CUMHURİYET ERDEMDİR
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN “CUMHURİYET ERDEMDİR” STRATEJİSİ
YAHYA AKSOY
“… Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti’dir./Benim nâçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır." Mustafa Kemal ATATÜRK
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesi ; ulusal benliğe, bilgiye ve bilince dayalı olarak ,akıl ve bilim ışığında çağdaş uygarlığın üzerine çıkmaktır, “Cumhuriyet erdemdir” yürüyüşünün önderi de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür.
‘Yüzyıllar bir veya iki dâhi yetiştirir. 20’nci yüzyılın dâhisinin Mustafa Kemal adıyla Türkiye’den çıkacağını ben nereden bilebilirdim?’ Lloyd George-İng.Başbakanı
İşte 2500 yıl önce Mustafa Kemal Atatürk’ün stratejisini ve O’nun öngörüsü ile tarih bilincini tanımlayan yorumlar:
“ Stratejiniz derin ve uzağı gören cinsten ise savaşmadan kazanırsınız. Stratejik düşünceniz sığ ve kısa ise, daha savaşmadan kaybedersiniz. Zengin strateji, sığ stratejiye üstün gelir. Stratejisi olmayan yenilmeye mahkûmdur./Liderlik etkeni,zekâyı,samimiyeti,insancıllığı,güveni ve cesareti simgeler./ Büyük ödüller cesur adamlar doğurur./Eğer kendinizi ve düşmanınızı iyi tanıyorsanız yüzlerce savaşa bile girseniz korkmanız gerekmez./Savaşta en önemli silah hızdır./Askeri taktikler suya benzer./ Zafere ulaşma yolunda uygulanan taktikleri herkes görür ancak kimse zafere götüren yolu asıl stratejiyi bilmez…” SUN TZU-Savaş sanatı (Çinli flozof ve komutan (MÖ.500…).
19.yüzyıl her alanda değişim ve dönüşümlerin hızla ilerlediği bir dönem olmuştur. 1.Dünya Savaşı’na doğru giden bir dünyada,Batı,Aydınlanma ve yeni bir düzen Çağı’na girerken, denizcilikte, kömür ve petrol enerjilerinde, keşifler ve sanayi devrimi ile Avrupa ve Amerika’da büyük bir zenginlikler yaşanmaya başlamıştır. Fransız İhtilali’nin getirdiği “özgürlük, eşitlik, kardeşlik “kavramları Avrupa ve dünyaya hızla yayılmıştır. Ulus –devletler doğuşu ile birlikte siyasal ve sosyal alanlarda büyük değişimler başlamıştır.
Bu gelişmeler Osmanlı İmparatorluğu’nu Batı’nın hedefi haline getirmiş;iç ve dış gelişmeler hızla ilerlemiştir. 20.yüzyıl hem bir yıkımı hem de bir doğuşu meydana getirdi. Balkanlar’da Ege Denizi kıyısında en büyük liman olan kültür ve sanat kenti Selanik’te doğan Mustafa, Ülke olarak yeni doğuşun mimarı ve önderi olmaya adaydı. Mustafa Kemal’i Atatürk yapan birçok etmen ortaya çıktı…
Mustafa kemal Paşa askeri-politik durumu değerlendiren 20 Eylül 1917 tarihli raporunu zamanın yöneticilerine sundu:”…Genel hayat çürümüş,ekonomi çökmüş, saltanat’ın ani olarak çökmesi ihtimali bulunmakta… Hedefe ulaştıracak tedbirler alınmalı…Askeri siyaset bir tek eri son ana kadar saklamak siyaseti olmalı…Cephedeki kuvvetler bir Osmanlı paşasının emrine verilmeli…Almanlarla ilişkide vatanın çıkarı esas alınmalı…Bu savaş belasından bir an evvel ülkeyi kurtaralım. Kendi doğal sınırlarımıza çekilelim.Milli devletimizi kuralım.”
1893 ‘de Selanik Askeri Rüştiyesi’ne(ortaokul) üçüncü sınıfına alınan Mustafa 12 yaşındaydı. Okul arkadaşı Asaf İlbay, o yıllara ait okul anılarında şöyle demekte:” Hazır bulunduğu her yerde üstün zekâsıyla,çevresinde bulunanları kendine bağlama sırrına ermişti.Hâkim olan iradesine ,arkadaşlarını mutlak surette tabi kılmak kudretine sahipti…” Okulunu dördüncü olarak bitirdi ve “mükemmelliğe ermiş bir kişi” anlamında Kemal ismini burada aldı. Fransızca öğretmeni Nakiyyüddin (Yücekök)’ten çok etkilen Mustafa Kemal ,”Bana henüz iptidai şeyleri öğretirken gelecek için ilk fikirleri de vermişti”demiştir.
Mustafa,arkadaşları arasında zekâsı ve üstün yetenekleri ile kısa zamanda kendini gösterdi ve öğretmenlerinin sevgisini kazandı. Öğretmenliğini yapan Yüzbaşı Mustafa Efendi, genç öğrencisinin yetenekleri ve zekâsı karşısında sınıftaki diğer Mustafalarla arasındaki farkı belirtmek üzere öğrencisinin adının sonuna “Kemal” ismini ilave etti. Genç öğrencinin adı artık Mustafa Kemal olmuştu.
“Yaz Müfit, zaferden sonra hükümet biçimi cumhuriyet olacaktır.”Mustafa Kemal Atatürk, Mazhar Müfit Kansu’ya not almasını söyler... 1919 yılında yazdırdığı maddelerin dördüncüsüne geçtiklerinde, Müfit Kansu daha fazla yazamayacağını söyler... Elinden kalemi düşürür. Mustafa Kemal’in cumhuriyet hayali, dört yıl sonra gerçek olacaktır.
Mustafa Kemal Paşa,okul arkadaşı ve 20’nci Kolordu komutanı Ali Fuat Paşa ile İstanbul’da anlaşarak,20’nci Kolordu’nun süratle Ankara bölgesine intikal ettirmesi ve dağınık durumda olan Türk Orduları’nı Anadolu içlerine çekip burada mücadele edilmesi hususunda fikir birliği yaptılar. Düzenli ordu kuruluncaya kadar Batı Cephe Cephesi’ne destek oldular.Kurtuluş Savaşı’nda en büyük desteği sağlayan Cebesoy daha ssonra TBMM Hükümeti’ni diplomatik alanda temsil etmek üzere hassas bir görev olan Moskova temsilciliğine atandı. Diplomatik sahada da büyük başarılar gösterdi.
“Savaş Sanatı” kitabı yazarı SUN TZU “Zeki bir liderin zihninde,planlarında olumlu ve olumsuz taraflar harmanlanır.bu sayede koşullar değiştiğinde planlada değişiklik yapmak da kolaylaşır…” demekte.
Komutanlar ve vilayet yöneticileri ile haberleşmeye öncelik ve önem veren Mustafa Kemal Paşa , bir yandan sıtratejisini cephelerde uygulamaya çalışırken bir yandan da iletişimin önemi ve önceliği nedeniyle telgraf savaşlarına katıldı. Komutanlar, sivil yöneticiler ve halk arasında koordineli bir " Millî Mücadele" verilmesi için tarihe ışık tutan stratejiler,plânlamalar, taktikler,çalışmalar ve uygulamalar gerçekleştirdi ve başarıya ulaştı.”Kurtuluş Savaşı’nı nasıl kazandınız diye soran gazeteciye,”Telgrafın telleriyle…” dedi.
“ Modern Türkiye’nin Doğu’lu olmaktan çok Batı’lılaşmaya kararlı bulunması Atatürk’ün iş programının en belirgin özelliğini meydana getirir. Ülkesini yüzyılın gerekleriyle bağdaşacak siyasî bir düzene kavuşturmak;ekonomik,sosyal ve kültürel yönlerden kalkındırmak uğrunda Atatürk’ün harcamış olduğu gayretlerin kıymeti inkâr edilemez bir gerçektir…”Abüsselam Arif(Irak Cumhurbaşkanı)
"Bir işi zamansız yapmak, o işi başarısızlığa uğratmak olur. Her şeyi sırasında ve zamanında yapmalıdır," diyerek yola koyulan ve " 1919 Mayıs içinde Samsun’a çıktığımda elimde hiç bir kuvvet yoktu; yalnız Türk Milleti’nin asaletinden doğan ve benim vücudumu dolduran yüksek ve manevi kuvvet vardı. İşte ben bu millî kuvvete,bu Türk Milletine güvenerek işe başladım" diyen Mustafa Kemal Atatürk ;
"Ya bağımsızlık ya ölüm" parolası ve halkı ile birlikte yola çıkarak, “Ulusun bağımsızlığını yine ulusun azim ve kararı kurtaracaktır” çağrısı ile Cumhuriyet yolunda tarihin en hızlı tam bağımsızlık zaferini Başkomutan olarak kazanarak Kurtuluş Savaşı’nı sürdürürken , halkın temsilcilerinden 23 Nisan 1920’de kurduğu TBMM ile birlikte " En büyük eserim " dediği ve kültür temelleri üzerine kurduğu TÜRKİYE CUMHURİYETİ’ni 29 Ekim 1923 ’de ilân etmiştir.
"Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir." Türk halkı tekdir,bütündür ve ulus olmuştur. Binlerce yıllık geçmişten gelerek kaynaşmış ve sonsuz geleceğe akıp gitmektedir..
Atatürkçülük, Türk Ulusu’nun aklın ve bilimin yol göstericiliğinde ileri bir toplum olarak en kısa sürede çağdaş uygarlık düzeyine erişmesini ve onun üstüne çıkmasını, dünya ulusları ailesi içerisinde bağımsız, onurlu, özgür ve eşit bir üyesi olarak, demokratik ve lâik kurallarla mutlu, gelişmiş, verimli ve onurlu bir yaşam sürmesini amaçlayan, ilkeleri Türk Ulusu’nun gereksinimlerinden doğmuş, çağdaş bir düşünceyi simgeler.
Çinli tarihçi M.S.Cheng ‘in dediği gibi :“Mustafa Kemal Türkiye’nin kalbidir.” Savaşı barış için yapan,dünyada tek komutan, kurtarıcı, kurucu ,G.Petrov’un ,1800 lerde Finladiya’yı cehaletten kurtarmak için yazdığı“Beyaz Zambaklar Ülkesi” eserini Türkiye’de okul müfredatına alınmasını emreden ve çağdaşlık yolunda dünyada örnek alınan tek devlet adamı Atatürk’tür.
…” AB’nin genişlemeden sorumlu komiseri Oli Rehn, 5 Temmuz 2007’de İstanbul’da “Türkiye’nin AB’ye girişinde Finlandiya’nın rolü” konusunda yaptığı konuşmada şöyle Türkiye ve Finlandiya’nın siyasi mitolojisindeki önemli benzerliklerde dâhil iki ülke arasındaki önemli bir tarihi bağlantıyı hatırlatmak istiyorum. Bu bağlantı modern Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal’e kadar dayanır. O, Gregory Petrov’un ünlü Beyaz Zambaklar Ülkesinde kitabını Türk eğitim kurumlarında zorunlu bir kitap olmasını istedi. Kitap,Fin ulusal kalkınmasını ve milli düşünür J.V.Snelman aracılığı ile eğitim ve sivil toplumun önemini açıklar. Atatürk’ün aynı zamanda,daha sonra Kış Savaşı’ında Fin bağımsızlığının lideri ve Batı demokrasisinin savunucusu General Mannerheim’in bir hayranı olduğu da bilinmektedir. Dahası 1956’dan 1981’e kadar çok uzun süre Finlandiya başkanlığını yürüten Urho Kekkhonen gençliğinde Atatürk devrimlerini okumuştur. Finlandiya bağımsızlık ve kalkınmasında Snelman ulusal bir düşünür; Mannerheim bir asker ve stratejik lider; Kekkhonen ise bir devlet adamıdır. Türkiye’de ise tüm bu üç karakter Kemal Atatürk’te birleşir demekte: “
Mustafa Kemal’in parolası "Yurtta sulh cihanda sulh"tu. Türkler bütün uygar milletlerin dostuydu.Eski kavgalar, dünyayı fethetmek hevesiyle birlikte artık unutulmuştu. Türkler, ellerinden alınan yerleri yeniden kazanmak, ya da sınırı düzeltmek diye bir şeyi düşünmüyorlardı. Gazi, bir kere İmparatorluğunun başına gelenlerden yakınan bir Macar diplomatına hiç duygudaşlık göstermedi. Macar, "Ama sizin çocuğunuz yok" diye itiraz etti. Mustafa Kemal, "Bütün Türk milleti benim çocuklarımdır" diye cevap verdi. Sonra " Beni dinleyin" dedi. "Evet,efendim", Ben bir Makedonyalıyım. Ama hiçbir toprak talebinde bulunmuyorum." Gazi’nin Dış İşleri Bakanı memleketin politikasını şöyle tanımladı: "Türkiye bir santim yabancı toprak istemez ama kendi topraklarından da bir santim veremez."Lord kinross (İng.)
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bize yol gösteren “Cumhuriyet erdemdir”fikirleri ışığında bilgi ve bilinçle ilerlemek ulusal bir görevdir. "bugün hepimize düşen görev; ulusal değerlere,bilince, Cumhuriyet’ sahip çıkmak, Çanakkale’yi,Kurtuluş Savaşı’nı kazanan ruhu korumak ve bu bilinci gelecek kuşaklara aktarmaktır. Türk Ulusu dili, kültürü,tarihî ve saygın kimliğiyle aydınlık yarınlara el ele güçlü biçimde yürüyecektir."
Demokratik,laik,sosyal bir hukuk devleti olan çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin 99.yılını kararlılık ve heyecanla kutlarken, eşsiz önder Atatürk’ü ve tüm arkadaşlarını rahmet ve minnetle anarak ; 100.Yılı için “ATATÜRK ÖNDER,CUMHURİYET ERDEMDİR!” ana teması ile Ulusal ve evrensel boyutlarda çok kapsamlı ve katılımcı etkinlikleri şimdiden planlayarak uygulamaya başlamalıyız...100. yılı “ATATÜRK VE CUMHURİYET YILI OLARAK –ATATÜRK ÖNDER-CUMHURİYET ERDEMDİR” teması ile yıl boyunca kalıcı ve çok kapsamlı etkinliklerle kutlamalıyız.