İnsan Doruktan Aşağıya Bakamaz, Çakılır
Dünyada ekmek teknesi
Mahşerde emek tekkesi…
Yazmak… Sahip olmak… İnsan doruğa çıktığında yok mu başka doruk diyerek yukarı bakar, aşağıya kim bakar ki? Düşmek, yıkılmak, mezara tıkılmak… Sonuçta yok olmak ve dünyada çürüyüp izlerini silmek akla gelmeyen bir varsayımdır. Hiçbir felsefe geriye gidişi anlatmaz, övmez, ne kadar özlediği şeylerde olsa kaybettiklerine bakarak yaşanmış işte der… Hep ileri bakar desem de bozuk plak misali geçmişin izlerini dinlemeyi, seslerini duymayı da ihmal etmez.
Hep yukarı bakarız ama
Geçmişten de ayrılamayız
Bu yüzden değil midir ki, insan geleceği yaşayamaz ve hatta hep çocuk kalır annelerin gözünde, asla büyümez. Ne derdi olsa sorun çözücü annesini arar. Ölür annesi bir gün, onu bu yüzden hep özler… Yine sorunları olur, çözümleri çöllerde kuma karışır… Şaşkındır, bundan sonra derde mahkûmdur, gözlerinde yaş, neredesin anne feryadı dile aş olur… Anneden kalan ekmek teknesi, içki masalarında, arabesk şarkılarda emek tekkesi olur! Anneden kopamayan kimileri bizim kültürümüzde iki yakası bir araya gelmeyen, bir adım ilerleyemeyen, hayatını mahveder.
Öyle dertlere duçar olur ki
Ölmeden mezara girmek ister
Artık kurtuluş yoktur, dost yoktur, din yoktur, sığınacak mağara veya liman yoktur. Dışarıdan o kadar yıkıcı ses gelir ki, tırmanmak istediği doruktan düşmüştür, düşerken ameli meyve olmamış hala koruktur. Ne heyecan vardır, ne de yaşa diyen. Dünya dönerken başı döner… Artık nereye baksa yokluk vardır. Asla düşünmediği yokluk, varlık terk ettikçe yok olmuştur. Nereye bakıyor, günahın neyini yakıyor, ona kim ağıt akıtıyor, bağırsa kendi kendine diyor ki kim duyar sağırsa… Kendisi de doruğa çıkarken ne görüyordu ne de duyuyordu. Üzerine bastığı ve haksızlık yaptığı insanların gözyaşları elbisesine dökülse, yağmur mu yağıyor der, sığınacak saray arardı ya…
İnsan hızla doruğa çıkar
İnsan doruktan aşağıya bakamaz, çakılır
Etme bulma işte… Çocuk büyür, yaşlanır yine çocuktur… İnsan bazen büyür mü diye soruyorum. Yoksa şekli başka, ruhu izin vermiyor mu aşka… Kime kul, niye giyinirim diye sormaz çul… Sanki kul olmak demek çul olmak demek… Çul işte eskiyor, başlangıçta güzel sonrasında yırtık pırtık, beş para etmez ya! Kaybetmişse yaşlandıkça pul, alamıyor da çul.
Yaşamın gayesi Allah’a olmak kul
İşte o zaman öter bülbül, kokar sümbül
Ekmek teknesi haline gelir emek tekkesi… İşte çocuk büyümüştür, doruk aramaz, yokluk bilir ki yarar. Dünyada yoksa böyle ayar, vay haline! İçinde tövbe olmayan bir dünya hayatında, kalpte nasıl aşk yaşar ve ölmeyen şarkıyı dil söyler…
Leylalar ölür Mecnun çölde doğar
Gerçek mi der cennet bahçesinde gözlerini ovar!
Saffet Kuramaz
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.