- 354 Okunma
- 1 Yorum
- 3 Beğeni
Hüzün Odası
Büyüydün,büyüyen sessizliğin esiri;kendi gerçeğindeki eşsiz çığlık,aşık olduğum bahar. Büyüleyen bir dündün-dün düşü gülüş-ruhumun sancısı,dindiremediğim özlem,iç sızım sızımdın,yaprak dökmenin hazırlıksız yakaladığı güz... Güzü eksik mevsim kanatlanırdı,gün ışığı içime batardı.Yanardık birlikte;yürekten yüreğe ürkek bakışlarında yaşardı düşününce düşümüz,düşünce boşluğa;soluk güneşinde zamansız eriyen sevda damlası su olurdun;buhranını aynada kavga ederek geçiştirmeye çalışan sırdın!
Topyekûn unuttuğum anılarım ki;kendimi ne kadar unuttuysam;o kadar unuttuydum seni de... !
Kaybolmuş bir umut s/ezgisiydi tükenen yalnızlık;yanındayken ellerimde kalbim... Sözcükler asılıydı havada,sana giden yol boyunca dilim tutulduydu,siyah tül perdeler karıştıydı salkım söğütlü kır bahçelerinin sularına...
Yolundaki kördüğüm/sel düşbazların çelik çomağında serinleyen bağ bozumu oyundun;saklamıştım bulmanı isterken misketlerimi. ...kırık şeffaf kalbimi,kırmızı vişne reçelimi,tadını çoktan unuttuğum şehveti...
Çalmıştım kapısını o izbe bahçenin,bakışlarının ardındaki dağda bırakmıştım gözlerimi,bebeklerimi,gözbebeklerimi...
Yüreğinin hüzün odalarında hapsolmak isterken yani ben o sonsuz boşlukta...Bozulmuştu büyü.! Nasıl da unutmuştum o türküyü... !
Camdan yetim çocuklar imgesel yolculuğun başında ,izinsiz çıktıkları patikaların gölgesindeki ağaçların altında dinleniyor.Cam kırıkları yüzüme batıyor yokluğunda. Ve bakışlarım,tuzak bir geçmişin izini sürüyor.Zamansız loş bir avlu duvarına asılı kalmış kara bir kazanın dimağına örerdi ağını örümcek,adam...Gözlerinin gizine saklardım uzakları.Kadınlar saçlarını örgütlerdi kızıl gecelerde bahtiyar ! Sessiz çığlıklardı yıldızlar.. Ay’ı çalardık geceden ve saklardık onu aynalar içine gülnihal.Aynalar içinden geçerdik... Mavi bir kış olurduk... Kanadı aksak bir kuş,üç kuruşluk kavgalarında kargaların ,doğan güne eş yüzlerinizi arardık sonsuzlukta...
Batan gemilerin ayazına sığınmış denizkızlarının kimsesiz ağıdında söyledim türkülerimi. Sensiz bir ağaç kokusuna sarıldım,gövden diye.Aşk sandım,gölgelerdeki sessiz çağlayan çığlığı...Çocuklar gördüm,yüzlerine batık cam kırıklarıyla türküler söyleyen,yetimdi dalları. Bacakları eğri,ayakları çıplak ve yitik bir gökyüzünün altına sığınır,yağmura saklanırlardı.Şefkatli bir yağmur eteğine sarılmak için can akan kalbinde bulurdum yüzlerini,aynalar sırlarında aşkı anlatırlardı yeni yetme çınar ağaçlarına.Bakışları sonsuzluğumdu.Sessiz çığlığıydım zamansız karşıma çıkan dağların kokusunda açan kan çiçeklerinin,ki kar kırmızıydı akan su damarlarımda... 4 Haziran 2015
YORUMLAR
Aynalar ve insanlar.
Aynalar ve sırlar.
Aynalardan geçtik gittik.
Sessizlik çığlık çığlığa.
Büyüdük, yaşlandık erken.
Zaman menzile varacak.
Hasretim su.
Denizler dolusu.
Ölümüm yaşamım su.
Çok saygımla Şairim.
mimoza2023
Su deyince ürperiyor ateş, toprak ve hava ve tüm maviler saygı duruşunda..
Aynalar su,nehirler,doğumlar su.. Suya hasret gitmeden,toprağa kavusacagimizi bilerek,yüzümüzü aynasularda,insan su'retlerinde yıkayarak huzuru bulmak tek utkumuz.. Yazıya eşlik eden su gibi yorumunuza teşekkürle...Sevgiler,saygılarımla...