- 197 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KALİTELİ YAŞAM
KALİTELİ YAŞAM
Son zamanlarda hepimizin diline pelesenk olmuş kelime var: kalite. Uykudan tutun da yediğiniz yemekten, oturduğunuz evden, giydiğiniz kıyafetlerden hepsinde aradığımız şey: kaliteli olması. Bunun için elimizden geleni ardımıza koymuyoruz. Varsa yoksa kalite.
Etraflıca düşündüğümüz zaman güzel bir istek aslında bu. Onca derdin, sıkıntının arasında insanın her zaman kaliteyi, kaliteli olanı araması anormal bir durum değil. Tam aksine yaşamın da kaliteli olması için olmazsa olmazdır bu aradıklarımız. Peki biz kaliteli yaşamı nerede ve nasıl bulacağız? Kaliteden kastımız son derece lüks evler, yatlar, katlar, arabalar mı? Elbette tüm bunlar insanın konforunu artırmak için üretilmiş, üretilmeye devam eden tüketim materyalleridir. Bunlara sahip olmak illaki bize rahatlık sağlar ama kalite sağlar mı işte ondan emin değilim.
Çünkü kalite dediğiniz sadece maddiyata bağlı şeyler değildir zannımca. Olmamalıdır da. Evet, kaliteye maddiyatla sahip olursun ama bir yanı eksik kalır. Çünkü lüks bir evi, konforlu bir yatağı kaliteli hale getiren kullanılan malzemeleri değil, kullanan insanlardır. Her lüks eve sahip olan, konforlu yataklarda uyuyan kaliteli bir yaşama sahiptir demek doğru değildir. Bize başka şeyler lazım. Mesela maddiyatla pek çok şeyi satın alabilirsiniz ama hiçbir emlakçı size sattığı evde mutluluk, huzur vaat edemez. Bunları satın almaya gücünüz yetmez. Lüks bir evde her gün huzursuzluğun alasını yaşabilir, yumuşacık yatağınız size diken üzerin yatıyormuşsunuz hissini yaşatabilir. Bu da demek değildir ki, maddiyat her zaman kaliteyi sağlar.
Hayır, hiç de bile sağlamaz. Kaliteden kastımız önce iç huzur, mutluluk ve tabi sağlık olmalıdır. İnsan iç huzura sahip olursa, başını yastığa koyduğu an deliksiz uyuyabiliyorsa nerede ve nasıl yaşadığının bir önemi yoktur. Bu insanın vicdanı rahattır, bedeni, ruhu rahattır. Sıkıntı ve stresten uzaktır. Böyle insanların da nicelerinden daha kaliteli bir yaşam sürdüğünü söylememde sanırım bir sakınca da yoktur. Şehrin kalabalığına gömülmüş insanların bu rahatlığı, huzuru bulduğundan emin değilim. Bir şeyler onları sürekli koşturuyor ve onlar bir şeyler yetişmek için sürekli sürükleniyorlar. Sizce kaliteli bir yaşam sürüyor diyebilir miyiz bu insanlara? Ya da kutu kutu evlere kapanmış insanlar ne kadar özgürdür? En ufak bir seste birilerinin rahatsız olacağını hisseden insanlar ne kadar kaliteli bir yaşam sürüyorlardır sizce? Sanırım yaşadıkları yerin kaliteli ama stres yumağı bir yer olmasının dışında bir kaliteden bahsetmek doğru olmayacaktır.
Yaşam kalitesini düşüren en önemli sebeplerden biri de budur. Tüm bunlara bir de insanların gereksiz hal ve hareketleri, özellikle bunu size yansıtmaları da eklenince insan iyice çıkmaza giriyor. Küçük şeyler ama insanı yoruyor. Anlayışsız arkadaşlar, haddini bilmeyen akrabalar, vurdumduymaz komşular, iş stresi, maddi zorluklar ve halden anlamayan aile. Bunlara daha pek çok şey eklenebilir. Ama tüm bu saydıklarımız bile insanın yaşam kalitesini düşürmeye, hatta sıfırlamaya yetip de artacaktır. Bunlardan tamamen ne yazık ki uzak duramayız. Ama bazı şeyleri görmezden, duymazdan ve bilmezden gelebilirsek; diğer bir deyişle üç maymunu oynayabilirsek bir nebze rahat edebiliriz. Günümüz dünyasında kaliteli yaşama kavuşmak ancak böyle mümkün olacaktır. Yoksa hayat koşturmacası içinde stres, telaş vs. derken kaliteli yaşamın yanından bile geçmek mümkün olmayacaktır. Parayla, pulla satın aldıklarımız bize kaliteli yaşam değil, gösterişli bir hayat sunacaktır. Bu hayatın da dışı başkasını yakar, içi de sizi.
NECATİ DİLEK
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.