- 295 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
YAŞAM SANATI
Düş ipinde sek sek oynayıp,
Asık yüzleri gıdıklamaktır yaşam.
Gülmek için yüzüne en komik maskeyi,
Taktıktan sonra kahkahalara boğulup,
İki arada bir derede, Katıla katıla,
Kırk dereden su gelene kadar,
Dişlerini gere gere,
Göstermek.
Ve bazen tüm gökyüzünü içine çekip,
Avurtlarını doldura doldura beslenip,
Tüm nefesini, bildiğin cümleleri, okuduklarını, yazdıklarını, ucu ucuna ekleyip,
Dudaklarının mührünü sonsuza dek kaldırıp,
Kabına sığmayan kelâmlar etmek,
Yetkin sözcüklerle zamanı buluşma mekânında karşılamak.
Ve bazen sessizlikte usta bir kumarbazdır,
Yaşam, sıra gözetmeden bir kuyrukta acıyı susturan,
İçin içine sığmasa da,
Sessizlik oyununda başrolü alan,
Yönetmendir.
Öfke nöbetlerinde boğulup,
Uyursam geçer mi düşüncesini bir kalıpta ezberleyip,
Öfke sonrası bir bardak acıyı gömer gibi,
Toprağın altına yatırmak
Sonra hiç bir şey olmamış gibi,
Sergilenen bir sahnede ben buradayım diyerek yüzünü eskitmek.
Çoğu zaman ayrı ayrı uçları birbirine bağlayıp,
Yüreğinin çıkınına doldurarak,
Acı heybesinden de tatlı heybesinden,
Yerine göre beslenebilmek.
Bütün basamakları bir bir başlayıp,
Üçer dörder maratonda aşıp,
Yine de emanet vücuda saygıda kusur etmeden,
Aynı geri sayıma dönerek, yavaş yavaş çıkmaktır.
Aslında bir nevi,
Olmuyorsa olmuyordur.
Olmayanı olanla değiştirip,
İçine ruh gibi giyinip,
Kabul etme duygusudur.
Hülasa, ayrı ayrı uçlarda yanan yüreklere
Su serpip, eğip bükmeden, kırıp dökmeden,
Yargılamadan, asmadan,
Zamanda kendini kısır döngüye kurban etmeden,
Aynı düğünde farklı sanatı ziynet gibi takıp,
Ayrı havalara, sıra sıra oynamaktır yaşam.
01.11.2022
Resul Bayraktar
07:18
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.