Anka
Yüreği büyük bir damlayla özgürlük marşını okurken
Notası ağzında geviş getiren bir aşk vuruyor rüzgarlarına,karnında taş bağlarken savruk bir elbisedir diktiğin ayağı nasırlı güneşi kavrukken başını dağlara vurduğun bir elçisin.

Anka
Suya resmin yazılı bir menkıbedir soyduğum gül kokulu melekler kolundayken yankılayan seslerle komşu iken ,vurdumduymaz sokuluşlarla yüreği kocaman ana sütü emmiş bir mağaradır adında namını duyuran

Anka

Değirmeni ruhuyla devşiren bir dünyayı omuzunda taşıyan,gebe kalsın sana dağ taş ki sen neticeyi atıfında yok sayarak dinletirsin
düşlerimizde kara topraktır bir heline bağlısın

Anka

Su üstü bir balınaya Hz yunus sabrı öğreten
Kalburüstü bir karıncaya bir damla su vererek Hz ismaile kurtarıcı mucize olan
İbrahime baltayla korunmayı sunan
Zekeriya şemsi yörüngede ve de açlığında
Hz Muhammed’e mağarasında örümcekten korunmayı

Anka

Sen bir film şeridinde dünyayı tek yörüngede
Gurbetteki acıyla kamil eda ederek kül olan bir zülfikarsın...

Anka
Ermiş tüccarı bir duayla bin nefse yeten nefesiyle
Bin canı canan eyleyen,
İmzası seyrinde gizli kalan ,gebe kalırken vurdumduymaz sukutlarda
Kıyafeti aslanken,kıyametin mucizesi bir kalbi
Ruhundan üfleyen bir murad ve de tütün dışkısıyla
Kabuklarını sayarak düğmesi hasretiyle...

Anka
Cemde külçe kıyafetle bir Muhammed’i önlüğü
Tarumar ede kalın peygamber mesleğini
Ve de tecrübesiyle kal u belada var olan
Kül
Gül
Ve ölmeden önce ölen...

Anka
Yankısı dağlarda bulutlara güneşe şah mat eden bir hucümla
Ve tanrı düş’tü
Aşk bâki kanatlarında sonsuz kalırken...

Küllerinden ölmeden önce ölen ...
Huzurla günahlarını dökmüş bir durumda cehennemden cennete yükselen,karanlıktan aydınlığa yükselen,
Genzi yanık bir haritasını karıncasındın altında yük yük üstünde ,atılmış bir kuşun peşinden destur eylerken
Yakası düğmesinden eriyen yarasası göftesini hızır gibi dağlara sürgün kalıyorsun..
Anka...

Gezgin imgeler..