- 339 Okunma
- 2 Yorum
- 3 Beğeni
Devir,Uzlaşı Zamanı
Ne ilginçtir aslında geçmişi ile bu denli hesaplaşmak ve bir türlü de bu kavgadan bir yere varamamak. Başka bir medeniyet gördüm desem mazisiyle bu denli cebelleşmekten bıkmayan, inanın abartı olmazdı.
İlahi kattan insanlara inen kitapların ilk emirleri ile bugünkü beşeriyetin yaşamı ne de tezattır. Hoş ya geçmişte de pek farklı açılım olmadı esasen.İşin özü anlaşılamadığı için halen birilerinin gayri müspet zihniyetleriyle kan ve kaos içinde değil miyiz bizler?. İncil "sev" demişti, bunu beceremediler ve hatta barbarlıkta sınıf atladılar Tevrat "yaşat" dedi, öldürme, en azılı katil oldular. Bir de bize bakın: İkra,yani "oku" denmişti, ne yazık ki yeryüzünde en geri kafaların fink attığı ve kargaşanın, kaosun hiç eksilmediği toplum olarak İslam camiasının durumu da gün gibi ortadadır.
Maneviyat ile aşılabilecek, nefisleri dizginleyerek ulaşılabilecek hedefler nerede, biz nerede kaldık. Hayatı doğru okuyan ve emek olmadan kuru kuru dua ile işlerin yürümeyeceğini dillendiren onca ayete ve aklî gerçeğe rağmen, çözümü sadece kutsal kitaplardaki ayetleri papağanı edasıyla okumakta gördüğümüz sürece, bir şeyler değişmeyecek anlaşılan.
İnsanı yeryüzünün halifesi kılan ve iradesinde de serbesti veren Yaradan’a rağmen, egemenliği halen kendi tekellerinde ısrarla tutanlara ne dersiniz. Kimin egemenliğini kimden sakınıyorlar? Herbirimizin ana sütü gibi hakkı olan şu egemenlik nasıl oluyor da o birilerinin elinde manipülasyon aracı haline geliyor. Biz bu hakkı Rahman’dan almışken, onlar kendilerini nereye koyuyorlar böyle,anlaşılır değil doğrusu. Zahmetleri her şekliyle millet çeksin, sefasınıysa bir avuç elit! Ne imana,ne akla,ne de hukuka sığmayan bu durum, egemenliğe de büyük bir bariyer değil midir? Oysa;duygu,düşünüş,beceri ve yeteneklerin zenginliğiyle ne de güzel bir hayat ortaya çıkabilir esasında. Biz anlayışı can bulmadıkça, bu tablo hayal gibi sanırım.
Tam da bu noktada, bizi özne yapan, katıldığı tüm savaşlarda muzaffer olan ve gücünü, ilhamını milletinden aldığını sıklıkla vurgulayan Mustafa Kemal ’i konuşmadan nasıl geçebiliriz?. Zira, son zamanlarda sığ bir düşünü ile haksız eleştirilerin muhatabı olan bu değerimiz, başka değerlerimiz ile de kıyas edilmek suretiyle adeta itibarsızlaştırılmak isteniyor. Bu anlaşılamaz tütünün içinde güya akademisyen olarak da bilinenlerin yer alması ayrı bir konu elbette. Şunu bilmek gerekir ki, o günlerden bu günlere halen ezanlar okunuyor,selamlar duyuluyor, kandiller de coşkuyla kutlanıyor. Biz dini yitirmedik,onu yanlış yorumlamaya inat ediyoruz sadece. Hayatı doğru gözlerle görmeyi denemediğimizden, kendi dini anlayışınızı gerçek dinmiş gibi birilerine dikte ediyor,bu batıl tutumdan ötürü de toplumu huzursuz ediyoruz. Atatürk ’ün bizim ve dünya için çapı da bellidir, yaptıkları da. O, tarihi süreç içinde rollerinin gereğini muhteşem bir gayret ve özveriyle icra etmiş,yurdun yeniden hayat bulmasını sağlamıştır.
İlim ve fen maneviyata engel değildir Bilakis onun motivasyon unsurudur. Bizler bunu, ilmiyle amel etmek, şeklinde biliyoruz zaten. İlimle uğraşan ve bu konuda gereken gayreti gösteren milletlerin nerelere geldiğini düşünürsek, zihniyetlerin izi değiştirerek doğru hamlelerle, bu milletlerle rekabet edebileceğimiz sonucuna da varmalıyız. Kısır çekişmelerle yol alınamayacağı ortadadır. Bu akıl bize bağımsız kalabilme lüksünü de gerçek egemenliği de verecektir kuşkusuz.
Bizlere düşen, geçmişimize habire çomak sokmak, kafaları da karıştırıp milli hislerimizi zedelemek değildir. Bu millet, gerektiği yerde o toplumsal vicdanı ile hareket ederek kadim kültürümüzü olmadık maceralara sürükleme veya yok etme zihniyetine elbette gereken cevabı da misliyle verecektir. Biz, fasulyeden bir nedeniyet değiliz ve asla da olmadık. Sırtımızda tüm cihanın yükü vardır. Kendi içimizdeki bu kısır kavgaları bir an önce geride bırakıp, hızla artan küreselci felakete karşı geçmişteki gibi bir ve beraberlik ruhu olan kuvvacı zihniyetle,Sakarya ve Çanakkale, dahası Kocatepe ruhuyla ve şereflendiğimiz İslâm terbiyesi ile geleğe kardeşlik ruhuyla hazırlanmalı, mazimiz ile barışmalı ve yüksek mefkûrelerimizin peşinden yürümeliyiz. Birliğimiz,dirliğimiz daim olsun!