olacaktı ki, artık bende kurtulmak istiyordum. İlk ameliyatımın öyle güllük gülistanlık geçmeside normal değildi. Bunun başıma geleceğini ben zaten biliyordum ve yapacak bir şey yoktu.
Yirmi üç yaşımda ilk ameliyatımı olup, bir yumurta mı kaybettiğimde bana çocuğun olamayabilir demişlerdi. Bende onun üzerine üç çocuk sahibi olmuştum. Birbirinden güzel üç çocuk. Daha ne isterdi insan artık bundan sonra önemli değildi ki benim için.
Hiç çocuk sahibi olamayıp yumurtalarını kaybeden kadınlar vardı. Tabi bu konuda şanslıydım fakat yine sıkıcı ve yorucu bir süreç beni bekliyordu.
Elime verdikleri kağıtlarda küçük küçük notlar yazıyordu. Yaptıracağım testler, görüneceğim doktorlar falan ama elim kolum kalmadı o an. Hastanenin bahçesine geçip şarkıda ki gibi oturduö düşündüm bir ağaç altında...
Erken başlamıştım hayata, koşar adım sanki kaçarcasına hayat sıralamaları uzun uzun adımlarla atlamıştım. Yaşamam gereken ne varsa hızlıca yaşamıştım da bir tek; gençliğimi yaşayamamıştım.
Tek hayalim olmuştu oda yazar olmaktı. Sağlam bir hikaye bulup bir kitap çıkarmak. O an sanki hayatımın sonuna gelmiş gibi tüm yaşadıklarım beynimden hızlıca geçmişti.
Bazı yol ayrımları vardır. Ya da hayatımızın "pause" düğmesine basan döngüler. Bir an herşeyi bırakıp durup dinlersin hayatı ve sona gelmiş gibi hissedersin. Sonra belki devam edersin ama eskisi gibi değilsindir. Tüm bunlar senin yapı taşlarındır. Seni sen yapan, senin hayatını oluşturan her bir insan her bir olay. İyi de olsa kötüde olsa senden bir parçadır onlar.
İşte bu kötü anımı olanca yaşayıp orda ağlayıp, orda kahrolup, sonra kalkıp o anı bağrıma basmam gerekti. Çünkü benim hayatımın parçasıydı o an. Her yaşadığımız şey tecrübedir, iyi ya da kötü ama bize ait tecrübeler. O yüzden her anımıza saygı duyup onu bağrımıza basmamız gerekiyor. Bende öyle yaptım...
...
YORUMLAR
Günlerden bir gün insana ya hep bir şeyler bahşeder yada verilenleri eksiltir.Bütün bunlar be olur ise olsun sonunda insanların hayrınadır biz anlamasak bile.Her şeyin başı sağlık..Hep güzel şeyler olsun hayatınızda.Kaleminiz daim olsun.Sağlıcakla.Saygıyla..