Yaşamayı Yaşamak
Beynim düşüncelerimle birlikte aksın istiyorum. Sanırım bazen hiçbir şey hissetmemek "böyle" hissetmekten daha iyi. Bu kadar boş, işe yaramaz, değersiz... Evet, sanırım doğru kelime değersiz. Şu dünya üzerinde iyi ya da kötü olan hiçbir şeyi hak etmediğimi hissediyorum. Sabahları yastıktan zar zor kaldırdığım başımı kesmek istiyorum. Kesersem biter mi? Sanmam yine hiçbir şeyden zevk alamamaya başladım. Dibe batıyorum. Derine, daha derine ve son. Keşke bu kadar basit olsa. Keşke en dibe battığımda her şey bitse. Ama asıl ceza orada başlıyor. Bunu bir ceza olarak görüyorum çünkü bunca insan içinden bu çukura sürüklenen kişi bensem bunun bir sebebi olmalı, değil mi? Yorgunum. Düşüncelerimle mücadele etmeyi bırak, onlardan bahsedemiyorum bile. Konuşmayacak kadar yorgunum. Her günüm aynı. Aynı beden, aynı düşünceler, aynı hareketler, aynı sıkıcı işler. En güzel zamanlarımdaymışım, öyle diyorlar. Bu, bundan da kötüsü olacak demek mi? Pes ediyorum. Gerçekten merak ediyorum, bu hayat yaşamaya değer mi? Yoksa öyle de biz mi öldürüyoruz tüm değerli şeyleri? Sevmek istiyorum bazen. Sevmeyi sevmek, yaşamayı sevmek, yaşamayı yaşamak istiyorum. Öyle dolu dolu da değil ha, azıcık. Madem bu benim en güzel dönemim, özgür hissetmek istiyorum. Yalnızlığın beni tutsak ettiği bu daracık odadan çıkmak, gülmek istiyorum. İçten gülmek. Şimdi dönüp anlattıklarıma bakıyorum da, yazmak istediklerim bunlar mı onu bile bilmiyorum. Kendimi bir anlatabilsem; hissettiklerimi, hissedemedileklerimi. Bir konuşabilsem... Beceremiyorum. Konuşmayı bile beceremediğim gereksiz hayatımda etrafındakileri üzmekten başka bir işe yaramıyorum. Yok olmak istiyorum. Bunu isterken bile birilerini kırıyorum. Sanırım hiçbir şey yapmadan sonu beklemek en iyisi. Yani, kötünün iyisi. Bir kereligine de olsa başkalarının dünyayı benim gözümden görebilmesini isterdim. O zaman bu yapmacık, hiçbir anlamı olmayan teselliler için kendilerini yormazlardı. Ben de gerçek olabileceğine inanmazdım. Bu elle tutulur acı hayatımın ortasına yerleşmezdi. Yaşamak biraz daha çekilebilir olurdu. Sanki mümkünmüş gibi...
Gökçen