Denize Gitmek İstiyorum
Ben bir deniz çocuğuyum.. Beş altı yaşlarımdayken,bir büy ük göl’ün, sahil şeritinin o güzelim yeşillikler içindeki bir köy de, sularında inci kefali balıkların oynaştığı bir sahil köyünde
yaşamıştım.
Etrafındaki sıra sıra bakır renkli dağların doruklarında , yaz kış eksik olmayan karları , gelin başındaki taçlar gibi pırıl pırıl pa rıldardı.. Ne zaman oraları hatırlasam , hep o dağları gelir aklı ma , tabi o muhteşem gölü de. O göl ki; yirmi yaşıma değin,yü reğimi sıkıntılar bastığında ona gider , kıyıda bir kayaya oturur, çok uzaklardan adeta sürüklenerek gelen köpüklü dalgalarıyla selamlaşır ve onunla arkadaşlık ederdim…- 1 - Alır içimin sıkıntılarını götürürdü enginlere , mavi ve mor sula rına. Buruk yüreğim imbat esintileriyle huzur bulur , dinginliğe ererdi . Ve özellikle de çocukluğumdaki yaz günleri, sabahtan akşama değin bu sodalı gölde , bir sürü çocuk, şen şakrak yüzer dik; son bahar gelip , havalar de yavaş yavaş soğumaya başladı ğında, ancak o zaman o sahillerden ve gölden kopabilirdik... Kuzguni siyah saçlarımız sezon sonlarında , sodalı suyundan dolayı saçlarımızı adeta civciv sarısına dönüşürdü. Bütün bu geçmiş günlerimi düşünüp dururken ,hep denizi özlerim.
Ö.B.Uşaklı’nın “Deniz Hasreti” isimli şiirini sık sık okuyup,od amdaki duvara teselli bulmak amacıyla astığım olurdu.. Gerçekten de deniz hasreti çekenlerin duygularına tercüman olu yor bu şiir, üstelik su gibi de akıcı ve berrak..
İstanbul’un Binevler sitesindeki evimizin sarı odasından baktı ğımda , yazın gelmekte olduğu görülüyor. Sitenin renkli yüzünü ve bahçedeki genç ağaçların koyu yeşilliğini ve mor salkımlı leylakları seyrederken bile,denizi düşünüyorum…Meyve ağaçla rındaki bahar çiçekleri,son günlerde esen etkili lodos sonrasında savrulup gitmişler ; şimdi artık dallarda meyve tomurcukları gö rülmeye başlayacak.
Nisan ayının bu son haftası ve gökyüzü yağmur bulutları ile ka palı ve karanlık. Gece oldukça yağmur yağmış, şimdilerde ise aralıklarla yağıyor.Yağmur yağmalı; hem de çok yağmalı! Ülkede ve dünyada genel bir ısınma söz konusudur.Gazetelerin yazdıklarına bakılırsa , kuzey kutbundaki buzlar, aşırı derecede eriyormuş. Yer küre ısınıyor ve bu günlerde tüm dünyada gıda sıkıntısından da söz edilmekte, ülkenin güneydoğu yöresindeki bazı insanlar bu kuraklık sonucu Batıya göç etmeye başladıkla rını , TV haberlerinden öğreniyoruz ki; bu çok sakıncalı bir dur um. Zaten normal zamanlarda yılda beşyüz bin göç alıyormuş büyük şehirler. Bir de bu yeni göçler olursa, o zaman herkesin işi çok zor olacak diye düşünüyorum..
Anlaşılan o ki; bu yaz her yerde oldukça sıcak geçecek. Bunun için de yazın bir yerlere tatile gitmeyi düşünüyor insan.. Tatili düşününce de ; denizi ve deniz kenarındaki bir yeri hayal ediyo rum; bir de küçük bir kayık olsa,yalı yalı gezintiye çıksak diyo rum; Sinop’taki gibi..Belki balık da avlayabiliriz..Ne güzel olur du değil mi? Olacaksa, olabilirse güzel olur tabi; ama hayal ed ilmesi bile çok güzel!Ah deniz ,mavi suların iyot kokulu anası…
Köpük köpük dalgalı ,bazen durgun ve bazen de yorgun; uzayıp gider enginlere..Her haliyle güzeldir denizler ve deniz sahilleri...
Tanrıya şükürler olsun ki , bu yer küredeki, dünya yılıyla 2008 de 70 yaşıma ayak basmış bulunuyorum , sağlığım da yerinde sayılır; hayatın getirdiklerinden ve götürdüklerinden soyutlanıp, kendimizi sorunsuz bir yaşamın figürü gibi elbette ki gamsız ve tasasız sayamayız..
Elbette ki, hemen her insanın sıkıntılı, üzüntülü olduğu zamanla rı olur. Zaten, yaşam denilen bu karmaşık macera da bunun böy le olmamasına asla olanak tanımaz. Hatta denebilir ki; sorunsuz fiziksel materyallere gereksinim duyan ve titreyen eller , sisli gören gözler ve karmaşık bir zihnin , düşünce ve duygulardaki çelişkileri ve daha bir sürü kendine özgü bu yaşlılık septomları içindeki yaşamış ve yaşlanmış bir insan işte…
Elbette ki bu tanımlamalardan çok daha da kötüleri yanında, onlardan biraz daha şanslısı olanlarda vardır,yaşamış ve bir yaşam, ne insanın yaratılış kanunlarına,ne de doğanın sundu ğu bu yaşam sahnesine uygun düşer..
İnsan ,daha doğarken yaşam mücadelesinin kucağında bulur ken dini. Asıl olan, doğduktan sonraki sürüp gidecek olan yaşamın karmaşık yollarındaki o gidiştir ki ; adeta bir kör yürüyüşü gibi dir bu. Yaşamın kime ne vereceği ve yaşayanın ne alacağı hiç de belli olmayan bir yaşam yolculuğundadır insan.Ve bu macera daha dünyaya gözlerini açtığı andan başlayarak,yaşamın ne za man , nerede ve nasıl sonlanacağının bilinmediği bir kulvarda sürüp gider. .
Yıllar , elinden tutup götürdüğü insanı, bazen mutlu eder, bazen de üzer.. Ama ne yaparsa yapsın; sonunda insanı yorar bu yol culuk ve bunun adına da “yaşlanma” denir.. Salt yılların yorgun düşürdüğü insan , uzun yaşamlı biri olarak kalsa bile ; bu hiçte fena sayılmaz tabii ki! Ama ne yazık ki bu hiçte böyle değildir, hiçte böyle olmuyor.. Uzun yılların sonunda yorgun ve yıpran mış bir fiziksel beden yanında , yer yer örselenmiş ruhun zihin lere yansıması görülür ; gözler altındaki mor halkalar ve derin yorgunluk çizgilerinin yüzlerdeki izleri yanında, ilaçlara, hatta yaşlan mış olanlar…
Gençlik yıllarımda Van gölündeki iskelede ne zaman henüz se fere çıkmamış bir vapur görsem , hemen onun en yüksek yeri ne çıkarak, bu deniz gibi göle tepe üstü dalardım. Hatta bu yük seklikler yetmezdi bile ; daha yüksek ve daha derin sular ister dim dalmak için; on yedi, onsekiz yaşlarımdayken..Şimdi ise 70 yaşlarımdayım; yinede denize gitmek istiyorum, orada yaşa mak istiyorum…
-1- Van’lılar Van gölüne deniz derler
VAN GÖLÜNDE
Okşadı teknemizin göğsünü mavi sular
Dalgaların nağmesi sahilde şırıl şırıl..
Renk renk, ışık ışıktı içimdeki duygular
Mavi mavi, mor mordu Van gölü pırıl pırıl..
Bir yaz günü sonrası Edremit koylarında
Yitik çocukluğumuz canlandı ağır ağır..
Yeşil maviye inat bu sahil boylarında
Ve Süphan ötelerden bakıyor sağır sağır..
İmbat rüzgarlarının müziğini dinledik
Bütün benliğimizin zevkinde duya duya..
Sodalı sularında akşamını bekledik
Bu ilham dünyasını seyrettik doya doya..
Kızıl ışıklar söndü,dalga dalga tüllendi.
Sonra sular uyudu sessizce mışıl mışıl..
Gurup karanlıkların ötesinde gizlendi
Mehtap nurunu saçtı sulara ışıl ışıl…
CEVDET TÜRKOĞLU
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.