- 249 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Anka zülfikarına/
Vicdana atılmış nefis mirhemleriyle atıfta bulunduğu aşk savaşlarında bir irkilmişlik neşteriyle nabız vaveylasındayım;adı eriyen dağda anka iken
Anka!
Bir zırvana gibi adı hançer virüsüyle dolambaçlı kalan yolda yürümesini bilmeyen bir delinin dilinde
Göz gönülden utanınca açıl’maya yüz tutmuş bir doğa sevgilisi gibi veli ullâh kalır
Neresinden yakayım mermisi alçaktan dağılan beynine zonklarken,neresi saydam ve berrak kaf dağında büyücüler mekanında
Güçlü bir Elif gibi hayata karışmış sunam
Göz ardı edilmiş bir dünyada varolan
Anka
Yanık duvarlar arkasında büyülenmiş tarlasında hortuma bağlanmış hayırlar dünyasında kara toprağa muhtaç olan bir selvisin dilimde
Anka!
Sırlı bir güvertede sana seni anlatayım sinem
Bir muradı var mı güneşin aya?
Değer verdiğim yerde kayıp mı olayım?
Mavi bir damla beyaz bir denize Tanrı kalır mı?
Öğütülen hacmin yerleyeksan dönüşümünda bir hınç besler yaramı
Adı aşk mı bilinmez
Cereyanla cürüm yakan bir bebeğin kundağında ortak haneden çıkarılmış bir yel estiren bir kıyafetle...
Meşru sayıla gelmiş bir ufuktur zirveye murad ederek bir şemsi ziyareten
Güngörüyle bir filmin ay ayaklarında huzurda birkaç kelime kullanarak
Güçlü ve kudurmuş elalem yüreğinde bir merkescil fabrika ürünü gibi
Anka
Gözlerin önünde birsavaş illegalitesi belli olmayan vûcüt içinde laşını yerden indirme kararıyla ,dağ gibi duvarlardan kadın kollamasıyla yaygara koparmaya ,
Anka
Düş ile özgürlüğü bulutunda heryer karamsar gibi güvende bir rüyayla elmayı d’okunurken yutarak hırçın bir sesle kafa kafa üstüne
Temburumda irkilmiş bir güverte
Güvertedeyi gündüze artık sayan bir gece,
Eli kolu kesik bir suyla
kısık bir sesle,efkarlara heybet uyandıran şelale gibi..
Savaş karıncasının işıkları sönük
Bir karanlığın içindeyken
Selam verilmiş gönülgâhın sözleri şerbetli bir efruzdur ..
Firuze; vaveylâda zifiri aydınlık gibi bir kadere kelam ededursun lafında süzgeç gibi. ...
Gönülgâhında izlerken günaşırı soğukkanlı rekabet duygusu içindeyken,
Anı anda kim yaşıyor anka
Anka
Kim nefreti kin ile bir hüzün dünyasında karışık ölüm iç içe hançer yaralarıyla kendi kalbine vurulan,ışığı çalınmış güneşten gözlere vura vura..
Gül içinde bir gülistan gibi vakar bir elmasla kadın tanrıçanın uzanan elleriyle emzirdiği göğsünden yoksun ...
Bir tutam kokarca gibi kokmuş sevdasına bir değer saçında eriyen..
özkimliğinde koyun zebrasının vitaminli kalbine yükselirken sırtı tüylü atının altında yüreğinde yerleyeksan bir bilmece gibi..
Aşk güvercinlerine seyri suluktayken yaşlı bir sincap gibi altın kokan fındıklarını aşırırken,dokunmuşum
Bir papatya altında geviş getirmeye gebe iken dirilmiş tiyatronun perde arkasında gülmek eylem ve de sükut kalsın cebimde..
Gezgin imgeler..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.