- 300 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
BEŞERUL MUZUR
Biz insanlar binlerce yıldır kendimizi hep özel bir canlı türü olarak kabul ettik. Bu durum çok hoşumuza gitti. Bu dünyanın bütün varlıklarını kendi hizmetimizde hunharca harcamaya başladık. Köpeğini evcilleştirdik, eşeğine bindik, öküzünü çifte koştuk, kuşlarını kafese tıktık, suyunu, toprağını ve taşını paraya çevirdik. Durum böyle lehimize akıp giderken bilim dünyasında bir patlama oldu. İşte ne olduysa ondan sonra oldu.
Bilim dünyası “insan” denen canlının diğer canlılardan fazla bir farkı olmadığını ve hala insanın “Limbik sistem” adında bir hayvan beyni taşıdığını ve bütün hayati fonksiyonları bu merkezin idare ettiğini ortaya koydu. Tüm bilim dünyası bunun üzerinde mutabık kaldı. Hoppala cafer bez getir.
Oysa yıllar yılı iyi insan olduğumuza ve kainatın efendisi olduğumuza herkesi inandırmıştık. Meğer bu “beyin” denilen hamam tası bulunduğu vücudun çıkarını ve güvenliğini sağlamaktan başka hiçbir boka yaramıyormuş. “İyilik veya kötülük” değimiz bu iki kavramda bu çıkarla doğru orantılıdır. Yani değirmenci tarafından sevilmek istiyorsanız değirmene su taşımak zorundasınız. Bizim bütün sevgimiz, nefretimiz; iyiliğimiz, kötülüğümüz tamamen çıkarımızla ilintili bir meseledir. Yani iyi insan olmak için kendinizi hırpalamaya gerek yok.
Dünyada iyi insanda yoktur, kötü insanda yoktur. “İnsan” dediğimiz canlı iyilik ile kötülük arasında; sevgi ile nefret arasında günde binlerce kez yolculuk yapabilen bir varlıktır.” Hayat” dediğimiz bu serüvende maalesef bir saatimiz öbür saati tutmaz. Her ne kadar etrafa gülücükler savursak da “beyin” denilen bu çıkarcı organ bizi kendine köpek edecek.
Her birimizin hayata baktığı çeşitli pencereleri var. Kimimiz din penceresinden kimimiz ideolojik pencereden kimimiz özgürlük penceresinden bakıyoruz. Ama hepimizin gittiği yol birbirinin aynısı. Beynimizdeki bu “limbik” sistem durduğu sürece binlerce yıl boyunca bu durum böyle devam edecek. İnsanlık çok uzun süre “Tanrının yalancı sözcüleri” ile “Medeniyetin bencil cazgırları” arasında voleybol topu gibi oynanmaya devam edecek.
Sizler tüm olumsuzluklara rağmen hayatı farkında olarak yaşayın. En azından mezarlarınızı süslerken bile binlerce kepçenin dağları yok ettiğini, binlerce insanın buna emek verdiğini ve mermer dükkânlarında binlerce insanın mermer tozu yutarak akciğer kanseri olduğunu unutmayın. Eğer doğada bir pislik görüyorsanız bu pisliğin altında hepimizin imzası var.
YORUMLAR
Hayatı güzelleştirende çirkinleştiren de biz insanlar maalesef. Diğer canlılar yaşamak için, hayatta kalmak için öldürürken, insan denen varlık adeta öldürmek için yaşıyor birbiri ile yarışıyor. Kısaca biz buna sadizm, emperyalizm, vahşilik gibi isimler takıyoruz. Londra Hayvanat Bahçesinde eskiden bir ayna vardı demir parmaklıklar üzerinde, altında da bir yazı ''Karşınızda Dünyanın En Vahşi Yaratığı.'' işte o biz oluyoruz kadını ve erkeği ile insan... Kutlarım güzel bir yazıydı...