- 503 Okunma
- 0 Yorum
- 3 Beğeni
KIR ÇİÇEKLERİ
Ona, yaşarken çiçekler götürürdüm. Hem tek kuruş ta para ödemezdim. Bir eliyle çiçekleri alır, diğer eliyle sıkıca elimi kavrardı.
Her seferinde, öyle samimi, öyle içten koklardı ki götürdüğüm çiçekleri, ben bile şaşırır kalırdım!
Bunlar benim topladığım kır çiçekleri ise, kokmaz derdim kendi kendime. Acaba neden bu kadar içine çekercesine kokluyor diye de merak ederdim?
Çok sonra anladım eşimin kokladığı şeyin çiçekler değil asıl kokladığı bizzat ben olduğumu.
Benim kokumu hissediyor, benim kokumu içine çekiyormuş meğer. Yani eşim öldükten sonra anladım. Sevdiğinize içtenlikle verdiğiniz çiçeklerin kokmadığını! Çok güzel kokuyormuşçasına kokladığında ise, çiçekleri değil, asıl kokladığı çiçeği verenin ta kendisidir. Yani doğallıktır.
Kısaca sevdiğinize verdiğiniz, ister bir çiçek, ister bir obje, ister ise bünyesinde güzellikler barındırması gereken bir yürek olsun. doğal ve samimi değilse, ne estetiği, ne sıcaklığı, ne samimiyeti, ne de içtenliği olur!
Şimdi yine kır çiçekleri topluyorum. Ne koklayan var, ne de elimi kavrayan! Bir elimde hiç kokusu olmayan kır çiçekleri, diğer elim ise, hep boş kalıyor ve kavranmıyor artık. Yoksa koku alma duyularımı, mı yitirdim?
Efkan ÖTGÜN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.