- 253 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YAZLIK SİNEMALAR
Çocukluğumun ve gençliğimin geçtiği yıllarda çok güzel,üstü açık yazlık sinemalarımız vardı.Ailece seyredilen ve hala tadı damağımızda kalan çok güzel filmler oynatılırdı.Film bittiğinde çok kadının ağlayarak çıktığını hatırlarım.Aynı zamanda ders ve ibret alırlardı seyredilen o filmlerden.
Yine sıcak bir yaz günü,ekinlerin düvenle(Öküz ve ya atla sürülen alet) sürüldüğü bir harman zamanıydı.Filmin reklamını ve o akşam hangi filmin oynayacağını,sırtına astığı tahtanın üzerine yapıştırdığı bir afişle bağıra bağıra gezen bir genç,bizim harmanın önünden geçiyordu,Afişi görünce çok sevinmiştim,Bu akşam mutlaka bu filme giderim (İçimden de inşallah bir aksilik çıkmaz diyordum).Harmanda da öbekler savrulmuş,saman ve buğdaylar ayrı ayrı birikmişti.Onları kimsenin çalmaması için de geceleri harmanda yatılırdı.Çoğu zaman bizim hayvanlara bakan çoban ile traktörü süren şoför yatardı.Aksilik bu ya o gece şoförle babam pancar tarlalarına bakmaya gittiler.Çobanla benim de harmanı beklememizi istediler.Şoför gelince ben de eve dönecektim.
Evdeki hesap çarşıya uymamıştı.Benim bütün planlarım bozulmuştu ama ne yapıp ne edip yine de filme gitmek istiyordum.Derken aklıma bir fikir geldi.Çobanı yanıma çağırdım;
-Hazırlan filme gidiyoruz.
-Nasıl olur,bu buğdayları kim bekleyecek?
-O iş kolay!...
-Nasıl olacak?
Başladım anlatmaya;Yataklara sanki biz yatıyormuş gibi su içtiğimiz destileri(topraktan karışımla yapılmış su kabı) yerleştireceğiz.Görende burada birileri yatıyor sanacak,film bitince de geliriz dedim.Çoban önce korktu,olmaz falan dese de yine de sen bilirsin dedi ve biz sinemaya gittik.
İki film birden oynuyordu.Birinci seyrettiğimiz film bitmiş,sinema tabiriyle ’mola’ya da ’mobil’ verilmişti.O 10 dakikalık molada gazozlar içilir,ayvalar yenir ve güzel film kritikleri yapılırdı.Oturduğumuz sandalyeler tahta olduğu için çoğu zaman bellerimiz ağrırdı ama yinede çok hoşumuza giderdi.
İkinci film başlamıştı ki,yanımdaki arkadaş bana dürterek;’Bu baban değil mi’dedi.(Elinde ki el feneriyle belli ki beni arıyordu)Hemen sandalyelerin altına çobanla birlikte uzandık.İyice aradıktan sonra tam sinemadan çıkıyordu ki birden geri döndü ve bizim oturduğumuz yere geldi.
Bir el uzandı ve beni yattığım yerde kavradı.(Hırslı bir şekilde)
-Hadi kalk,gidiyoruz.(çaresiz kalkmıştım)
Korku ve panik içerisinde traktöre binmiştik.Babam,süratli ve kızgın bir şekilde traktörü sürüyordu.Bir an traktörden atlamayı düşündüm ama hızlı olduğu için vazgeçtim.
Meğer,babam o gece erken dönmüş ve şoföre de beni kaldırmasını ve eve yollamasını istemiş.Şoförde yatakta destilerin olduğunu görünce babama söylemiş.O da o kızgınlıkla beni aramaya gelmiş sinemaya.İyice bakıp bulamayınca,tam çıkarken de bizim mahalleden bir arkadaş,benim sandalyenin altına uzandığımı görmüş ve babama söylemiş.
Çobana bir şey söylemeyen babam,beni bir güzel dövmeye başladı.Neyse ki olayı gören babaannem yetişerek beni kurtarmıştı.Dedem ve ninem hep beraber yaşıyorduk.Onlar evin paratöneri gibiydiler.Yani genç anne ve baya karşı her zaman çocukların koruyucusuydular.Allah’ım onları nur içinde yatırsın,mekanları cennet olsun.
Bu olayda bana ders olmuştu.Bir daha bana emanet edilen yeri terk etmedim.Gençler;her ne kadar büyüklerin .verdikleri iş ya da görev zorumuza gitse de onları üzmeyin ve onların sözünden çıkmayın.Çünkü,onlar ne yaparsa bizim iyiliğimiz için yaparlar.
Sağlıcakla kalın...
Abdurrahman KAHRAMAN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.