Kime Göre Kötü Veya İyi
Her yazının başı ve sonu kelaynak gibi nesli tükenmiş kuş gibi aklımızdan uçar gider, kurgusu ortasında yer alır, sürükler her ortamdan ortama! Alışılmışın dışında, hani bu gerçek olabilir mi düşüncesiyle yanar tutuşur, okudukça… Ancak yazardan başka hiç kimse bunu denemez, yaşamına sürüklemez.
Her olay başkasının üstüne yük, taşıdıkça yaşlanır gözler… Yaşlanır beden. Tıpkı başkasına kader yazmaya çalışan kişiler yahut zalimler gibi! Giriş bir kapıdır çıkış ise bir ölüm… Ortasında kalır tüm yaşananlar, dolu… Sulu veya ulu. İnsan ne yaşaması gerektiğini değil, yaşamak istediğini kurgular öylece. Yaşanmışlık ve pratik etmek beklenmez. İşte bir yol, okudukça git gidebildiğince!
İşte kötü şeyler, hep terkedilmesi gereken günahlardır. Kötü denmesi, acaba bir başkasının özgürlüğünü mü elinden alıyor ya da cebindeki parasını mı? Kötü kime göre kurgulanmış… Hep fiziksel malzemesi var ve işkence aleti oldukça başkasına acı verebiliyor. Kim kime işkence yapar ki demeyin, ben şuna inanıyorum, sende buna inanmalısın diyen biri başkasına işkence yapıyor olmaz mı?
Temel süreç, kimse kimseyi tanımıyor… Her bilinmeyen davranış veya istek kötü olabilir. Ya hu, sen kendini tanımadan, faydasını ya da kötülüğünü görmeden herkese bunu nasıl yaşatmak istersin ki? Kurguda tam buraya girer. Yaşanılana belki kötü değil de uç yaşamak yahut yaşanılmamış bir seçim diyebiliriz. Japonya’da çıplak banyo yapmak adetken, nasıl ülkemde böyle bir şeyi yapabilir ki yahut kurgunun içine bunun sıradan bir yaşam gibi serperiz ki? Ülkemde bu kötü bir şeydir, yaşanılması mümkün olmayan bir kurgudur, kötüdür… Ne kadar kurgulansa bu kötüdür.
Sanatçının birisi, artık ben şiir yazamıyorum ve beste yapamıyorum diye karısını boşuyor. Boşadığı eşinin gözünde o adam kötüdür. Onu yaşadığı bir hayattan, verdiği emek ve sevgiden uzaklaştırmıştır. Bu kadının görüşüdür, yapılan eylem kötüdür. Ama erkek böyle düşünmüyor, bu benim hakkım diyor, benim yaşamım diyor. Kötü neye göre kurgulanıyor, bunu sorgulayan da yok. İnsanların yazdığı kanunlarda bu çerçevede kurgulanıyor ve uygulanma sonucunda birçok insana acı veriyor, kötülük bırakıyor.
Kötü demek için, bir seçim yapıldığında o ülkede yaşayan herkes tarafından kabul edilmiş bir seçim olmalı. Yoksa birçok insanı mağdur edebilir. Uygulama da sorunlar yaşatabilir.
Temelde kötü denilen her şey Kur’anda kabul edilen ve kurgusu Allah tarafından yapılan değerlerdir. Tıpkı bilgisayarı icat edip hizmete sunan mühendisin bunu herkesin hizmetine sunması gibi… O bilgisayarın ne yapacağını bilir ve komutlarını da yazar. O komuta uyan herkes aynı verimi alır ve bu kurguya iyi der ve kâşifini tebrik eder. Diğer yandan inancın teşvik ettiği Yüce kitabımızda İnsanların kötü dediklerine Kur’an iyi diyebilir. Tersi de olabilir. Kur’ana ters gibi düşünenler, kurgularını yaptıkları kurgularının sonunu düşünerek yapmalıdırlar.
Herkesin iyi de ve kötüde mutabık kalması şart… Bunu tartışmak da şart.. Kendini tanımayan ve kendine değer vermeyen insanın bu kötüdür bu iyidir demesi mümkün mü? Romanın ortasında ki kurgu bu yüzden çok önemli… Gerçek ve yaşanılır olabiliyorsa, tartışmaya mahal vermiyorsa, insanların yaşamına güzellik katabiliyorsa… İşte ödüle de, alkışlanacak romandı demeye de layıktır demektir.
Yol bir, kötü bir, iyi bir ve Allah bir diyebiliyorsa insanlık hala yaşıyordur demektir.
Saffet Kuramaz
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.