- 283 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YAŞAM MÜCADELESİ
( İçimizden birinin gerçek yaşam hikayesidir.)
Annemle babam ayrıldıklarında ben dokuz, kız kardeşim de beş yaşındaydık. Mahkeme her ikimizin de velayetini babama verdi.
Dedem, babaannem, üç tane yetişkin halamla birlikte yaşamaya başladık.
Bir sene sonra bir akşam, babam kardeşimle beni kollarına yatırdı, oynaşıp gülüşürken keyfe gelen babaannem de evin ortasında oynamaya başladı. Kardeşimle ben de iyice yorulduktan sonra öylece uyuyakaldık.
Sabah uyandiğimizda, evin içinde bir kalabalık ve telaş vardı. Meğer babaannem sabah namazını kılarken, seccadenin üzerinde kalp krizi geçirerek sonsuzluğa yürümüş, o anda dışarıda olan dedemin seslenmesine cevap vermeyince, dedemin gelip dokunmasıyla birlikte devrilmiş, dedem de gelip usulca babamı uyandırıp annesinin ölmüş olduğunu söylemiş.
Cenaze defnedilip, taziye ziyaretleri bitip de başbaşa kaldığımızda, herkesi bir telaş aldı. Şimdi ne yapılması gerektiğini düşünür oldular.
Babam, dedemi evlendirmeleri gerektiğini söylüyor, hatalarım ise "biz bakarız ona" diyerek karşı çıkıyorlardı.
Babam ise evlendirilme düşüncesinde ısrar ediyor; "bu adam daha çok genç, yarın hepimiz evlenip gideceğiz, hangimizin yanına sığacak, her ihtiyacını karşılaşak bile uzun süre yaşayacak olursa eğer, koynuna kim girecek" deyince hatalarım sus pus oldular.
Dedem için kadın araştırılmaya başlandı. Diğer köylerden ilk kocasını kaybetmiş dört çocuklu, muhtaç bir kadın bulundu ve evlendirildi.
Ailemiz bir hayli kalabalık olunca, ikinci evlilğini yapıp da evden ayrılma sırası babama geldi.
Babam, evlenip ayrılmış çocuklu bir kadın istemiyordu.Tanıdıkları vasıtasıyla istediği gibi bekar, kardeşimle beni de kabul eden bir kız bulunup, düğün de yapılarak evlendirildi.
Her ikisi de çalışıyor, evin her işini kardeşimle biz yapıyorduk. Başlarda bize çok iyi davranan cici annemizin giderek tavırları değişiyor, her işi yaptığımız halde kesinlikle memnun olmuyor, bizlere olmadık eziyetleri yapıyor, bir de yaptığı eziyetleri "kesinlikle babanıza söylemeyeceksiniz" diyerek tehdit
edip korkutuyordu. Ondan korkumuza, yanında okul harçlığı bile isteyemiyorduk babamdan.
Hele kendi çocuğu da olup da aramızda aşırı derecede ayrıcalık yaptığına şahit oldukça, artık ev başımıza yıkılacak gibi olduğu için annemizle birlikte yaşamak istediğimizi söyledik.babama ve evden ayrılıp annemle yaşamaya başladık.
O sıralar annem de doğu illerinden birisinde çalışıyor, ben de yetişkin bir kız olmaya başliyordum.
Oralı, aşiret reisi birisinin oğluyla birbirimize aşık olduk ve evlendik.
Tüm kardeşler bir arada yaşadığımız için o kadar kalabaliktik ki, kazanlarla yemek pişiyor, bir o kadar da çok ekmek yapılıyor, işler kesinlikle bitmek bilmiyordu, ana birbirimizi çok sevdiğimiz için herşeye rağmen çok mutluyduk. Herkes birbirine çok değer veriyordu.Yaşım da daha onsekizlerde olduğu için kısa zamanda herşeyi öğrenmiş, uyum sağlamiş, yaptığım her işten zevk alır olmuştum. Yeter ki huzurum olsun da yapacağım iş olsun diye düşünüyordum. Küçüklüğümden beri işle yoğrulmuştum zaten. İş yapmak asla zor gelmiyordu.
Bir yıl sonra bir oğlumuz, hemen ardından da bir kızımız oldu.Tüm aile tarafından el üstünde tutuluyordum.
Bir gün özel arababamızla uzakta yaşayan dayımın oğlunun düğününe gittik. Geri dönerken kamyonun altına girmiş, kocamı kaybetmiş, oğlumun yaralı, benimse komada olarak hastahaneye kaldırılmış olduğumu günler sonra komadan çıktığımda öğrendim. İki ay hastahanede, altı ay da evimde yattıktan sonra ancak sağlığıma kavuştum. Değişik yerlerimde asla tam olarak iyileşmez denilen kırıklar vardı. Çok iyi bakilmam sonucunda hiçbir sekelim kalmadı.
Aşiretin töreleri gereği, kayınlarından birisiyle evlendirilmem gerektiğini söylediklerinde ise dünya başıma yıkılıp "keşke eşimle birlikte hepimiz ölseydik"de bunları duymasaydim dedim. Üç kaynım evli olup herbirinin karısı "acaba hangimizin eşiyle evlendirecekler" diye tedirgin oluyor, en küçük ve bekâr olan kaynım asla böyle bir evliliğe razı olmuyor, ben de hiçbirine razı olmuyordum.
Buna razı olmaz ve buradan ayrılırsan asla çocuklarını göstermeyiz dediklerinde babamın da isteği üzerine, ilerde mutlaka çocuklarım beni bulur düşüncesiyle tekrar baba evine dönmek zorunda kaldım.
Bir yıl sonra eşimin akrabalarından birisi, "eğer benimle evlenirsen çocuklarını alırım" deyince, sırf çocuklarıma kavuşabilmek için evlenmeye razı oldum.
Yeni eşim çocuklarımı almak için çok uğramasına rağmen yine vermeliler, ama önceki kayınlarımdan birisiyle arası çok iyiydi ve haberlerini alabiliyor, diğerlerinin haberi olmadan telefonla görüşebiliyordum. Hiç görmemek, haberlerini alamamaktansa bu kadarına bile razı olmak zorundaydım.
Bir oğlum, bir kızım da ikinci eşimden oldu, ama hâlâ ilk eşimden olan çocuklarımı alamadık. "Ilk eşine aşık olup evlendin, benimle ise sadece çocuklarını alabilmek için evlendin, bende hep ilk eşini arıyorsun" düşüncesini sürekli dile getirdiği için, ikinci eşimle de gecimsizliklerim başladı.
Bekarliğindan beri alkol bağımlısı olduğunu öğrendiğim ikinci eşimin, uyuşturucu da kullandığını ve bunu benden gizlediğini de duyunca iyice endişelendim.
Alkol ve uyuşturucudan vazgeçirme mücadelelerime rağmen gün geçtikçe dozunu arttırmaya, bundan daha kötüsü de, uyuşturucu satıcılığina da başladı.
Artık günlerce eve gelmiyor, geldiğinde de İçip içip kendisinden geçiyor, bana olmadık eziyeti yapıyordu. Hayat yine çekilmez olmaya başladı.
Hatta uyuşturucu kullanmak ve satmaktan, silah taşımaktan birkaç kez hapse girip çıktı.
Artık geçimsizliğimiz hat safhaya geldi. Zaman zaman beni dövüyor, başıma silah dayayarak hayatı çekilmez ediyordu.
Babamı arayıp beni kurtarması için olan biten herşeyi anlattım.
Babam hemen geldi, eşimi çağırarak "oğlum seni tedavi ettirelim" diye çok uğraştı. Eşim ise "baba ben de kurtulmak istiyorum, ama çevrem buna müsade etmez" dedi.
Bunun üzerine babam, "biraz kendini toparlayıncaya kadar ayrı yaşayın bakalım" diyerek çocuklarımla birlikte bizi oradan alarak halamlara getirrdi, onların da ortak düşünceleriyle, halamın evinin üstüne bir kat çıkarak, içini dayayıp, döşeyip beni oturttu, düzenli olarak kendi hesabından maaş ds bağladı.
Üç ay çok huzurlu ve mutlu yaşayıp, eşimin beni sık sık rahatsız etmesinden halamlar da muzdarip olup huzursuzluk başlayınca, babama da haber vermeden pılımı pırtımı toplayıp emekli olan ve kardeşleriyle aynı bahçede yaşayan annemin köy evine siğındım.
Annem koah hastası olup, günde onsekiz saat oksijene alıyordu.
Üç ay sonra annem de sonsuzluğa yürüyünce dayilarım beni evden çıkmaya zorladılar. Çünkü evv anneannemin arsası üzerine yapılmıştı.
Tekrar babamı aramak zorunda kalfım. Babam hemen gelerek şehir merkezinde bir ev kiralayıp yerleştirdi, bundan sonra birlikte yaşayacağız dedi.
Bu arada mahkeme kararıyla ikinci eşimden de boşsnıp annemin emekli maaşını almaya başladım.
Artık kendime ait bir evim ve maaşım oldu. Ikii çocuğumla birlikte mutlu bir hayat yaşıyorum.
Bir daha hiç evlenmemeye karar vermiştim, ta ki karşıms çok beyefendi, güzel ahlaklı, güzel bir işi ve geliri olan, hiç evlenmemiş, boylu boslu çok yakışıklı, çocuklarımın bile sorun olmayacağını söyleyen, çok hoşlandığım birisi çıkıncaya kadar.
Bu durumu babama anlatttım.
Babam da ailesini araştırıp çok iyi bir aile olduklarını tesbit etti.
Bir gün beni istemeye geldiler, babam mazime ait herşeyi açık seçik anlattı, onlar da, "biz herşeyi bilerek geldik, oğlumuz bize herşeyi anlattı" dediler.
Babam, her iki ailenin de daha sağlıklı karar vermesi için bir zaman sürecine ihtiyaç olduğunu söyledi.
Şu anda bu süreci yaşamaya başladık. Şimdilik bir sorun görünmüyor.
Bakalım hayat bizlere daha ne sürprizler hazırlıyor, bekleyip göreceğiz.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.